Vitrindekiler... (11 Eylül 2022)
Cumhuriyet Kitap Dergi’den haftanın okuma önerileri...
Cumhuriyet Kitap Eki
Ateşten Adamlar-Türk Devrimi’nin Öncü Savaşları / Namık Kemal Zeybek / Doğan Kitap / 128 s.
Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’in kitabında Türk Devrimi’ne destek veren öncü devrimcilerin kısa yaşam öyküleri veriliyor. Mahmut Esat Bozkurt, Reşit Galip, Dr. Refik Saydam, Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç gibi 28 öncü ele alınıyor. Milli Mücadele yaşamında yer alanlad dışında kitapta ayrıca Muazzez İlmiye Çığ, A. Adnan Saygun, Şevket Süreyya Aydemir ve Prof. Dr. Mehmet Haberal’a da yer verilmiş.
Ölü Derimiz / Natalia Garcie Freire / Çeviren: Süleyman Doğru / Sel Yayıncılık / 144 s.
İnsanoğlunun kokuşmuş hırslarını toprak altındaki sonsuz döngüyle metaforlaştıran Natalia García Freire, dünya çapında yankı bulmuş Ölü Derimiz’de ataerkil tahakküm sarmalını bir aile trajedisi üzerinden aktarıyor. Haris Tanrı-babası ve dingin Doğa-annesi arasındaki mücadelede tarafını seçen oğul, travmalarını toprağı mesken edinmişlerin kollarında sağaltmaya çalışırken; din, bilim ve histeri üçgeninde sıkışıp kalmış insanlık tarihini de deşifre ediyor. Latin Amerika edebiyatının özgün atmosferini gotik klasiklere özgü ögelerle harmanlayarak gerilimi adım adım tırmandıran Ölü Derimiz, ölüm ve çürümenin getirdiği nihai huzura ilişkin kasvetli bir keşif.
Bireysel Özgürlüğün Patolojileri-Hegel’in Sosyal Teorisi / Axel Honneth / Çev. Hüseyin Deniz Özcan / Livera Yayınları / 120 s.
Bireysel Özgürlüğün Patolojileri, Frankfurt Okulu’nun yaşayan büyük temsilcilerinden Axel Honneth’in Hukuk Felsefesi’ni güncelleştirme girişiminin bir sonucu. Modern insanın normatif yaşantısına eşsiz bir ayna tutan Hukuk Felsefesi’ni yeniden yorumlayan kitabında, Hegel’in adalet teorisi ile kendi çağına koyduğu teşhis arasındaki bağlantının izini sürüyor Honneth. Buna göre modern insan, özgürlüğe ilişkin eksik bir kavrayışla hareket ettiği için hastadır. Elbette bu hastalığı salt bireysel bir fenomen olarak görmemek gerekir; psikolojinin kavramlarıyla felsefe yapan her düşünür gibi, Honneth de patolojiyi bireysel ve öznel sınırlarının ötesine taşır. Tam da bu nedenle, teşhis bireylerin değil çağın teşhisidir: Neo-liberal öznelliğin kendi ilgi / çıkarları sonucu içine düştüğü buhranın çağdaş tınısı vardır Honneth’in patolojisinde.
Kültürün Huzursuzluğu / Yasin Durak / Sol Kültür Yayınları / 344 s.
Yasin Durak kitabında, “çağımızın bize düşen hissesi” dediği Erdoğan döneminin kültür politikalarına odaklanıyor. Semboller, zaman anlatısı ve fantazya izleklerine özel bir önem vererek, iktidar eliyle Türkiye kültürünün nasıl İslamlaştırıldığının farklı uğraklardaki tahliline girişiyor. Bununla da yetinmeyerek, çalışmasını bitirmeden önce Türkiye’de direniş kültürünün sunduğu olanaklara ilişkin etkili bir siyasal antropoloji tartışması yürütmeyi de ihmal etmiyor. Türk toplumuna atfedilen “olağan muhafazakârlık” nitelemesinin arka planını merak edenler için ufuk açıcı bir çalışma.
Sinekkuşu / Sandro Veronesi / Çeviren: Eren Cendey / Can Yayınları / 304 s.
Marco’nun yaşam yolu tuhaf eş zamanlılıkların yanı sıra ağır kayıplar ve trajedilerle yüklüdür: İntihar eden bir kız kardeş, başka bir ülkeye göç eden ve yıllarca suskunluğa gömülen bir erkek kardeş, mutsuz bir evlilik, asla kavuşulmayan, mektuplarla sürdürülen platonik bir gençlik aşkı ve Marco’yu derinden etkileyen bir kayıp... Sandro Veronesi’nin 2020’de Strega Ödülü’ne değer görülen romanı Sinekkuşu 1960’ların sonundan başlayıp 2030’lara uzanan bir zaman diliminde, Marco Carrera’nın ve ailesinin üç kuşağını kapsayan hikâyesini ilişkiler, bağlar, kopuşlar ve kayıplar üzerinden anlatıyor. Veronesi, yaşamın keskin virajlarında etrafındaki her şey değişime uğrarken tıpkı bir sinekkuşu gibi sabitliğini koruyan Marco’nun yaşam yazgısını sürükleyici bir dille öykülüyor.
Kapitalizm-Çok Kısa Bir Başlangıç / James Fulcher / Çeviren: Ali Berk İdil / İKÜ Yayınları / 195 s.
Kapitalizm nedir, her yerde aynı mıdır, kapitalizmin geleceği var mıdır? Bu çok kısa bir başlangıçta James Fulcher, kapitalizmin tarihini ve gelişimini ortaya çıkışından günümüzdeki neo-liberal aşamasına değin inceliyor; kapitalizmin farklı toplumlarda aldığı biçimlere bakıyor ve bugün küreselleşip küreselleşemediğini tartışmaya açıyor. 17. yüzyıl Hollanda’sındaki lale çılgınlığından Büyük Buhran’a ve 2007-2008’de başlayan küresel mali krizin etkilerine kadar uzanan bir yelpazede kapitalizmdeki kriz eğilimlerini inceleyen Fulcher, kapitalizmin geleceğini ve onun iyi bir alternatifinin gerçekten var olup olmadığını tartışıyor.