Yılmaz Büyükerşen, Cüneyt Arkın'la anılarını anlattı

Yaşamını yitiren usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın okul yıllarından arkadaşı olan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, anılarını Cumhuriyet'e anlattı.

Sertaç Eş

Bir kuşağın yaşamında izler bıraktı. Hareketli filmlerin vazgeçilmez oyuncusuydu, milli duyguları kabartırdı Cüneyt Arkın... Aynı zamanda Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in okul yıllarından arkadaşıydı. Büyükerşen’in paylaştığı fotoğraflarda gerçek adıyla Fahrettin Cüreklibatır’ın, sahneye ve sanata yakınlığının okul yıllarında başladığı görülüyor. 

 Büyükerşen, okul arkadaşı Cüneyt Arkın’ı Cumhuriyet’e anlattı. Kendisinin seslenişiyle “Fahrettin Cüreklibatır” ile Büyükerşen’in çocukluk yıllarından fotoğraflarında görünen, ikilinin okulun hem izci takımında, hem de tiyatro kolunda birlikte görev aldıkları. Fotoğrafların birinde Cüneyt Arkın, kovboy filmlerinin ünlü oyuncusu John Wayne gibi bakıyor. Büyükerşen, o fotoğrafı şöyle anlatıyor:

“23 Nisan veya Cumhuriyet Bayramı olabilir. Tiyatroda Moliere’in ‘Zoraki Tabip’ini oynadık. Ben oturuyorum, Fahrettin ayakta duruyor. Kaşlarını yukarı kaldırmış, kendisini John Wayne’e benzetirdi. Arkada da ‘Zoraki Tabip’in tablosu bulunuyor. Fotoğrafta başka bir sanatçı arkadaşımız daha var: Tiyatrocu Mete İnseler. O da rahmetli oldu.

Büyükerşen, o yılları şöyle anlatıyor:

“Lisede çok iyi öğretmenlerin elinde okuduk. Sadece dersleri değil, sosyal ve sanatsal donanımımızı geliştirecek tavsiyelerde bulunurlardı. Hafta sonu okul yok diye bizi Halkevi’ne götürürlerdi. Sergi varsa sergi gezilir, tiyatro izletilir, Karagöz Hacivat varsa onu seyrederdik. Konferansları anlamasak da izlemeyi öğretirlerdi”.

İZCİLİK ANILARI

Tiyatroya ilişkin fotoğraf, o dönem Yunus Emre İlkokulu, günümüzde Cumhuriyet İlkokulu olan yerin altına yapılan küçük sahnede çekilmiş. Büyükerşen, küçük sahnenin uzun yıllar kentin tek sahnesi olduğunu, şeker fabrikasıyla birlikte yeni tiyatro ve konser salonu yapıldığını anımsatıyor ve ekliyor:

“Hâlâ vardır o sahne. Allah’tan Eskişehir Şeker Fabrikası’nı satmadılar”

Büyükerşen’in bir de Cüneyt Arkın’la izci kıyafetleriyle olan fotoğrafı var. O fotoğraf da lise yıllarında çekilmiş. Büyükerşen, “Beden eğitim öğretmenleri izciliğe teşvik ederdi, dağa veya deniz kenarına gider, kamp kurardık. Rütbelerimiz, fularlarımız vardı” diye anlatıyor.

Büyükerşen ve Cüneyt Arkın’ın sınıfı okulda duvar gazetesi de çıkarmış. Ancak Büyükerşen bunu, “Bizim gazetemiz ilk mizah duvar gazetesiydi ve adı ‘Gıdıklama’ idi. Suat Öner yazar, ben de karikatürleri çizerdim. Çok yaratıcı bir ekiptik, tiyatroya çok düşkündük. Bize öğretmenlerimiz, ‘tiyatro toplumun aynasıdır, bizi bize anlatır, izleyenler oyundan ders çıkarmalı’ diye söylerlerdi”. Cüneyt Arkın’la sinemayı bıraktıktan sonra sık sık konuştuklarını anlatan Büyükerşen, “Fahrettin Atatürkçü, cumhuriyetçi, demokrat biriydi, siyaset konuşurduk. Dublör kullanmazdı, o atlama, zıplamaları kendisi yapardı. Bu yüzden çok sakatlanmıştır” diyor.

"HACIBABA" DERDİK

Arkın’ın çok iyi eğitim aldığını, tıp fakültesini dereceyle bitirdiğini anlatan Büyükerşen, “Betül’le severek evlendiler” diyor ve “çocukken niyeyse Fahrettin’e ‘Hacıbaba’ derdik; bana da bir dişim kırık diye ‘dişsiz’ derlerdi” diye ekliyor. 

Büyükerşen Arkın’la son bir araya gelişini de şöyle anlatıyor:

“Geçen sonbaharda Tuluhan Tekelioğlu, “Yaşayan Efsaneler” adıyla bir film çekti, içinde Fahrettin de vardı, ben de, futbolcular, bazı doktorlar da vardı. Orada görüştük, arkadaşlarımızı andık”.

"SEÇİLEMEDİĞİNE SEVİNDİ"

Arkın’ın siyasete girme deneyimi olduğunu da anlatan Büyükerşen, “Eskişehirliler onu çok sever, o da Eskişehirlileri sever. Bunun için her filminde Eskişehir sözcüğü mutlaka geçsin isterdi. Milletvekili adaylığı da oldu bir dönem ama seçilemedi. Seçilemediği için de memnun olmuştu” diye noktalıyor anılarını.