Vitrindekiler... (25 Eylül 2022)
Cumhuriyet Kitap Dergi’den haftanın okuma önerileri...
Cumhuriyet Kitap EkiGül dedi ki / Mustafa Balbay / Cumhuriyet Kitapları / 74 s.
Doğada yalnızca insanların değil, canlı cansız tüm varlıkların dili vardır. O dili anlayan çok şey öğrenir. Gül ise doğanın en çok dili konuşan, en çok tadı içeren, en çok kokuyu üreten, en çok renge sahip çiçeğidir. Mustafa Balbay, çiçeğinden dikenine, yaprağından gövdesine kadar her şeyiyle insana yaşamı anlatan en bereketi ağaç olan gül ile kurduğu dostluktan damlalar sunuyor. Okuyucuları Semerkant’tan Budapeşte’ye uzanan bir yolculuğa çıkarıyor, Fuzuli’den Yunus Emre’ye tüm bilgelerin buluşma noktası olan mis kokulu gülün öyküsünü anlatıyor. Âşık Veysel’in dediği gibi, “Güle kıymet verilmezdi âşık ile maşuk olmasa…”
Thomas Mann ve Ailesi / Tillman Lahme / Çeviren: Kasım Eğit, Yadigar Eğit / Can Yayınları / 504 s.
Thomas Mann’ın devasa gölgesini rakipleri kadar ailesindekiler de hisseder. Her daim yanında olan eşi Katia, onu çocuklarından korur: babası gibi ünlü bir yazar olmak isteyen oğlu Klaus; tutkuyla seven ve tutkuyla nefret eden büyük kızları Erika; mutluluğu ailesinden uzaklarda arayan çekingen Golo; müzisyen olmak isteyen ve ailenin beklentilerine karşı koyan Michael; hayvanlarla konuşmak ve dünyayı kurtarmak isteyen, babasının gözbebeği Elisabeth ve herkesin alay ettiği Monika. Hayatı uçlarda yaşayan, anne babasının servetini yok eden, hepsi Hitler’e düşman olacak çocuklar. Hayat onları nereye savuracak? Tilmann Lahme’nin belgesel romanı, Avrupa edebiyatının en köklü ve sıra dışı ailelerinden biri olan Mann ailesinin sekiz ferdini, sekiz farklı bakış açısıyla, sevgiyle, tarihsel sınavlarla ve ihanetle dolu destansı öyküsünü anlatıyor.
Arnavutluk / Besnik Mustafaj / Çeviren: Hazal Louze / Kırmızı Kedi Yayınevi / 232 s.
Arnavutluk… Avrupa’nın bu küçük ve tamamıyla kendine has ülkesi 1990’ların başında büyük çalkantılar yaşadı. Enver Hoca’nın kurduğu tek parti, tek adam rejiminden, halkın talebiyle çoğulcu demokrasiye geçti. Arnavutluk’un önemli yazarlarından Besnik Mustafaj, bütün bu sürecin tanığı olduğu kadar aktörlerinden biriydi de. Fitili ateşleyen öğrenci hareketine doğrudan destek verdi, Demokrat Parti’nin kurucuları arasında yer aldı ve bu partiden milletvekili seçildi. Arnavutluk: Suçlar ve Seraplar Arasında, ülkenin içinden geçtiği çalkantılı süreci birinci elden tanıklıkla gözler önüne seriyor: Diktatörlüğün yarattığı psikolojik, siyasi ve ahlaki tahribat, coşkulu sokak gösterileri, demokrasiye geçiş sürecinin getirdiği büyük umutlar ve hayal kırıklıkları, ardından gelen göç dalgası… Kitabın sonunda yer alan “Küçük Arnavut Ansiklopedisi” ise, ülkenin siyasi ve toplumsal hayatına aşina olmayanlar için aydınlatıcı şifreler içeriyor.
Tartışmalar Polemikler Kavgalar / Atillâ Dorsay / Remzi Kitabevi / 200 s.
Sanat ve sinema dünyasından tartışmalar, anekdotlar... Atillâ Dorsay yazarlık yaşamı boyunca yaşadığı, kimileri neredeyse kavgaya dönüşen, renkli, esprili ve 1960’lı 70’li yıllara ışık tutan başlıca tartışmaları anlatıyor kitabında. Kitapta Aziz Nesin, Attilâ İlhan, Onat Kutlar, Ertem Eğilmez, Vedat Türkali, Metin Erksan, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Yavuz Özkan, Yavuzer Çetinkaya, Serdar Turgut, Savaş Ay, Emre Aköz, Murat Birsel, Ayşe Arman gibi isimlerin yanı sıra Yeşilçam’ın tüm kurumları da yer alıyor.
Hikayelerim / Ayşe Lara Taş / Ankara / 88 s.
2009 doğumlu genç yazar Ayşe Lara Taş’ın ilk kitabı Hikayelerim bağımsız 11 hikayeden oluşuyor. Sesler, Bakış, Sıradan Bir Gün, Tedavi, Kız ve Alev Saçlı Kadın, Ellibeş, Son Değiştirilme Tarihi, O Kadın, Ders Başlıyor, Yüzük adlı hikâyelerin yanı sıra kitapta yazarın 3,5 yaşında kaleme aldırdığı Tavşan Prenses adlı hikâye de yer alıyor. Ayşe Lara Taş kitabında, kafasının içindeki seslerle boğuşan bir öğrenciden bir seri katile kadar farklı yaşamlardan kesitleri sanatsal ve yalın bir dille sunuyor.
1 Numaralı Peron / Ece Yazıcı / Yazardan Direkt Yayınları. / 187 s.
Elena zengin ama mutsuz yaşamını her geçen gün daha çok sorgularken Boris ise Petersburg’daki derebeyliğinden Moskova’daki demir tüccarlığına adım attığı ilk günlerde tüm bildiklerini sorgulatan ve inançlarını sarsan bir sır öğrenir. Ve bu sır Elena ile yaşamlarını kesiştirir. Ece Yazıcı 1 Numaralı Peron’da, Rusya’da 1910’u yılların başında, farklı yaşamları olan iki kişinin, işlemedikleri bir suç yüzünden yaşamlarının bundan sonraki kısmını birbirlerine âşık olarak ve sonsuz olarak ifade edilebilecek bir kaçışla sürdürmelerini anlatıyor.