Bruegel’in tablolarında yürümek!..
Çizgi romanın başkenti Brüksel’de merkezdeki sokak ve caddelerin bir de ikinci çizgi roman adı var. Ruhuna çizgi romanın sızdığı kentte dolaşırken karşınıza çıkan, bir binanın duvarına sığınmış çizgi roman kahramanları, sanatı sokağa taşımanın haklı gururunu taşır.
ERDİNÇ UTKU Belçika (Brüksel)Başkentteki çizgi roman müzesi de göğsümüzü kabartır. Kent merkezinde yürürken bir an “Tenten, çizgi roman kahramanı değil miydi? Ete kemiğe bürünmüş, yanımda yürüyor” dediğiniz olur. Steven Spielberg’in üç boyutlu animasyon kahramanı değil, bildiğin Tenten’e benzeyen bir gençtir. Diğer çizgi romanlardan kahramanlarla caddelerde çizgi roman festivali tanıtımı yapmaktadır. Tam “Köpeğin Milu nerede, hep yanında olurdu” diye soracakken kendine gelir, birlikte fotoğraf çektirmekle yetinirsin.
Daha önce üç gün boyunca Brüksel Parkı’nda düzenlenen festival 2019 yılında Tour & Taxis’ye taşınmıştı. 2020’de ise korona nedeniyle yapılamadı. Güney Kore’nin konuk ülke olduğu bu yılki festival, 10 Eylül - 10 Ekim arasında kentin farklı mekânlarına yayıldı. Çizerlerin eserlerini imzaladığı bir tür çizgi roman kitap fuarıdır festival özünde. Ancak interaktif etkinlik ve sergilerle çok daha çekici hale gelir. Çizgi roman kahramanlarının geçit töreni, çizme atölyeleri, söyleşiler, Brüksel’de çizgi roman turu ve birbirinden ilginç etkinlikler. Nasıl mı? Bakın şimdi anlatayım birini.
ÇİZGİ ROMAN DEFİNE AVI!
10 Ekim Pazar, saat 10.00’da “Egmont Parkı’nda çizgi roman define avı”na gidenler, kent merkezindeki küçük parkta daha önce gizlenen 500 çizgi romanı bulacaktı. Nasıl olsa birkaç saat sürer diye ben saat 12.00’de gittim. Samanlıkta iğne arar gibi gözlerim çizgi roman aradı. Olsa mutlaka bulurdum, gözümden kaçmaz diye düşündüm. Teselli ikramiyesi olarak parktaki Peter Pan heykeli ile selfie çektim.
Parkın ortasındaki kafede, saat 14.00’te Kuzey Tren İstasyonu’na birlikte gitmek üzere toplanmıştı küçük gruplar. 1.5 yıl sonra ilk kez yapılacak olan iklim değişimi eylemine katılacaklardı. Pankartları yanlarında bir taraftan kahvelerini yudumlarken bir taraftan da son hazırlıkları gözden geçiriyorlardı. Rekor düzeyde katılımın gerçekleştiği eyleme gidip doğmamış torunlarımıza borcumuzu eyleme destek olarak ödemem gerektiğini düşündüm. İklim politikalarına yön veren iktidar partilerinden politikacıların da eylemde olması daha sonra günlerce tartışıldı.
Aklım çizgi roman hazine avında kalmıştı. 10 Kasım’da futbol karikatürlerinden oluşan Foot Frieux albümünün 25.’si piyasaya çıkacak olan Gırgır’ın efsane çizerlerinden yıllardır Brüksel’de yaşayan Gürcan Gürsel’in de çizgi romanı vardı aralarında. Instagram’dan Brüksel Çizgi Roman Festivali paylaşımına baktım. Birinde “10’u 10 geçe geldim, çizgi roman yoktu” yazıyordu. Bir diğerinde “Ben tam 10.00’da geldim, bitmişti” diyordu. “Yeniden çizgi roman koyacak mısınız” sorusuna “11.00’de tekrar dolduracağız” yanıtı verilmişti... “Boş ver ya, bir tane satın alır, Gürcan Gürsel’e de imzalatırım nasıl olsa” deyip kapattım konuyu. Olsun ama yürümüştüm sevimli bir parkta. Kent kalabalığında soluklanma durağıdır Egmont Parkı. Önemli toplantıların yapıldığı Egmont Sarayı’nın bahçesidir aslında.
BRÜKSEL PARKI HEYKEL DOLU
Önceki yıllarda çizgi roman festivalinin düzenlendiği Brüksel Parkı’nda yer alan 60 kadar heykel çoğunlukla Greko-Romen mitolojisinden esinlenilmiştir. Çeşmeden yansıyan kendi görüntüsünden sıkılmış görünen narsist heykelinin yanından yüzlerce kez geçmenize rağmen dikkatinizi çekmez. Ta ki adını ve yanındaki açıklamayı görünce... Narcissus, Gabriel Grupello tarafından 1670’te yapılmış ve 1780’de parka yerleştirilmiş. Parkta tarihi bir tiyatronun olması da ilginçtir. Uzun süre kraliyet parkı olarak anılan alan, Federal Parlamento ile Kraliyet çalışma Sarayı’na komşudur. Parkta “Brüksel’de 400 kadar heykel bulunduğunu biliyor muydunuz?” duyurusu, Brüksel’i pazarlamanın yollarından sadece biridir.
Türklerin yoğun olarak yaşadığı Brüksel’in Schaerbeek belediyesinde bulunan Josaphat Parkı’nda besteci Henri Weyts, şair Emile Verhaeren, ressam Oswald Poreau, yazarlar Hubert Krains, Albert Giraud, Nestor de Tière ve Georges Eekhoud da aralarında olduğu sanatçıların büstüne rastlarsınız. Belçikalı tiyatro yazarı Nestor de Tière ile selfie çektirirsiniz. Parkın ortasında da bir sahne vardır. Açık havada sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapar.
Brüksel’in zengin belediyesi Uccle/Ukkel’de Wolvendael Parkı’nda yürürken içindeki yollara sokak adı olarak sanat ve edebiyat insanlarının adının verildiğini görürsünüz, sevinirsiniz. Parkta diğer çoğunda olduğu gibi “yeşil tiyatro” sizi sahneye çağırır. Sanatla iç içe olan Brüksel parkları sizi kesinlikle sıkmaz ama diyelim ki sıkıldınız, kentin biraz dışına Dilbeek’e gidin. Ittirbeek’te Sint-Anna Pede köyünde Bruegel açık hava müzesi sizi kucaklayacaktır. Aziz Anna Kilisesi önünde başlayan doğa manzaraları ile ünlü ressamın tablolarının serpiştirildiği güzergâhta yürürken aslında biraz da tabloların içinde yürürsünüz. Bruegel’in resmettiği doğanın içindesinizdir çünkü. Tabloda, yürüdüğünüz mekândan mutlaka bir parça vardır.
Peyzaj çalışmaları ve köy betimlemeleriyle tanınan Pieter Bruegel ya da Brueghel (1525 - 9 Eylül 1569), Hollanda ve Flaman Rönesansı’nın bir numaralı sanatçısıydı ve manzara resminde öncüydü. Aynı zamanda sıradan insanları merkeze alan eserler yaratan ilk ressamlardan biriydi. Hatta köy resimlerindeki ünü nedeniyle “Köylü Bruegel” lakabı takılmıştı kendisine.
7 kilometrelik yürüyüş hattında 11.45 km’lik bisiklet güzergâhında ise 19 tablonun röprodüksiyon panelleri sizi selamlar. Hele akşamsa ve gökyüzünde ay ve yıldızlar varsa, daha da güzel olur yıldızların altında yürümek! (Ah ne hoştur!)
erdincutku@binfikir.be