Türk resminin önemli isimlerinden olan sanatçının eserleri Casa Botter’de: İyem’e bütüncül bakış
“Cumhuriyet dönemi Türk sanatına damga vuran isimlerden birisi kim” diye sorulursa akla ilk sıralarda kuşkusuz Nuri İyem gelir. Anadolu kadınlarının yüzü İyem’in fırça darbeleriyle tüm toplumun hafızasına kazınmış, köylünün ve işçinin yaşamını, mücadelesini ön planda tutmuş, toplumsal-gerçekçi akımın sembol isimlerinden İyem’in resimleri, İstanbul’un ilk “art nouveau” yapısı Casa Botter’da sergileniyor.
Mehmet S. AmanKüratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun, asistan küratörlüğünü ise İrem Büşra Coşkun’un üstlendiği “Solo Botter: Nuri İyem” isimli sergide, yaşadığı coğrafyaya özgü bir öz arayışını üzerinde yoğunlaştığı her temada çözümlemek üzere tuvalin karşısına geçen İyem’in resimleri, “Portreler”, “Natürmort ve Soyut”, “Yüzler”, “Peyzaj”, “Anadolu ve Göç” ve “Sıradan Sevdalar” başlıkları altında bir araya geliyor. Resimlerinin yanı sıra ayrıca Casa Botter’in ikinci katında, Nuri İyem’in kişisel eşyaları da sergileniyor. İBB Kültür’ün ve İBB Miras’ın ev sahipliğinde düzenlenen sergi, 29 Ağustos’a dek görülebilecek.
ISRAR VE TEKRAR
Nuri İyem’in 3 binden fazla eserinin olduğu biliniyor. Küratör Levent Çalıkoğlu’na, “Küratöryel süreç nasıl işledi? Nasıl bir kategorilendirme, seçim yapıldı” diye soruyoruz. Çalıkoğlu da, Nuri İyem denince akla ilk, onun resmettiği Anadolu kadınlarının yüzü, ikonik gözleri, ifadesi ve çehresinin akla geldiğini ama serginin çıkış noktasının tek başına İyem’in bu önemli konusunu tekrarlamak olmadığını söylüyor. Çalıkoğlu, “Erken döneminden başlayarak onun sanatını tekrar ettiği, geliştirdiği temalara odaklandık. İyem’in sanatını anlayabilmek için 1940’ların ikinci yarısında, Nasip Hanım’ın portrelerini yapmaktaki o ısrara ve tekrara bakmak gerekiyor. Nitekim 90’lı yıllardan örnekler de var sergide. Çünkü o portrelerin pek çok teknik ve resimsel özelliği, aslına bakılırsa o yüzlerde de devam ediyor” diye konuşuyor.
SOYUT ÇALIŞMALAR
İyem’in aslında pek bilinmese de fazlaca soyut eseri var. Sergide bir bölüm o eserlere ayrılmış. Çalıkoğlu, İyem’in, döneminin soyut sanata ilişkin pek çok örneğiyle karşılaştırıldığında çok özgün ve bu alanda en yaratıcı işlere imza attığını belirtiyor. Çalıkoğlu ekliyor: “40’ların sonunda başlayan soyutlamaları, 50’lerde geometrik ve lirik, 60’larda ise tam anlamıyla rengin ve dokunun araştırıldığı, sadece renk ve dokuyla oluşturulmuş soyutlara doğru evriliyor. Bu alanı da açmak gerekiyordu, çünkü Nuri Bey, zamanında kendi sözleriyle de soyuta ilişkin bir dünyayı aralamak istediğini söylüyor.”
SANATÇI DURUŞU
Çalıkoğlu sergiye, Nuri İyem’in sanatındaki bütün temalara odaklanan bir retrospektif bir kurgu içerisinde oluşturulmuş, onun sözlerinin de yer aldığı bir araştırma sergisi gözüyle bakılabileceğini söylüyor. İyem’in eserlerinin dili, konuları, imgeleriyle insanların yakın hissettiği resimler olduğunu, bunu sanatçı olarak elde etmenin zor olduğunu belirten Çalıkoğlu, “Yıllara yayılan, farklı kuşakları etkileme gücü ve yeteneği olan çok az sanatçı olabiliyor sanat tarihimizde. Nuri Bey bunun çok ayrıcalıklı ve öncü isimlerinden birisi. İyem, İstanbul odaklı sanat tarihimizin içinde durup, etraftaki sosyal kültürel politik dünyanın içinde olup kendine özgü bir alan aralaması açısından da farklı bir isim. Bugün bu kolay görünüyor ama değil. Sanatın, görünürlük alanlarının hegemonik bir şekilde, bazı kurumlar ve kişiler tarafından sahiplenildiği bir zaman diliminde, bunu sürdürebilmek, arkasında durmak, sanat üreterek yaşamak hakikaten kolay değil. Buradaki inat, ısrar ve çabası çok önemli. Bugün pek çok sanatçıya da, ‘sanatçı duruşu’ konusunda etki ettiğini görüyoruz” ifadelerini kullanıyor.