Avrupa’nın fay hattı
Kiev’de kütüphaneler, bizdekilere göre çok zengin. Kiev’in ilçe halk kütüphanelerinin dışında her mahallede, içeriği zengin, bir ya da birkaç tane mahalle halk kütüphanesi var (Oturduğum ilçede 13 tane halk kütüphanesi var mesela).
Deniz Berktay“Zevkler ve renkler tartışılmaz” derler. Benim de bir şehre gittiğimde kütüphanesini gezmek ve Kiev’de farklı kütüphanelerde zaman geçirmek gibi bir zevkim var.
RAFLAR BOŞ KALDI
Fakat geçen gün kütüphaneye gittiğimde rafların yarı yarıya boşaldığını, bazı raflardaysa hiç kitap kalmadığını gördüm. Meğer Kiev belediye meclisi bir karar almış. Buna göre ülke savaşta olduğundan ve Rusça da “saldırgan ülkenin dili” olarak tanındığından “Rusya, bütün Ukrayna topraklarından çıkıncaya kadar” Rusça kitapların kamusal alanlardan çıkartılmasına karar verilmiş. Böylelikle, Kiev’deki kütüphanelerde Rusça kitaplar, görülebilir yerlerden kaldırılmış. Ukrayna Kültür Bakanlığı, savaşın başlamasından bu yana sakıncalı kitaplar listesini oluşturmuştu. Böylece Rusya’nın saldırganlığını öven, Ukrayna’daki ayrılıkçılığı destekleyen kitaplar “sakıncalı kitap” olarak kabul edildi ve bunlar, daha geçen yıl kütüphanelerden çıkartıldı. Şimdiyse diğer Rusça kitaplar tasfiye edilmemekle birlikte, depolara kaldırıldı ve bunlar okuyucunun siparişi üzerine depodan çıkartılıp getirilecek. Ayrıca halk kütüphanelerinde, konu katalogları da kaldırılmış durumda. Yani bir Rusça kitabı ancak yazarının soyadını biliyorsanız sipariş edebiliyorsunuz. Üstelik pek çok konuda şu ana kadar sadece Rusça kitaplar yazılmış. Mesela, benim ilgi duyduğum Roma İmparatorluğu tarihi veya Avrupa ülkeleri tarihiyle ilgili kitapların neredeyse tamamı Rusça yazılmıştı ve şimdi o raflar, bomboş.
Kütüphanelere afişler asılmış: Herkes, elindeki Ukraynaca kitapları kütüphanelere bağışlamaya çağrılıyor. Böylelikle boş rafların doldurulması hedefleniyor.
KİTAPLARA TEPKİ YOKTU
Konunun iki boyutu var: Bir taraftan Ukrayna, Rusya’yla savaş halinde ve Ukraynalıların önemli bir bölümü, Rusya’yla bağlantılı her şeye tepki göstermeye başlamış -ki bu gayet anlaşılır bir durum-. Fakat diğer taraftan Ukrayna’da ve Batı’da bazı çevreler, savaş ortamından yararlanarak Ukrayna’yı Rusya’ya tamamen yabancılaştırmaya çalışıyor. Kitaplar konusunda yaşanan da bu ikinci nedenden kaynaklanıyor. Savaş sırasında Rusça müzik duymaya tepki duyanlar vardı ve bu doğaldır (Bu nedenle Ukrayna’da kamuya açık yerlerde Rusça şarkılar yasaklandı). Fakat bu zamana kadar hiç kimsenin “Ben Rusça kitap istemiyorum” diye kütüphane önünde eylem yaptığını görmedim.
Ukrayna, aslında, iki dilli bir ülke. Resmi dil Ukraynacanın dışında toplumun önemli bir kısmı Rusça konuşuyor. Kiev’in dışında, güney ve doğu illerinde de Rusça egemen. Ancak Rusça konuşanların da önemli kısmı, etnik Ukraynalı ve bunların pek çoğu, Ukrayna’nın bağımsızlık ve bütünlüğünden yana. Rusya’nın Kırım’ı ele geçirdiği 2014’ten sonra Ukrayna yönetimleri, Ukraynacayı ön plana çıkarmakla birlikte “Rusça konuşanlar da bizdendir” anlayışı vurgulanıyordu. Şimdiyse Rusya işgaline karşı mücadeleyle Rusçaya karşı mücadeleyi aynı gören bir anlayış hâkim oldu.
Kiev’e 2007’de geldiğimde Ukraynacanın sokakta hiçbir varlığı yoktu ve dükkânlarda Ukraynaca konuştuğunuz zaman bile genelde Rusça yanıt veriliyordu. Bu, kendi kültürünü geliştirmek isteyen bir ülke için olumsuz bir durumdu. Ama şimdi savaş şartlarında, bir olumsuzluktan bir başkasına gidildiğini görüyorum. Bu, Batı’yla Rusya arasındaki siyasi ve kültürel fay hattını Ukrayna-Rusya sınırından geçirme çabasının da bir parçası. Ukrayna nedir, bugünlere nasıl gelindi, bunları merak edenlere, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan ve hocam İlber Ortaylı’nın önsözünü yazdığı “Ukrayna: Dünyanın Siyasi Fay Hattı” adlı kitabımı tavsiye ederim.
denizberktay@yahoo.com