Bir ayının romanı
Yapay zekânın keskin soluğu, bundan böyle Kanada ayılarının ensesinde olacak, ayılara göz açtırmayacak.
Mahmut Şenol / Kanada (Edmonton)Hayatımızın her alanında artık onsuz yaşayamayacağımızı kabullendiğimiz yapay zekâ (YZ) bu kez kutup ayılarının kırsal bölgelerdeki yerleşim yerlerine yaklaşmaları halinde erken uyarı sistemiyle saptanmaları işini de üstlendi.
İklim krizi sonucu eriyen buzullar ve kutup alanlarının giderek küçülmesiyle yakın gelecekte soyun tehlikeye gireceğini öngören bilim insanlarının tezleri karşısında harekete geçmiş Kanadalı birkaç sivil toplum örgütünden birisi olan “Polar Bears International” bu yönde çalışma başlattı.
Alberta’nın, Saskatchewan ve Manitoba’nın kutup dairesi bölgesinde toprağı yok; oralarda bizim Eskimo olarak adlandırdığımız Iniut yerlisi diye bilinen kadim halkın yaşadığı Yukon, Nunavut ve Kuzey Özerk Yönetim alanlarında kutup ayıları cirit atıyor.
Aynı paralelde olan ABD’nin Alaska’sının kuzeyinde de çitilenmiş beyaz gömlek güzelliğinde ayılar dolu.
Kutup ayıları, zavallı bir vaziyette kaldıklarından artık karınlarını doyurmak için kırsal değil ama buzsal yerleşim yerlerine doğru sıkça gelmeye, ücradaki küçük köy, bucak gibi alanlara girmeye, çöpten ekmek aramaya başladılar. Ne yapsın zavallılar!
Elbette ayı bu, ayıyla şaka olmaz…
NÖBETÇİ SİSTEMLER
Son yıllarda ölümle sonuçlanan pek çok tatsız haber geldi kuzeyden. En sonunda bahsettiğimiz sivil örgütler ve üniversitelerin işbirliği, yerel ve merkezi federal yönetimin desteğiyle YZ kontrolünde uzaktan radar ve kızılötesi ışınların denetiminde ileri-gözcü, nöbetçi sistemler geliştirildi.
Bu projenin başında olan Geofy York adlı bilim insanına göre yerleşim yerlerine yaklaşan ayıları uzaktan algılayıp seçecek YZ’li radar sistemiyle bundan sonra tehlike atlatılmış olacak. Pek çok yerde elektronik sistemler gecikmeyle kuruldu. Bunca zaman gecikmesinin nedeni ise ayıların fazla tüylü olmasıydı, zira kar beyazına boyanmış tüylü postundan dolayı ayının YZ radarı tarafından fark edilmesi güçlük çıkarıyordu. Şükürler olsun bunu da halletmişler.
TABULARI YIKTI
Şimdi YZ’lerimiz kutup ayılarını şıp diye tanıyor ve öteki hareket eden canlılardan hemen ayırıyor. Dahası bu sistemin özellikle Alberta’nın Rocky Mountain-Kayalık Dağları’nda bolca dolaşan siyah ve gri ayılara da uygulanabileceği anlaşıldı ve şu sıralar öteki, ayısı bol eyaletlerde de erken uyarı sistemi gündeme geldi.
Kanada’nın somon balıkları, geyikleri, dağ keçileri, vahşi yaban atları ve sık sık ayılarından bahsetmemiz boşuna değil; Pazar sayfamızın öteki yazarları arasında şakalaşılan bir şeye dönüşüyor ama buranın haberleri de böyle.
Nitekim Kanada’nın ayısı romana bile girmiş bulunuyor.
Kanadalı kadın romancı Marian Ruth Engel, 1976’da Ayı adında bir eser yayımladı. Romancının 12 basılı eseri arasında bu kitap bir yıldız gibi parladı; çok cesurane, tabuları yıkan erotik bir romandı. Elbette, yıldırımı üstüne çeken bir paratoner gibi tepkileri almakta gecikmedi. Bugün bile tartışmalı bir romandır. 1933 doğumlu Marian Engel, genç sayılacak bir yaşta, 51 yaşında hayatını kaybettiği güne kadar bu tutucu saldırılarla uğraştı, edebiyatı ve özgür düşünceyi korumak adına mücadele etti. Neyi kurgulamış, neyi yazmıştı romanında? Sadece bir ayının bir kadınla ilişkisini… Her türden bağnaz saldırıya rağmen roman Kanada’nın en prestijli ödülü olan Kraliyet Valisi Edebiyat Ödülü’nü daha yayımlandığı yıl kaptı, ardından pek çok başka ödülü de…
DİRENMEYE BAŞLAR...
Lou isimli araştırmacı bir genç kadın, Ontario eyaletinin kuzeyindeki ormanlık, ıssız ve ücra bir yerde bir kış geçirmek üzere yola çıkar. Orada daha önceden bilimsel araştırmalar için kullanılan bir kulübede kış boyu yalnız kalacaktır; yalnızlığın ne mene bir şey olduğunu kendi üzerinde test etmektir amacı. Derken bir gün bir boz erkek ayı kapıda belirir. Ayı “beyefendi” olduğunu ispatlayınca onunla yakınlaşır. Korkunç orman yalnızlığına bu erkeği besleyerek, sonra onunla bakışarak ve insan-ayı sohbeti ederek direnmeye başlar. Dışarıda sıcaklık eksi 40 derecedir. Bir gün ayı kulübeye girer, artık ondan korkmayan Lou bu vahşi erkeğin arkadaşı olur, sonra bir gün zoofili başlar ve Marian Engel’in anlatımıyla olanlar olur.
ANKARA’DA DA YAŞANDI
Bu ayı öyküleri sadece Kanada’da olur sanmayın, bizim Ankara’mızın göbeğinde de olur. 1923’te Ankara’ya Sovyet elçisi olarak gelen Yoldaş Polikarpi Mdivani hayvansever biridir, işte o nedenle elçiliğin bahçesinde sanki küçük bir hayvanat bahçesi kurmuştur. Emekli büyükelçi Şefik Onat’ın kaleminden öğreniyoruz gerisini: Mdivani’nin çok sevdiği bir Sibirya ayısı da Sovyet elçiliği bahçesinde dolaşmaktadır. Sonra bir gün elçiliğin kapısı açık kalır, tam da sabah saatleridir ve yakındaki Kurşunlu Camisi’nde ezan vaktidir. Ayı da merakına yenilip açık kapıdan dışarı çıkar, firar eder. Cami minaresinin kapısı da aksi gibi açık değil midir! Ayı minareye tırmanır, şerefeye yerleşir, etrafı seyre başlar. O sırada müezzin efendi de şimdiki gibi hoparlör olmadığından onca basamağı çıkıp ezana başlayacağı şerefeye adım atar. Ayıyla burun buruna gelince şak diye düşer bayılır. Az sonra ayılır, bakar ki ayı orada, çığlık çığlığa yine bayılır. Ayı da ondan korkmuş olmalı ki çığlığı höykürerek basınca mahalle uyanır. Elçilikten koşa koşa bakıcılar gelir, ayıyı ele geçirip kafesine götürürler.
Sovyetler, sonrasında epey tazminat ödeyerek, şok ve felç geçiren müezzin efendinin gönlünü almıştır.
senolasenola@gmail.com