Avusturya’da seçim var - Birol Kılıç

Yaklaşık 9 milyon nüfusu olan Avusturya, bugün 16 yaşını doldurmuş 6.35 milyon vatandaşıyla Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye için önemli olan meclis seçimine gidiyor. Ülkede nüfusları 350 binden fazla olan Türk göçmenlerinin 200 binden fazlası Avusturya vatandaşı ve içlerinden 100 binden fazlasının oy kullanma hakkı var.

Birol Kılıç

Viyana’nın kafeleri ve turistik yerleri tıklım tıklım, dünyanın çeşitli yerlerinden gelen insanlar Avusturya’nın imparatorluk tarihinin içinden yürüyerek en yüksek kalitede kahvelerinin sunulduğu şehirde dinleniyorlar. Çoğu, Avusturya siyasetinde adeta deprem etkisi yaratacak değişikliklerin bu akşam olacağını bilmiyor.

Yaklaşık 9 milyon nüfusu olan Avusturya, bugün 16 yaşını doldurmuş 6.35 milyon vatandaşıyla Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye için önemli olan meclis seçimine gidiyor. Ülkede nüfusları 350 binden fazla olan Türk göçmenlerinin 200 binden fazlası Avusturya vatandaşı ve içlerinden 100 binden fazlasının oy kullanma hakkı var.

Avusturya’da basının ve önde gelen anketlerin tahminlerine göre aşırı sağcı, milliyetçi, AB şüphecisi Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Herbert Kickl liderliğinde ilk kez parlamento seçimlerinde birinci parti olarak çıkabilir. Merkez sağdaki Avusturya Hıristiyan Demokrat Partisi’nin (ÖVP) birinci parti çıkması ülkenin kaderini farklı bir boyuta sokabilir ama zor. 

Bu seçim AB için de önemli. 70 yıllık tecrübesiyle AB’deki tüm sağcıların -başta aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) dahil- dedesi sayılan FPÖ, birinci parti olursa Avusturya parlamentosu başkanını çıkaracak ve bu da çok önemli bir güç.

SOBİESKİ VE VİYANA KUŞATMASI

Türkiye ile Avusturya ilişkileri denince akıllara hep İkinci Viyana Kuşatması ve onları kurtaran Polonya Kralı Jan III. Sobieski gelir. 

Öyle ki geçen hafta Viyana Eyalet Parlamentosu’nda muhafazakâr kanattan sağ parti ÖVP’den Polonya asıllı milletvekili tarafından dikkat çeken bir önerge sunuldu. 1683 Viyana Kuşatması’nda önemli rol oynayan Polonya Kralı Sobieski için “Viyana’da elinde kılıçla şehri kurtardığını anımsatan bir heykel dikilmesini” talep eden ÖVP’nin bu teklifi reddedildi. Viyana Eyaleti Meclisi üyesi Yeşiller Partisi’nden Martin Margulies, Sobieski anıtına karşı gelirken şunları ifade etti: “Avrupa ve dünyada aşırı sağcıların Viyana’da adeta hac ziyareti yapacağı yeni yerlere ihtiyacımız yok. Sobieski ve Osmanlı’nın Viyana Kuşatması, aşırı sağcılar tarafından İslam karşıtı bir hava yaratmak için araçsallaştırılıyor. Buradan aynı zamanda İslam dininin Avusturya’daki temsilcilerini de siyasal İslama karşı tavır almaya çağırıyorum. Dinin ideolojiye dönüştüğü yerde, buna karşı hep birlikte kesin bir tavır almalıyız.”

“Bu siyasal İslam nereden çıktı” diye soranlarınız olabilir. Bugün yapılacak seçimlerde Avusturya’daki tüm partiler adeta ağız birliği yapmışçasına “Siyasal İslam, Avusturya’nın çoğulcu, demokratik, liberal ve seküler demokrasisinin baş düşmanıdır” açıklaması yaptı. Bu açıklamalara Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) merkezi mesafeli. 

İKİ ÜLKE 250 YILDIR BARIŞ İÇİNDE

Bunun yanında zaten dört yıl önce de ÖVP ve FPÖ’nün federal koalisyon hükümeti zamanında, Avusturya Başbakanlığı bünyesinde adı “Siyasal İslam Belgeleme Merkezi/Avusturya Dini Motifli Siyasi Aşırılık Belgeleme Fonu” olan bir daire resmen kurulmuştu. 

Ancak başka bir gerçek daha var: Avusturya ve Türkiye arasında 250 yıldan bu yana savaş olmamış. Tam tersine, 1914-1918 arasında silah arkadaşlıkları ile Çanakkale, Dardanel, Gazze, Süveyş Kanalı ve Galiçya’da kahraman Avusturya, Macar ve Türk askerleriyle yazılmış birçok destan var. 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Atatürk, Avusturya-Macaristan ardılı topraklardan yüzlerce bilim insanını, mimarı, sanatçıyı, her alandan ustaları Türkiye’ye davet etti. Bu isimlerin Türkiye’deki emekleri saymakla bitmez.

60 yıldır Viyana’da yaşayan bir Türk arkadaşımın bu konudaki ifadeleri gayet sarsıcı: “Avusturya-Türkiye ilişkilerini özellikle direkt veya beşinci kollarla bozmamak gerek. 60 yıldır burada yaşayan her renkten Türk; demokratik, çoğulcu, liberal ve seküler bir hukuk devleti olan Avusturya’da dostluk ve barış içinde yaşamını sürdürmek istiyor.”