Afrika’nın masal kipi
Senegalli şair ve siyasetçi Leopold Senghor’a ait olan "Renkli Adam" şiirini çok severim. Beyaz insana yönelttiği bu sorunun cevabı Afrika Kıtası’nın en güney ucuna ilk ayak bastığım günden beri (herhalde tatmin edici bir yanıt verememiş olmamdan dolayı) ara ara zihnimde dolanır.
Elif Günsel / Güney Afrika (Cape Town)Afrika’nın masal kipi
Ben doğduğumda, siyahtım.
Büyüdüğümde, siyahtım.
Güneş yüzüme vurduğunda, siyahım.
Hastalandığımda, siyahım.
Bu arada sen:
Doğduğunda pembemsiydin.
Büyüdüğünde, beyaz oldun.
Güneş yüzüne vurduğunda kırmızısın.
Üşüdüğünde, morarıyorsun.
Korktuğunda, yeşilsin.
Hastalandığında, sarısın.
Öldüğünde, grisin.
Bu durumda hangimiz renkli bir adam oluyoruz?
İlk defa 12 yıl önce Güney Afrika’ya seyahat etmeden önce ülkeye dair ne kadar çok şey izlemiş veya okumuş olsam da, ilk aylardaki izlenimlerimin çok şaşırtıcı olduğununu hatırlıyorum. Sık kıvırcık saçlı, ufak tefek, alınları, dişleri, gözleri diğer siyah tenlilere göre daha çıkık olanlar, ince uzun boylu atletik yapılı olanların yanısıra genellikle kadınlarda görünlen steatopygia denen yağ birikimin kalçalarda toplandığı genetik özellikli siyah tenliler ve aralarında konuştukları pek çoğumuzun anlamadığı kabile dilleri! Bunlar artık televizyonlarda veya kitaplarda gördüğüm görüntüler değil, karşımda capcanlı duran insanlardı. Ülke nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturan siyah Afrikalıları tek bir başlık altında toplamanın aralarındaki farkı görmezden gelmek olduğunu da çok geç olmadan anladım. Sersemletici bir tecrübeydi. Aynı şekilde tüm Avrupalılar’ı sadece tenleri beyaz diye "beyazlar" olarak tek bir başlık altında toplamak, aralarındaki tüm çeşitlilikleri gözden kaçırmak kadar ahmakça bir yaklaşımdı. Ülkede güneydoğusundaki Kwazulu Natal bölgesinde yer alan 11 milyonluk nüfusu ile en büyük etnik grubu olan siyah Zulu halkı, kuzeyindeki siyah Khoisanları, hem siyahlardan hem beyazlardan farklı Renkliler, beyazlar ve Asyalılar. Halkların mozaik yapısının sadece Güney Afrika gerçeği olmadığını Afrika kıtası içinde yaptığım kısıtlı seyahatlerde de gördüm. Namibya’nın başkenti Windhoek’un sokaklarında ilginç kıyafetleriyle Herero kadınları, kuzey bölgesinde kızıl çamura bulanmış Ovamboları, Güney Afrika sınırında yaşayan Nama halkı…8 milyarlık dünya nüfusun sadece 1.2 milyarlık nüfusuna sahip olan Afrika kıtası kadar, yeryüzünde bu kadar insan çeşitliliğine sahip ve dünya dillerin dörtte birinin konuşulduğu başka bir kıta olmadığının canlı kanıtlarıydılar.
Afrika görünmez mi?
Farklı gelişim seviyelerine sahip tohumlar gibi aynı kıtada birbirinden ayrı kökenleri olan, değişik karakterli toplumların birbirine hiç benzemez şekilde yetişebildiği ve bir arada kalabildiği kıtanın yadsınamaz bir gerçeği. Bu yüzdendir ki epeyce zaman geçmesine rağmen Afrika Kıtası hakkında duyduklarımla, gördüklerimle, keşfettiklerimle beni halen şaşırtmaya devam ediyor. Çok sık kıvırcık saçlarına atfen aramızda lakabı ‘Afro’ olan sinema yönetmeni bir arkadaşımla pandemi döneminde neler yaptığını üzerine konuşurken bu gerçeği daha iyi anladım. Afro için belki de son derece sıradan benim için ise bir o kadar zihin açıcı bir konuşma geçti aramızda. İş için gittiği Nijerya’nın en büyük şehri Lagos’ta pandemi baş gösterip seyahat yasağı getirilince, 8 ay boyunca ülkede mahsur kalan arkadaşım krizi fırsata çeviren şanslılardan! Güney Afrika’ya ailesinin yanına dönemeyeceğini anlayan yönetmen, ‘madem buradayım o zaman işimi yapayım, paramı kazanayım’ demiş ve tanıdığı birkaç Nijeryalı arkadaşına ülkede kalmaya karar verdiğini söylemiş. Şarkılarına müzik klibi çekmek isteyen gruplar, şarkıcılar, ünlüler, ünsüzler; uluslararası sinema yönetmeninin ülkelerinde mahsur kaldığını öğrenince kapısında kuyruğa girmiş, iş üstüne iş teklif etmişler. Hatta öyle ki kimi günler aynı anda Zoom üzerinden iki veya üç klibi yönettiği olmuş. Şaşırıyorum! "Nijerya müzik dünyası mı, ciddi misin? O kadar gelişmiş müzik endüstrisi var mı?" diye soruyorum. Fireboy DML, Omah Lay, Simi, Burna Boy, Mr. Eazi veya Wizkid’i duymadın mı? diye soruma soru ile cevap veriyor. "Dünya listelerinde ilk sıralarda yer alan yeni nesil Afrobeat starları ile Nijerya günümüzde pop müzik alanında yükselişte hatta büyük Batılı starlarla ortak projelere imza atarak daha geniş kitlelere müziklerini duyurma imkanı buluyorlar" diyor. Sonra telefonundan yönetmenliğini yaptığı müzik kliplerini gösteriyor. Yabancı müzik kanallarında izlediklerimden kalır tarafı olmayan video klipleri görünce ne kadar önyargılı olabileceğime kendim bile hayret ediyorum. Sonra balık gibi yuvarlak gözlerini yuvalarında döndürerek, "Bir Afrika atasözü derki: Aslan, ceylan, sırtlan ve zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir." Pandemide, Güney Afrika’da film endüstrisi yandı. Birbirine rakip sektör çalışanları ülkelerine dönme yollarını aramak yerine, mahsur kaldıkları ülkelerde iş fırsatlarını değerlendirme yoluna gitti" dedi. Afro’ya maddi, bana manevi kazanç sağlayan hikaye sonrası anladım ki gözlerim dışa kulaklarım içe dönükmüş. İtiraf edeyim son günlerde gönüllü olarak bol bol Afrobeat şarkıları dinleyerek açığımı kapatmaya çalışıyorum.
Zaten Afrika kıtası tarih boyunca sanatsal geleneklerini ve inanışlarını herhangi bir hegemonyacı zihniyetle zorla kabul ettirmeye veya yaymaya çalışmadı. Aksine hep sessiz fakat dirençli kaldı. Afrika’nın dünyadaki değeri yalnızca maddi kaynaklarla ölçülüp, manevi ve kültürel değerlerinin ihmal edildiği ’görülmez bir kıta’ algısı ise yakın gelecekte yıkılmaya mahkum. Afrikalılar ise o gün gelene kadar uzaklardan kendisine kulak verenlere ‘renkli’ hikayelerini masal kipinde anlatmaya devam edecek.
elifgunsel@yahoo.com