Tek hecesiz elveda: Tiyatro dünyasının usta ismi Genco Erkal’ı yitirdik

Yaşam sahnesinden bir usta geldi geçti... 86 yıllık yaşamına sayısız eser, ödül sığdırdı. Genco Erkal’ı ölümsüz kılan sadece bunlar değildi. Sahnede nefes verdiği onlarca karakter, iyisiyle kötüsüyle ülkeyi resmeden dev bir portreye dönüştü. Usta sanatçıyı yarın uğurluyoruz...

cumhuriyet.com.tr

Genco Erkal dün sabaha karşı sosyal medya hesaplarından paylaştığı bu yazıyla sevenlerine veda etti:

Hoşça kalın 

dostlarım benim 

hoşça kalın! 

Sizi canımda 

canımın içinde, 

kavgamı kafamda götürüyorum. 

Hoşça kalın 

dostlarım benim 

hoşça kalın... 

Resimlerdeki kuşlar gibi 

dizilip üstüne kumsalın, 

mendil sallamayın bana. 

İstemez... Tek hecesiz elveda.

TEK HECESİZ ELVEDA

DİKMEN GÜRÜN: SELAM OLSUN GENCO ERKAL’A 

Tiyatro sahnesinde 60 küsur yıl… Evet, 65 yıldır tiyatro ile içli dışlı yaşadı  Genco Erkal. Kurucularından biri olduğu Dostlar Tiyatrosu ise 55 yaşını geride bıraktı. Ne yazık ki dün aramızdan ayrıldı sevgili Genco… Ama ben son bir kez daha “Merhaba Genco Erkal” demekten alamıyorum kendimi… Ve de “Merhaba Dostlar Tiyatrosu.”  

Genco Erkal’ın Robert Kolej’de öğrenciyken başlayan tiyatro sevdası, izleyen yıllarda onu Genç Oyuncular’la buluşturacaktır. Profesyonel tiyatroya ilk adımını attığı Kent Oyuncuları anlamlı dönüm noktalarından biridir Erkal’ın  hayatında. Arena Tiyatrosu ve onu adeta yıldızlaştıran Jaroslav Hasek’in “Aslan Asker Şvayk” günlerini nasıl unutabilir benim kuşağım? Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu’ndaki Haldun Taner’in epik oyunu “Keşanlı Ali Destanı” ile yıldızı daha da parlamıştır Genco’nun… Genco Erkal için Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oynadığı Nicolay Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” bir başka satırbaşıdır. 

Ülkede siyasi gerilimin ve buna bağlı olarak gençlik olaylarının tırmanışta olduğu yıllarda 1969’da kurulan Dostlar’ın politik duruşu repertuvara alınan yazarlarda, oyunlarda gösterir kendini. Özgürlüklerden, demokrasiden yana, baskı ve sansüre karşı bir tiyatrodur  Dostlar. Genç seyirci, üniversite öğrencileri bir parçasıdır adeta bu topluluğun…   

Salt Aziz Nesin, Bertolt Brecht, Can Yücel, Nâzım Hikmet ya da Ahmet Arif  dizeleriyle seslendirmez toplumsal eleştirilerini, isyanını, özgürlük tutkusunu Genco Erkal… Selam ettiği yazarlar arasında Yaşar Kemal de vardır Turhan Selçuk da Alfred Jarry, Edward Bond da  William Shakespeare ya da Samuel Beckett de…

Oyunların hepsi birbirinden vurucu aşk, savaş, özlem, vatan sevdası kokan anlamlı bir bütün oluşturur. Akıl, bilgi, estetik ve kültürel zenginliğin buluştuğu bir tiyatro ve düşün evrenidir Genco Erkal’ın dünyası… Böylesi bir evrende elbette ki Nâzım Hikmet’in çok ayrı bir yeri vardır. Yıllardır Nâzım’ın dizeleriyle seyirciyi sahne üstünde buluşturan güçlü bir yorumcudur Genco Erkal.  

Onun dünyasında savaşla, barışla, hakla, hukukla, adalet ve adaletsizlikle, iyilik ve kötülükle, neşeyle, hüzünle yoğrulmuş  sözcüklerde umut ışıklarının pırıltısı her daim yakalanır… “Dostların Sofrasında” bir buluşmadır sevgili Genco ile yaşadıklarımız… Yolun açık olsun değerli dost…

AYŞEGÜL YÜKSEL: SAHNEYİ HİÇ BOŞ BIRAKMADI

Ülkemizin gelmiş geçmiş en üretken tiyatro sanatçısını yitirdik. Atatürk’ün öldüğü yıl doğmuştu. Cumhuriyet’in 100. yılını aştı. 64 yıldır sahnedeydi. 2023-24 tiyatro döneminde oyunlarını sürdürmekteydi. Kurduğu özel Dostlar Tiyatrosu’nu gündemde tutmak için, 54 yıl boyunca, yalnız sahneye çıkmakla kalmadı, oyun yazdı, oyun uyarladı, oyun çevirdi, oyun yönetti, sunulan yapımların çoğunun dramaturgu oldu. Birçok sanatçıyı oyun yazmaları için destekledi; tiyatrosunda bir sürü yerli oyunun dünya prömiyerini ve yabancı oyunun Türkiye prömiyerini gerçekleştirdi. 

Kalabalık kadrolu oyunlar yanında, iki kişilik ve tek kişilik oyunlarda yıldızlaştı. Gogol’ün “Bir Delinin Hatıra Defteri” oyunuyla ülkemizdeki ilk tek kişilik sahne olayına imza atan, Nâzım Hikmet’in şiirini ilk kez sahneye çıkartan, Bertolt Brecht’in yapıtlarını ülkemizde en doğru yorumlayan sanatçımızdır. Brecht şarkılarını yapımlarında pek çok kez değerlendirmiştir. Ciddi oyunlarda ve güldürülerde sergilediği incelikli yorumlar yanında, yurtiçinde ve dışında bir tipleme büyücüsü olarak da hayran kazanmıştır.

Genco Erkal, sanatçı kişiliğini aydın kişiliğiyle pekiştirmiş bir ustadır. Dört yabancı dil konuşan, Batı’nın tiyatrolarını ve geleneksel tiyatromuzu birinci elden incelemiş, çok okuyan, yalnız konuşmayı değil dinlemeyi de bilen, yaşama gerçekçi gözlüklerle bakan bir dünya insanıdır. Bir özel tiyatronun bağımsızlığı korunarak yaşatılması yolunda kazançsız ama ödünsüz bir siyasal tutumla yarım yüzyılı aşkın bir süre savaşım vermiştir. Başı pek çok kez derde girse de, baskıcı siyasete kafa tutan duruşunu hiç sendelemeden sürdürmüştür. Özellikle son yıllarda yaptığı televizyon sunumlarında sergilediği eleştirel tutum siyasal erki sürekli olarak rahatsız etmiştir.

Genco Erkal’ın sıcak dostluğundan pay alanlardanım. “Genco Erkal’ın Dostlar Tiyatrosu Serüveni”ni anlatan “Güneşin Sofrasında” (Kırmızı Kedi Yay.) adlı kitabı yazdığım 2019 yılında, bir kafede buluşup düşünce alışverişi yaparken çok eğlenirdik. Genco hep suböreği yerdi. Sahneye çıkacağı akşamlar ise midesinin boş olmasına dikkat ederdi. Uzun yürüyüşler yapar, haftada iki kez yüzerdi. 80 yaşını geçtikten sonra da... 

Onu “Keşanlı Ali Destanı”nın muzip rejisörü, Aslan Asker Şvayk, “Deli”, Brecht’in “Galileo”su, “Sivas ‘93”ün eşsiz yaratıcısı, öksüz bıraktığı Nâzım şiirlerinin sesi olarak aklımızda ve yüreğimizde yaşatacağız.

ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK: SON RÖPORTAJI GAZETEMİZDE YAYIMLANDI

Tiyatroya adanmış bir ömürdü Genco Erkal’ın yaşamı... Usta sanatçı için yarın saat 14.00’te Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda tören düzenlenecek. 

Erkal’ın naaşı ikindi vakti Teşvikiye Camisi’nde kılınacak cenazı namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Usta sanatçıyla geçen yıl temmuz ayında yaptığımız sohbetimizde; “Hocam siz sahnede devleşen oyunculardansınız, sahnede yaşama sıkı sıkı tutunan, cesur, yürekli, dik duranlardansınız” demiştim. “Birileri dik durmalı, ‘Sen yanmazsan, Ben yanmazsam, Biz yanmazsak, Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?’ Ben tiyatro ile var olabiliyorum” diye cevap vermişti. Son röportajını gazetemize veren Erkal ile gerçekleştirdiğimiz sohbette; “Umut her zaman var olacak, onu kaybetmeden yol almak zorundayız. Gece uzun da olsa, güneş mutlak doğar” cümlesi hafızalarımıza kazındı. Hoşçakal usta, yolun ışıklı, bol alkışlı olsun...

"Tekrar yaşamayı düşünebileceğim o kadar çok an ve anı var ki herhangi birini seçmek zor. Bütün oyunların ilk geceleri var örneğin, o coşku, o heyecan, yeni bir oyunun doğum anı unutulmaz. Oyun doğar ve bütün çocuklar gibi yaşamını sürdürür. Bazıları çok sevilir, yıllarca oynar, bazıları hedefi tutturamamıştır, izleyiciyle denk düşmez. Oysa biz onu ne çok sevmişizdir, ne büyük emek vermişizdir, izleyiciden karşılık görmez, unutulur gider. Ama biz onu unutmayız, içimizde hep yaşar."

"Bölünmüşlük. Ülkenin yarısı Batı’ya gidelim diyor, yarısı Doğu’ya. Yarısı çağdaş dünyayla, akılcı, laik, bilimle donanmış, insan haklarına, demokrasiye inanan, aydınlık bir dünyayla bütünleşmek istiyor, yarısı bir Ortadoğu ülkesi olmaya özeniyor. Bilimden çok dini değerlere önem veren, muhafazakâr, tek adam rejimini yeğleyen otokrat bir toplum olmak istiyor. Tümüyle birbirinin zıddı olan iki ayrı dünya görüşü. Ve bu ayrım o kadar kemikleşmiş, iki yarı o kadar birbirini dışlamış ki artık ülkenin birliği olanaksız hale gelmiş."

"Bende Nâzım Hikmet’ten sonra Brecht gelir. Politik tiyatro yapıyorsan Brecht’siz olmaz. Oyunlarıyla, şiirleriyle, kuramsal yazılarıyla senin yol göstericin, ilham kaynağın olur. Ucu bucağı olmayan bir deryadır Brecht. Pek çok oyununu sahneledik, şiir ve şarkılarından oyunlar ürettik. Nâzım daha duygusaldır. Yaşamöyküsünü yazan İngiliz yazar ona romantik komünist demiş. Brecht ise daha soğuk, daha akılcıdır. Cesaret Ana oyununda izleyiciler duygulanıp ağlıyorlar diye kuliste olmadık gürültüler çıkarıp onları uyarırmış. İzleyici hep diken üstünde olacak, olup biteni aklıyla değerlendirecek, oyundan dersler çıkaracak. Bence en önemli yanı hınzır bir mizah gücüne sahip olması. En ciddi oyununda bile izleyiciye göz kırpan muzip bir mizahçı vardır sahnede. Çok ince bir mizahtır bu. İzleyicinin aklını tetikler. İlk fırsatta onun Galileo’sunu yeni bir yorumla bir kez daha koymak ve oynamak isterim. 1983-84 yıllarında iki sezon boyu oynamıştık, o oyuna doyamadım."

Genco Erkal, 83 yaşında Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılandığında, doğayı, demokrasiyi, ifade özgürlüğünü savunmuştu.

Usta tiyatrocu Genco Erkal’ın yaşamını yitirişi, sanat dünyasını yasa boğdu. Sanatçılar, sosyal medya hesaplarından Erkal için başsağlığı mesajları yayımladı:

ATAOL BEHRAMOĞLU: Büyük sanatçı, büyük yurtsever, büyük insan Genco Erkal’ı kaybettik. Türkiye onu unutmayacak. Yeri sonsuzluktur.

FAZIL SAY: Genco Erkal bu sabah vefat etti. En büyük sanatçımızı kaybettik. Başımız sağolsun. Tüm bir ömür ışık saçtı, ışıklarda uyusun. Tek başına mücadelenin en büyük kahramanıydı… Ondan çok şey öğrendim. Türkiye onunla daha büyüktü… Önce, Genco Erkal’ı defalarca seyrettiğim için çok şanslıyım, büyük zenginlik, onu tanımak, onunla sohbet etmek, bir büyük sanatçının yoluna şahit olmak gururdur hayatımda.  Ve tabii ki, onunla defalarca beraber sahneye çıkmış olmak, Nâzım Oratoryosu’nda, en büyük onurdur yaşadığım ömrümde. Gurur duyuyorum Genco Erkal ile ve biliyorum tüm Türkiye  gurur duyuyor koca yürekli büyük sanatçısı ile. Büyük ruhlar kalıcıdır.

NEDİM SABAN: Tiyatromuzun yılmaz devrimcisi Genco Erkal’ın kaybı çok acı! Savaştığı amansız hastalığı sahnede yenmek ya da yenilecekse sahnede yenilmek istiyordu, olamadı. Dostum, ustam ama en önemlisi sahnede izlemeye doyamadığım Genco abimin yerini doldurmak çok zor olacak.

MURAT DALTABAN: Canımız, en sağlam direklerimizden  Genco Erkal’ımız... Hepimize nasıl dik durulur, nasıl tiyatrocu gibi yaşanır onu öğretti. Bin teşekkür tiyatronun koca devi... Bu memlekete kattıkların için bin teşekkür... Tüm alkışlar sana olsun.

IŞIL YÜCESOY: Bu toplum, öğrencileriniz, izleyicileriniz sizi unutmaz Genco Erkal. Huzurla gidiniz. Yattığınız yer incinmesin. Başımız sağ olsun.

LEVENT ÜZÜMCÜ: Merhaba dedim, merhaba Levent dedi. Adımı biliyor dedim içimden, yaşayan en büyük Türk oyuncu, adımı biliyor! İyi ki senden duydum Nâzım’ı, Brecht’i. Sağ ol abi, şu çürümüş ortamda meslek büyüğüm olmandan, seninle aynı dili konuşmaktan hep onur duydum. Ben ölene kadar benimlesin.

GÜLSİN ONAY: Genco Erkal’ı kaybetmişiz... Sanat dünyamızın büyük kaybı... Mekânı cennet olsun... Allah rahmet eylesin...

AHMET ÜMİT: Genco Erkal da sonsuzluğa karıştı. Bu hoyrat, bu çorak, bu vahşi ama güzel ülkeye anlam katan çok az sayıdaki büyük insanlardan biriydi. Işıkla yaşadı, ışıklar içinde veda etti, hoşça kal Genco abi, hoşça kal ışığın oğlu...