Beyaz zambaklar ülkesinde... - Ali Haydar Nergis

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Örgütü tarafından her yıl yayımlanan “dünyanın en mutlu ülkeleri” sıralamasında Finlandiya yine birinci oldu. Ancak uzun yıllar İsveç’in taşıdığı “mutsuzluk ve intihar” rekorunu da ele geçirdi.

Ali Haydar NERGİS

Nâzım Hikmet, ressam Abidin Dino’ya, “Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?’’ diye sormuş. Büyük şair, “Beyaz Zambaklar Ülkesi” Finlandiya’nın bugünlerine tanık olsaydı acaba “Bana mutsuzluğun resmini de çizebilir misin Abidin?” diye sorar mıydı?

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Örgütü tarafından her yıl yayımlanan “dünyanın en mutlu ülkeleri” sıralamasında Finlandiya yine birinci oldu. Ancak uzun yıllar İsveç’in taşıdığı “mutsuzluk ve intihar” rekorunu da ele geçirdi. Bütün sosyal ve ekonomik sorunlarını çözümlemesine karşın Finlandiya, acıyı bal eyliyor, mutluluğu da mutsuzluğu da birlikte yaşıyor. 

MUTLULUĞUN RESMİ

Özgürlük, eğitim, kadın hakları, sağlık hizmetleri, gelir düzeyi ve yaşam kalitesi gibi veriler değerlendirilerek saptanan “mutluluk sıralaması”nda Finlandiya’yı Danimarka, Norveç ve İzlanda izliyor.

Gelir düzeyi ve genetik yapı, “mutluluğun” kaynağını açıklamak için yeterli olmuyor. 13 ila 88 yaş grupları arasında, farklı kariyer ve kökenlerden gelmiş kadın, erkek gruplarıyla konuşan uzmanlar, Finlerin mutluluk kaynaklarına ulaşmaya çalıştı.  

Kokkola kentinde yaşayan öğretmen Nina Hansen’e göre Finler sanıldığı kadar mutlu değiller, sadece kendilerini mutlu sanıyorlar. Hansen, “Mutluluk dendiğinde Finlandiyalıların ne anladıklarını çözebilmiş değilim” diyor.

Araştırma sorularını yanıtlayan Finlandiyalılar, kendilerini en çok geleceğe güven ve sosyal güvenlik duygusunun mutlu ettiğini söylüyorlar. Onlara göre, doğal güzelliklerin psikoloji üzerindeki olumlu etkileri de mutluluğu besliyor. Spor, müzik ve hobi gibi etkenler de mutluluğa katkıda bulunuyor.

Rus Yazar Grigory Petrov tarafından 1923 yılında yazılan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitapta Finlandiya’nın genç Türkiye Cumhuriyeti’yle benzerlikler taşıyan tarihi anlatılıyor. Halkını yoksulluk ve cahaletten kurtarmak için Johan Vilhelm Snellman ve bir avuç Fin aydınının verdiği mücadele dile getiriliyor. 1928 yılında Türkçeye çevrilen kitabının baskısını Maarif Vekaleti üstlendi. Kitap, Talim ve Terbiye Dergisi’nin sürdürümcülerine ücretsiz dağıtıldı. Çeşitli kaynaklarda kitabın, Mustafa Kemal tarafından harp okullarına ders olarak önerildiği anlatılır. 27 Mayıs 1960 Devrimi’nden sonra, Cumhuriyet gazetesi tarafından subaylar arasında yapılan bir ankette “Okuduğunuz kitaplar arasında sizi en çok hangisi etkiledi” sorusuna, subayların büyük çoğunluğu “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” yanıtını verdi.

MUTSUZLUĞUN RESMİ 

“Her güzelin bir derdi olur” sözü, Fin masallarında da rastlanan bir değerlendirmedir. “Mutlu ve müreffeh” Finlandiya’nın en büyük derdi intiharlar! Hiçbir yaşam sıkıntısı, yarına güven korkusu olmayan 6 milyon nüfuslu ülkede her gün ortalama 40 kişi intihar ediyor. Finlandiya’daki intihar olaylarını araştıran Yie Haber Ajansı’na göre, ülkede son 10 yılda intihar edenlerin sayısı yüzde 30 arttı. Sadece Oulu bölgesinde 2023 yılında 2100 intihar olayı kayda geçti.

Birleşmiş Milletler tarafından yapılan başka bir araştırmaya göre ise gelişmiş ülkelerdeki gelir eşitsizliğinin azalması, insanlar ve akrabalar arasında daha küçük kıyaslamalara neden oluyor. Komşunun arabasının modelinin daha yeni olması, arkadaşının daha pahalı marka bir giysiye sahip olması, anlık bir depresyon veya umutsuzluk intihara neden olabiliyor. İnsanları intihara götüren nedenler arasında umutsuzluk, gerginlik, yalnızlık, yorgunluk, depresyon, stres, uykusuzluk gibi etmenler sıralanıyor. 

BİR İSVEÇ ANISI

1980’li yılların sonlarına doğru geldiğim İsveç’te, bulaşıkçılıktan fabrika işçiliğine dek yapmadığım iş kalmadı. Pizzacılığı beceremediğim için bir süre büfe işleterek gazete, sigara, çikolata, içecek gibi ürünler satarak yaşamımı sürdürmeye çalıştığım günlerde, 35-40 yaşlarında, Stefan adlı bir müşterim vardı. Mesleği doktorluktu ama doktorluk yapmıyordu. Hastanede güzel bir işi varken aniden istifa etmiş, kendini yaşamın boşluğuna itmiş, işsizlik parasıyla geçinmeye çalışıyordu. Bazı günler ablasıyla geliyor, benden veresiye süt ve sigara satın alıyor, borcunu işsizlik parası geldiğinde eksiksiz ödüyordu. Bir ayın sonunda yine geldi, veresiye borcunu ödedi. Ertesi gün tekrar geldi, borcu olmadığını söylememe karşın, tezgâhın üzerine bir miktar para bırakıp gitti. Bir daha da dönmedi. Birkaç gün sonra ablası ağlayarak geldi. “Stefan intihar etti!” dedi.