Umut dolu bir ütopya... Y. Bekir Yurdakul’un yazısı...
Yapıtın nerdeyse girişinde, ışık hızını katbekat aşmış bir teknolojik aracın kullandığı “yakıt”ı, o “dünya”ya ait varlıkların besin kaynağının ne olduğunu öğrendiğinizde şaşırıyorsunuz ne ki o şaşkınlık öykünün akışında yerini büyük bir serinliğe ve umuda bırakıyor. (Tüylü Bir Uzaylı Macerası / Sabri Safiye / Günışığı Kitaplığı)
Y. Bekir Yurdakul / Cumhuriyet Kitap EkiDesen: BAŞAK TAŞKIRAN
Akşamüstü, tam da okul çıkışına yakın üstelik lapa lapa inmeye başlamışsa o güzelim beyazlık (bazen sıkıntı verici olsa da çoğunlukla aranandır kar yağışı, yolu gözlenendir çocukluktan da sürüp gelen bir heyecanla) hangi ders / konu ulaşır ki artık çocuklara?
İşte öyle bir akşam, servisleri gecikince epeyce kalınlaşan karların içinde buldular kendilerini Mert, Belma ve Rıza. Dilek pek istekli görünmüyordu. Aklı bir türlü yanlarına gelemeyen, ülkeden çıkışı yılan hikâyesine dönen babasındaydı.
Neden sonra “eski model, gıcır gıcır parlayan, sevimli bir minibüs” okul kapısında durdu. “Pembe ve fıstık yeşili boyası, ışıltılı nikelajları, yuvarlak hatlarıyla nostaljik bir filmden çıkıp gelmiş gibiydi.” Sürücü koltuğunda oturan, dağınık beyaz saçları, kırlaşmış bıyığı, epeyce tanıdık gülümseyişiyle hiç de yabancı değildi.
Belma, “Einstein bu!” deyince Mert şaşkınlığını dile getirdi: “Ölmemiş miydi o!”
Dilek araya girdi: “Saçmalamayın ya! Sadece benziyor. Hadi binelim.”
Rıza’nın dikkatini başka bir şey çekti. “Servisten çok, dev bir jelibona benziyor bu!” deyince Mert, şamataya katılıp dolmuşun adını koydu: “Jelibüs!”
KAYIP ‘KEDİ’NİN PEŞİNDE...
Uluslararası ilişkiler okuyup film sektöründe uzun yıllar yönetmen yardımcısı, yönetmen ve yapımcı olarak çalışan Sabri Safiye, bir dönem animasyon konusunda yoğunlaşmış. Ardından on yıl boyunca aşçılık yapmış.
Sonrasında göçmenler, özellikle kadın ve çocuklar için yürütülen projelerde etkin roller üstlenmiş. Alan çalışmalarında kullanılmak üzere yazdığı çocuk kitabı Aydaki Tavşanlar Claude Léon’un desenleriyle ve ikidilli olarak (Türkçe ve Arapça) yayımlanmış.
Bunca uzun ne ki yoğun yolculukların ardından Sabri Safiye’nin ilk çocuk romanı Tüylü Bir Uzaylı Macerası çıkagelmiş.
Yazının girişinde, haklarında kimi ipuçlarını sıraladığım, kayıp bir kedinin peşine düşen dört arkadaşın hikâyesini anlatsa da Tüylü Bir Uzaylı Macerası, bütün iyi kitaplar gibi çok daha fazlasını söylüyor, duyumsatıyor, sezdiriyor, tartışıyor.
Kısacası teknolojinin bunca gelişmişliğine karşın sömürü sisteminin değişmek bilmezliği; insanın insana, hayata ve kendisine eziyeti... -keşke burada kalsa- doğayla her geçen gün büyüttüğü kavgası, dolayısıyla kibirli hallerine ilişkin soruları getirip kucağımıza bırakıyor. Bunu yaparken iyiyle, heyecan dolu olanla, merakımızı inceden ve sürekli olarak gıdıklayanla da el ele bir yolculuğun içine yuvarlıyor hepimizi.
SEVGİNİN GÜCÜ
Bir yanıyla egemenlerin onca hoyrat, kaba saba, eziyete yaslı anlayışını; değişmeyen kâr hırsını ve bu uğurda her şeyi yapabileceklerini irdelerken aslında insanlığın, bilimin ve sanatın sevgi dolu, doğanın bir parçası olma anlayışına yakışan tutumunu da bu yolculukta arkadaş kılıyor hepimize.
Dört arkadaşın; bu esrarengiz aracın (“gemi” mi demeliydim yoksa?) kayıp kaptanının nerede olduğunu saptamak ve onu kurtarmak için çıktığı fantastik yolculuğun heyecanıyla, farklı kimliklerin birbirini çoğaltan tutumlarına, sevginin ve dayanışmanın yarattığı inanılmaz güce de tanık oluyoruz.
Yapıtın nerdeyse girişinde, ışık hızını katbekat aşmış bir teknolojinin kullandığı “yakıt”ı, o “dünya”ya ait varlıkların besin kaynağının ne olduğunu öğrendiğinizde şaşırıyorsunuz ne ki o şaşkınlık az sonra yerini büyük bir serinliğe ve umuda bırakıyor.
Tüylü Bir Uzaylı Macerası / Sabri Safiye / Resimleyen: Başak Taşkıran / Günışığı Kitaplığı / 176 s. / 10+ / 2022.