Bir diktatörün hiç gerçekleşmeyen düşü
Gazeteci-yazar Ralph Giordano‘nun “Eğer Hitler Savaşı Kazansaydı...” adlı belgeseli kitaplığımda. Giordano yapıtına Hitler’in şu sözlerini almış: “Bizim ırkımız bu dünyaya hükmetmek hakkına sahiptir. İşte bu hak bizler için gelecekte uygulayacağımız dış politikanın kutupyıldızı olmalıdır!”
Ahmet Arpad / Almanya (Stuttgart)Führer’in 1930’daki bu sözleri sadece bir megalomani, sınırsız bir düş değildir. “İnanın bana, üstün ırkımız bin, hatta bin iki yüz yıl boyunca bütün dünyaya hükmedemeyecekse, her şey sadece Almanya ile sınırlı kalacaksa ne gerek var nasyonal sosyalist harekete!” Bu sözlerin altında, kafasındaki geleceğin programı yatmaktadır. Hitler ve partinin kilit noktalarına getirdiği yardakçıları geleceğin dünyasının kapsamlı planlarını savaştan önce yapmışlardı. Seçimlerde salt çoğunluğu elde edememişti, ancak sol partiler arasında işbirliğinin sağlanamaması, bu arada Hindenburg ve tilki politikacı von Papen’in ağır endüstri krallarıyla gizli anlaşması, uydurma Reichstag yangını Hitler’i yine de başbakanlık koltuğuna oturtmuştu. Hırsı sınır tanımayan Führer’in ilk işlerinden biri özgürlükçü sola ve düşünürlere karşı saldırıya girişmek olmuştu. Yüz binlerce emekçinin yanı sıra düşünürler, sanatçılar, bilim adamları tutuklanmıştı. Önce aydınlar, sosyalistler, bilim insanları kamplara atılmış, kitaplar yakılmıştı.
SES ÇIKARAMADILAR
Kitap yakma, Hitler ve peşinden gidenlerin Alman düşün dünyasında planladığı kıyımın sadece bir parçasıydı. Bu uygulama 10 Mayıs 1933’ten önce başlatılmıştı. Aradan tam 90 yıl geçmiş! Üniversiteler, müzeler, kütüphaneler, tiyatrolar ve orkestralarda yapılan “temizlik” için 7 Nisan‘da memur yönetmeliğinde değişikliğe gidilmişti. Komünistler, sosyalistler ve özellikle de Yahudiler devlet hizmetinden çıkarılmıştı. 10 Mayıs’tan haftalar önce, Alman düşün dünyasına “zarar veren kişiler”in listeleri hazırlanmıştı. Alman aydınlarının bir bölümü olup bitene sesini çıkaramamıştı. Çoğu düşünür, profesör, aydın, insanlık tarihinde benzeri olmayan bu kültür cinayetine onay vermişti. Basın da susmuş, hatta birçok köşe yazarı Führer’in girişimlerini onaylamıştı. “Kentlerimizde göğe yükselen alevler, Almanya’nın yeniden uyanışının bir simgesidir” diye yazanlar olmuştu.
ATATÜRK DEVRİM YAPIYORDU
30 Nisan 1945 günü Berlin’deki karargâhının bir bodrum odasında intihar eden, düşleri sınırsız bu megaloman insan 20 yıl önce partisi NSDAP’yi kurarken kafasına koymuş olduklarını yerine getiremediğini fark etmişti. Hollandalı ünlü yazar Harry Mulisch, Hitler’in yaşamını anlattığı romanı “Siegfried“i (Çeviri: Ahmet Arpad) şöyle bitirir: “Cesetler binanın girişine yakın, bir top mermisinin açmış olduğu çukura kondu, üzerlerine hemen benzin döküldü. Oradakiler bomba ve kurşun yağmurundan bir kenara sığınmıştı. Bir emir subayı elindeki bez parçasını tutuşturdu ve uzaktan cansız vücutların üzerine attı. Olup biteni izleyen bir polis memurunun sonra anlattığına göre alevler sanki cesetlerin içinden yükselmişti.”
1930’lu yıllarda Avrupa’da Hitler, Stalin, Mussolini ve Franco, insanlığı inanılmaz bir felakete sürüklerken Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk, devrimleriyle uygar bir toplum yaratıyordu!
mail@ahmet-arpad.de