Dönüşüm için teşvik gerekli

OSD Yönetim Kurulu Başkanı Eroldu, sektördeki rekabetçiliğin korunması için AB’deki gelişmelere yanıt verecek şekilde üretim yapılmasının bir zorunluluk olduğunu dile getirdi.

Halit Bolkan

Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, Türkiye ekonomisinin en başında otomotiv sektörünün geldiğini söyledi. Otomotiv sektörünün 56 bin kişiyi aşan istihdam sağlamasının yanı sıra üretime de dikkat çeken Eroldu, “Üretimde kullanılan hammadde, tedarik sanayi ürünleri ve tüketici ile buluşma noktası olan pazarlama faaliyetleriyle servis, bayi, akaryakıt, sigorta ve finans gibi farklı sektörlere etkisi dikkate alındığında çarpan etkisiyle toplam değer zincirinde 550 bin üzerinde istihdama ulaşıldı” diye konuştu.

1996 yılından bu yana otomotiv sektörünün kapasitesinin üç kat arttığını vurgulayan Eroldu, şunları söyledi: “1996’da yürürlüğe giren Gümrük Birliği anlaşmasının otomotiv sanayinin dönüşümünde kritik rol oynadı. İhracat odaklı büyümeyle birlikte üretim kapasitesi ve üretim yıllar içinde katlanarak büyüdü. Günümüze geldiğimizde, Türkiye otomotiv sektörü dünya genelinde önemli bir oyuncu haline geldi. 2 milyon adedin üzerinde kurulu kapasiteye sahip Türk otomotiv sanayi, 1.35 milyon adetlik üretimiyle 2022 yılında motorlu araç üretiminde dünyada 13., Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında dördüncü sırada yer aldı. Önemli bir ticari araç üretim üssü konumunda olan ülkemiz, 2022 yılında AB ülkeleri arasında ticari araç üretimiyle ilk sırada yer aldı.”

Eroldu, “Otomotiv sanayisi 2006-2021 yılları arasında 16 yıl üstü üste ihracat şampiyonu oldu. Son 10 yıllık dış ticaret fazlasının 6.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Araç ihracatının yanı sıra 2022 yılında 253 milyon dolar Ar-Ge ihracatı yapıldı. 2023 yılında da üretim ve ihracatta yükselişin devam etti. Yılın ilk dokuz ayında üretim 1 milyon adedi aştı. 26 milyar dolarlık ihracatla ülke ihracatının yüzde 16’sı otomotiv sanayisinin gerçekleştirdi ve sektörün ihracat lideri oldu” ifadelerini kullandı. 

(Cengiz Eroldu)

‘TEKNOLOJİ YERLİLEŞTİRİLMELİ’

Global otomotiv sektörünün dönüşümüne de değinen Eroldu, şu açıklamayı yaptı: “Dünya genelinde hız kazanan iklim odaklı emisyon azaltım hedefleriyle birlikte 

otomotiv ürünleri, üretim ve operasyonel süreçleri önemli bir dönüşüm sürecinin içinden geçiyor. Türkiye, küresel otomotiv sektöründe önemli bir üretici konumunda ve bu başarısını otomotiv ekosistemindeki tüm gelişmeleri yakından takip ederek uyumlanmasına borçlu. Üretiminin yaklaşık yüzde 72’sini ihraç eden sanayimiz ihracatının yüzde 70’ini Avrupa pazarında gerçekleştiriyor. Dolayısıyla rekabetçiliğimizin korunması ve ekonomiye sağladığımız katkının sürdürülebilmesi için AB’deki gelişmelere cevap verecek şekilde üretim yapmamız bir zorunluluk. İçinden geçilen dönüşüm sürecinin büyüklüğü ve etki alanının genişliği dikkate alındığında bu süreç sadece ana sanayinin çabasıyla yönetilebilecek bir konu değil. Birçok paydaşın eşzamanlı, senkronize şekilde bütünsel eylem planlarını hayata geçirmesi gerekiyor. Elektrifikasyon, alternatif yakıt teknolojileri gibi dönüştürücü teknolojilerin etkisi ile araç yapılarının ciddi bir değişim içerisinde olduğu dikkate alındığında mevcut yerli katkı oranlarının gelecekte düşmesi riskiyle karşı karşıyayız. Bu dönüşüm ile hayatımıza giren/girecek olan kritik teknolojilerin yerlileştirilmesi bizim için çok önemli. Kritik teknolojinin yerlileştirilmesi için tedarik sanayimizle birlikte çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz. Bu dönüşümde tedarik sanayisinde çok olumlu gelişmeleri memnuniyetle gözlemliyoruz ancak tedarik sanayimizin dönüşüm hızının önemli bir risk olarak kendisini göstermekte olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.” 

‘REKABET ORTAMI KORUNMALI’

Eroldu, yeni dönemde tüm araç gruplarında (otomobil, hafif ticari araç ve ağır ticari araç) sıfır emisyonlu araçların tüketiciyle buluşabilmesi için, şarj ve dolum altyapısının gelişmesi, şebeke esnekliği, endüstriyel dönüşüm için paydaşların işbirliği, tedarik sanayisinin dönüşümünü ve mevcut araç parkının gençleştirilmesini sağlayıcı teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi gibi birçok politikanın eşzamanlı hayata geçmesinin önemli olduğunu vurguladı. Eroldu, “Sanayimizin ikinci yüzyılda hedefleri, değişen otomotiv eko-sisteminde ülkemizin mevcut rekabetçiliğinin korunmasını, geliştirilmesini hedefleyen uzun vadeli planlar üzerine kurgulu bir yaklaşımla ihracatımızı artırmak, öngörülebilir ve büyüyen bir iç pazar oluşturmak ve tüm bunlarla birlikte ülkemize daha fazla yatırım gelmesi için gerekli ortamı oluşturmaktır” dedi.