Uygarlığın ışığı: Arkeoloji

Ülkemizin en önemli arkeolojik kazı bölgelerinden olan Göbeklitepe-Karahantepe ve Myra-Andriake kazılarında bu yıl önemli buluntulara ulaşıldı.

Öznur Oğraş Çolak

Yeni bir yıla geri sayım başladı. Geride bırakacağımız 2023 yılında arkeolojide ülkemizde bir yıl içinde yaklaşık 750 kazı çalışması yapıldı. Ödeneklerin yetersiz olması sebebiyle kazıların sponsor desteğiyle sürdüğünün ise altını çizmek gerekli. 

Ayrıca, arkeolojide yeni dönem başlayacağını açıklayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Tarihimizde ilk kez kazılar Türk bilim insanlarının başkanlığı ve koordinatörlüğü altında yürütülecektir” açıklamasıyla ne anlatmak istiyor? Bu sorunun cevabını yakın zamanda yaşayarak göreceğiz!

Ülkemizde tarih açısından büyük önem taşıyan Göbeklitepe-Karahantepe ve Myra-Andrake antik kentlerinin kazı başkanlarıyla bir yılın çalışmalarını ve gelecek yıl yapılması planlanan kazı sürecini konuştuk.  

BİLİMSEL TOPARLAMA...

Göbeklitepe ve Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, Taş Tepeler Projesi kapsamında bu yıl 10 ayrı alanda çalışma yürütüldüğünü belirtiyor. Karul, “Yerleşik yaşamın ilk aşamalarına ilişkin farklı arkeolojik alanlardan çok sayıda yeni bulguya ulaşıldı. Çakmaktepe’de özel yapıların ilk örneklerine, Sayburç’ta neolitik dönem mimarisinin gelişim süreci ve toplu gömüt buluntuları bu yılın öne çıkan sonuçları arasında yer aldı” diyor. Myra-Andrake Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Çevik ise 2023 yılının araştırma, küçük eser onarma ve yayın hazırlıklarının yoğun geçtiği bir bilimsel toparlanma yılı olduğunu söylüyor.

GÖBEKLİTEPE-KARAHANTEPE

Karahantepe’de İstanbul Üniversitesi tarafından sürdürülen kazılarda daha önce bilinen özel yapılara yenileri eklendi. Necmi Karul, “Eklenen bu yapılardan birinin içerisinde 2.4 metre yükseklikte bir insan heykeli bulundu. Bir sekinin üzerinde oturur vaziyetteki heykelin bina terk edilirken kırılarak parçalara ayrıldığı anlaşıldı. Tümlenen heykelin göğsünde kaburgalar gibi bazı iskelet ayrıntıların betimlenmiş olması ölümü, oturur ve erekte bir fallus sahip olmasını ise canlı bir bireyi simgeleyebileceği varsayımı ile bu iki kavramın heykelde bir araya getirildiğini öneriyor. Heykelin hemen yakınında bir platform üzerine bırakılan taş tabaklar ve bir kızıl akbaba heykeli yapının özel/kamusal amaçlarla inşa edildiğinin diğer göstergeleri arasında yer alıyor” diyor. 

“Ayrıca arkeozoolojik veriler Karahantepe’de büyük oranda ceylan tüketildiğini, tavşan ve tilki kemiklerinin yoğunluğu ise bu hayvanların özellikle kürkünden de yararlanıldığını ortaya koydu” diyen Karul, Bitki kalıntıları ise 10 bin yıl kadar önce bölgenin bozkır ve yarı-kurak bitki örtüsüne sahip olduğunu, yabani baklagil ve buğdaygillerin yanı sıra badem ve menengiçin en çok tüketilen türler arasında olduğunun altını çiziyor. 

KAPSAMLI KORUMA

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe’de, Alman Arkeoloji Enstitüsü ile birlikte yürütülen projede, ilk kez yapıların kapsamlı koruma çalışmalarına başlandı. Karul, “D Yapısının içerisinde kireçtaşından yapılmış gerçek boyutlarda bir yaban domuzu heykeli ortaya çıkarıldı. 1.35 metre uzunluğundaki heykel MÖ 8.700-8.200 aralığına tarihleniyor. Heykelin üzerinde durduğu bankın ön kısmında bir H sembolü, yarım ay, iki yılan ve üç insan yüzü ya da maske kabartması bulunuyor” diyor. 

MYRA VE LİMANI ANDRİAKE KAZILARI 

Uzun süredir Prof. Dr. Nevzat Çevik başkanlığında devam eden Myra-Andrake kazılarında bu dönemin 15. yılına gelindi. 15 yılda kazı ve koruma anlamında hayli verimli işler yapıldığını söyleyen Çevik, “Myra’da Akropol, Toplanma Yapısı, Tiyatro ve Kilise gibi alanlarda kazılar tamamlandı. Andriake’de ise limanın merkez bölgesinde Granarium, agora, iki hamam, üç kilise, liman dükkânları ve sokağı, sinagog, anıtlar, oda mezarlar kazıldı ve restorasyon-konsolidasyonları tamamlandı ve Likya Uygarlıkları Müzesi’ne dönüştürüldü” diyor. 

LİMAN...

Myra ve Limanı Andriake’de bu sezon kazıların Andriake’de yoğunlaştığını belirten Çevik, “Andriake liman merkezinde kazısı henüz yapılmayan az sayıda alanlarda kazının tamamlanarak bilimsel anlamanın çoğalması ve turizm gezi güzergâhının görsel açıdan tümlenmesi amaçlandı. Bu alanlardan biri de Agora’dan doğrudan limana inen Agora Sokağı... Andriake’de yapılar arasından limana inen basamaklı sokakların en büyüğü-genişi olan bu sokağın asıl önemi gümrük bölgesi içinden geçiyor olmasıdır. Bu alanın gümrük bölgesi olduğunu düşündüren bulgu, bugün Likya Uygarlıkları Müzesi’nde sergilenen ünlü gümrük yazıtıdır. Likya Eyaleti valisi olan C. Licinius Mucianus’un (MS 60-63) ve İmparator Nero’nun isimlerinin yazıtta anılması sayesinde Nero Dönemi’ne tarihlenen bu yazıt Likya Birliği Gümrük Yasası’nı içerir. Anadolu Akdeniz’indeki tek örnektir ve ana kent Myra ve dolayısıyla Andriake’nin Likya Birliği’nde önemli bir konuma sahip olduğunu belgeler. Yazıt, Andriake’nin donanımlı ve örgütlü bir liman olduğunu, dönemin deniz ticareti rotasında önemli bir rol üstlendiğini ve de limanda işlem gören emtianın neler olduğunu gösterir” diyor. 

AGORA SOKAĞI

Limana inen eğimli yamaçta 35 m boyunca inen ve 3.5 metre genişliğinde olan 17 basamak büyük oranda ana kayaya açılan Agora Sokağı’nda 1. yüzyıldan beri var olduğu düşünülen basamakların iki yanında mekânların olduğunu söyleyen Çevik, “Erken evrelerinden çok az kalıntı kalan mekânlar görünen haliyle büyük oranda 4.-5. yüzyıla aittir. Ele geçen 260 sikkeden tanımlanabilir olanların büyük çoğunluğunun geç antik döneme ait olması bununla örtüşmektedir. Başta seramik olmak üzere diğer bulgular da bu durumu desteklemektedir” diyor. 

HEDEF 2027!

Andriake merkez yapılaşmasının tam anlaşılması amacıyla ortaya çıkarılan alanda bu sezonla önemli bir yol aldıklarını söyleyen Çevik sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu alandaki programımızda, 2023’te bakanlığın öngördüğü Kültürel Miras destek projeleri konusunda bir aksama olmazsa 2027 yılına kadar tamamlamayı amaçlamaktayız. Böylelikle müzemizin de gezi ringi güzergâhında henüz kazısı ve koruması yapılmamış olan az sayıdaki alan da ortaya çıkmış ve Andriake hakkındaki bilgilerimiz yeni bulgularla çoğalmış olacaktır. Diğer sahil kentlerinde yerleşimle liman kaynaşmış olduğundan liman yapısallığı tam anlaşılamamaktadır. Oysa Andriake sadece limandır. Ve antik dönem limanlarının anlaşılması konusunda yegâne örnek olarak da önemlidir.”