Şiirde toplumsal tutarlılık ve anlam yoğunluğu

Yitirilmiş yıllara yaralı bir yürekle bakıp o yılların yanık ezgisini şiirleştiren bir ozan Durmuş Taşdemir. Saçıldığı, döküldüğü yerlerden şiir diliyle anılarını topluyor. Savrulan çocukluğunu, gençliğini, sevdalarını, isyanlarını hüzünle anımsıyor ve sorularını, sorgulamalarını Beni Topla Anılardan (Artshop Yayınları) adlı yeni şiir kitabıyla güne taşıyor.

Bahri Karaduman

Tüm yaşanmışlıkların yükü ağırdır ama ozan Durmuş Taşdemir’in direncini, umudunu yok edememiştir. En yüce erdemin emek olduğuna inanır Taşdemir. En çok emeğini sevmiş, gönlüne yaslanmıştır. Geniş bir aydınlıkla gülümsemiştir yaşama. Duman duman savrulduğu, tortular biriktirdiği yaşam, artık anılarda kalmıştır. “Kuşandım yalnızlığı/ biriktim özgürlüğe” diyecek denli özgüven içindedir.

Çılgın bir baharı yaşayan çiçeğe durmuş bir ağaç gibi dimdik ve görkemlidir. Nâzım gibi “tek ve hür”dür; bir orman gibi kardeş gözüyle gördüğü dostlar, dostluklar içindedir. Sanatın sağaltıcı gücüyle yaşam güzelleşmiştir.

Yeni kitabı Beni Topla Anılardan’da (Artshop Yayınları) şu dizeleriyle seslenir okuyuculara: “Sıyrılıp gündüzün telaşından sızmışsın geceye/ şiirle yıkanmış tazelemişsin dostlarla umudu”. Zamanın süzgeçinden geçerek çirkinlikleri elemiş, güzellikleri yüreğinde biriktirmiştir. Gelecek günlere iyimser bakar.

Acemi Şair, Yaban Armudu kitaplarında olduğu gibi bu kitapta bulunan şiirlerinde de Durmuş Taşdemir, sanatçıları toplumun vicdanı olarak görür: “Ne yana dönsem yara/ kime baksam yaralı”. Aykırı bakmayı da öğretmiştir yaşadıkları. Dönüp kendine sığınır.

Şiirin işlevsel olduğuna inanıyor ozan. Şair çıplak olmalıdır ona göre. Kastlarından kurtulmalıdır sonra. Şiirin adil olmasını, insan sesinin dinlerin dillerin ötesinde duyulmasını ister. Genç ozanlara “Sözü arındır havalandır/ paslı karanlıklarda ışıldasın” diye seslenir.

Bireysel gibi görünen acıları dile getirirken çarpıcı saptamalarla diri tutmayı amaçladığı toplumsal çelişkileri de ele alır. Her zulmün sonunda bir diriliş öyküsü mutlaka vardır. “Yürümek” sözü ozan için çağrışımı yüksek bir simgedir. Yürümekle dilin çözüleceğine, sözcüklerin örgütleneceğine inanır. “Yürürsem karanlık giysisini çıkarır korku/ yeni baştan kurulur gelecek” inancındadır.

Durmuş Taşdemir, Türkçe aşığı bir ozan. Dil bilincini, ulus bilinciyle eşdeğerde görüyor: “Türkçe çağlayandır gönlümde/ çiçek açar dilimde” dizeleriyle dilimizin varsıllığını vurgular. Şiirlerinde de bu dilin güzel söyleyişlerinden örnekler verir:

“Yorgun sabahlar, taş kesiği bir bakış, düş denizi, kıyısız aşklar, sesimin sessizliği, aşkçekimi, avare umut, simsiyah bir acı, susmanın kuyusu, türkünün dağılan yankısı, güneşsiz avlu, yıldızını yitiren gök, örselenmiş sevinç, yaşamın çiçekli yüzü, kalbi kanayan gece, çocuk çaresizliği, kentin dalgın caddeleri, yüreğimin bağlaması”.

Sisli, belirsiz, okuyucunun yorumuna açık şiir anlayışını benimsemeyen ozan; sesten anlama yürüyen değil, anlamı önceleyen şiiri benimsemiştir. Söylemek istediklerini, içinin sesini, kendi şiirini bularak sözcüklere dökmesi şiirine estetik bir bütünlük kazandırır.

Yer yer özgün imgeler kullansa da bu nedenle imge merkezli şiirden uzak durur. Toplumcu gerçekçi yaklaşımıyla şiirde iletiye önem verir. Bu iletiler çoğu kez yaşanmışlıklardan, deneyimlerden süzülen özlü damlalar niteliği taşıyan sözlerden oluşur. Toplumsal eleştirilerinde öfke, kırıp dökme değil; akıl ve söyleyiş yumuşaklığı egemendir. Ozan olarak asıl amacı az sözle yoğun anlamlara ulaşmaktır ki bunu başarır da.

Mesleği gereği ömrü her suçtan soruşturma dosyalarını okumakla geçen Savcı Taşdemir, somut gerçeğe her daim ulaşma çabasında olan bir değer. Mustafa Kemal Türkiye’sinin aydınlık yüzü. “Adalet inancım / hukuk pusulam / dilim arı duru ırmağım” diyor.

Vicdanlarda yer etmediyse hiçbir yasanın kalıcı olmayacağı gerçeğini dile getiriyor. Yasaların türküler, şiirler kadar adil olmaları gerektiği inancında: “Kurunun içinde yanarsa yaş/ hukuk yanar/ barış yanar/ zamanla küllenir/ tarih utanır/ ağlar/ adalet kanar” dizeleriyle toplumsal belleğe sesleniyor.

Aşkı “uçurumları yol belleyen o büyük çağlayan” olarak niteler ozan. “Aşk kaçmaktır bazen ateşinden/ yetindiklerinle yetinmeyerek/ ihanetindir kendine/ ardında yarım hikâyeler bırakarak” dizeleri çekilen acıların belki de izdüşümüdür. “Her aşk tekdir/ ve ihanettir ötekine” dizeleri belki de aşk anlayışına farklı bir yaklaşımdır.

Durmuş Taşdemir, yaşamı uzaktan izlemek yerine bilinçle yaşamak gerektiğine inanan ve inandığı doğruları şiirleriyle toplumuna aktaran önemli bir ozan. Hukuk bilgisi, deneyimleri ozana büyük bir özgüven kazandırmış. Bu kazanımlarla toplumsal olaylara, yaşama, insanlara bilgece yaklaşıyor. Bu yaklaşım ozanın şiirine ve anlayışına olumlu yansıyor; derinlik, tutarlılık kazandırıyor. Yeni kitabını merakla bekleyeceğim.

Son sözü yine ozan söylesin:

“şiirim karanlığa çakılan kıvılcım/ yürekte yankılanan ses olsun/ buzulları eriten güneş olsun/ dolaşsın yurdumun sokaklarında/ sevgiyle dokunan el olsun”.