Stanley Kubrick'in yaşayan fotoğrafları
Sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden Stanley Kubrick’e 13 yaşındayken babası ilk fotoğraf makinesini hediye etti. Yönetmenin filmlerinde görülen olağanüstü titizliğini, mükemmeliyetçi yanını fotoğrafları çok önceden yansıtıyorlardı.
Aslı Selçuk“Babamın doktorluk yaptığı Bronx semtinde doğdum. Annem de babam da benim doktor olmamı istiyorlardı. Doğrusu iyi bir öğrenci değildim, notlarım tıp fakültesine yazılmak için yeterli değildi. En iyi arkadaşlarımdan biri Look dergisinde çalışıyordu, bana stüdyo fotoğrafçısı olarak dergide çalışmamı önerdi. Look’ta tam gün çalışmaya başladım, işim gereği Amerika’nın her yerini gezdim, hatta Avrupa’ya kadar uzandım” diyerek fotoğrafçılığın büyülü dünyasıyla nasıl tanıştığını anlatıyor Kubrick.
12 Nisan 1945’te Franklin D. Roosevelt ölünce Kubrick gazete satıcısının kulübesini görüntüledi, bu fotoğrafı 25 dolar karşılığında Look’a sattı.
Kubrick’in seçtiği konulara olağanüstü keskin, derin ve belirgin bir bakışı var. Çerçeveler, kadrajlar bilgece çizilmiş; açılar, hatların bütünlüğü, yayılımı, bir ustanın, estetin damgasını taşıyor. Orta siklet boks şampiyonu Walter Cartier’nin tüm bir günü. Kubrick bu çalışmasında boksörün tüm gününde geçen dışsal olayları görüntülerken aynı zamanda kahramanın içsel dünyasını da gözlemiş.
Sirk apayrı bir dünyadır. Oyunun, düşsel numaraların, heyecanların, aykırı davranmanın, tabuların olmadığı alışılmadık bir dünya. Sirkte yer alan fırıl fırıl dönen gösterilerin ardında ise zorlu bir direncin, sürekli çalışmanın saatleri vardır.
1950’li yılların püriten Amerika’sı, romantizmin dorukta olduğu o dönem çarpıcı bir açıklıkla yansıyor onun fotoğraflarında. Aydınlatmanın başarılı dramatik düzenlemesi, ustanın sinemasal niteliğini yeniden ortaya koyuyor.
Ergenlik, ilk aşk, Dixieland, Michigan kampüsünde yaşam Kubrick’in ilgisini çeken diğer konular. Yüksek sosyeteden sahneler de yer alıyor. New York Bignou galerisindeki Salvador Dali’nin resim sergisinin açılışında Amerikan yüksek sosyetesinin önde gelen yüzlerinin fotoğraflarını çekmiş.
Başta Salvador Dali, ardından arşidük Franz Joseph, ünlü fotoğrafçı Cecil Beaton, varsılların tanınmış kuyumcusu Cartier’nin eşi bayan Cartier.
Amerikalı oyuncu Montgomery Clift’i daha çok ünlü olmamışken Kubrick yaşadığı apartmanının beşinci katındaki küçük dairesinde ziyaret etmiş. Mobilyasız, hemen hemen yarı boş bir ortam burası.
Yedi yaşındayken Center Theater’da dans eden Betsy Von Fürstenberg. On dört yaşındayken manken olmak amacıyla Paris’e giden Betsy, kısa bir süre sonra uluslararası kadın dergilerinin çoğunun kapaklarında yer aldı.
New York metrosundan etkili insan manzaraları. Kubrick’in bu siyah-beyaz çalışmaları son derece etkileyici. Yönetmenin filmlerinde görülen olağanüstü titizliği, mükemmeliyetçiliği çok önceden yansıtıyorlar.