Shakespeare ve sinema
William Shakespeare’in yüzyılları kucaklayan klasikleri Hamlet, Macbeth, Othello, Romeo ve Jülyet, Fırtına, Venedik Taciri, Kuru Gürültü ve öteki çalışmaları bugüne dek tiyatroda, sinemada yönetmenlerin eksilmeyen ilgisini gördü. Ölümsüz yapıtları birçok kez sahneye, beyazperdeye uyarlandı.
Aslı SelçukWilliam Shakespeare’in yüzyılları kucaklayan klasikleri Hamlet, Macbeth, Othello, Romeo ve Jülyet, Fırtına, Venedik Taciri, Kuru Gürültü ve öteki çalışmaları bugüne dek tiyatroda, sinemada yönetmenlerin eksilmeyen ilgisini gördü. Ölümsüz yapıtları birçok kez sahneye, beyazperdeye uyarlandı.
Hamlet yazarın sinemaya en erken uyarlanan klasiğiydi. Clément Maurice’in iki dakika süren Le duel d’Hamlet’inde (Hamlet’in Düellosu / 1900) Hamlet’i bir kadın oyuncu, sessiz sinemanın starı Sarah Bernhardt canlandırdı. 1907’de Georges Méliès, 1910’da August Blom yapıtı yine sessiz olarak sinemaya uyarladılar. Kishore Sahu bir Hintli Hamlet (1954) gerçekleştirdi. Sir Laurence Olivier, yönettiği, yapımcılığını üstlendiği, başrolünde oynadığı Hamlet’inde (1948) Shakespeare’in Hamlet’inden farklı bir karakter yarattığı için eleştirildi. Ophelia’nın (Jean Simmons) duyarlı masumiyetiyse aşırı çocuksu bulundu. Film yine de tiyatroyla sinemanın başarılı bir birleşimiydi, Venedik’te en iyi film,kadın oyuncu, görüntü ödüllerini, erkek oyuncu, sanat yönetimi, giysi tasarımı Oscar’larını aldı.
Grigori Kozintsev’in başarılı Hamlet’i (1964) sinema tarihine en erkeksi Hamlet, Ophelia ile buluşmalarıysa en erotik sahne kaydıyla geçti. Filmini üç temel, ateş–demir–kaya üzerine kuran yönetmen, demir ve zehiri melodramatik öğeler yerine mantıksal ve tarihsel yazgının göstergesi olarak kullandı. Metin Erksan, İntikam Meleği / Kadın Hamlet’te (1976) Hamlet rolünü Fatma Girik’e verdi. Ustası Laurence Olivier’nin yolunu izleyen Kenneth Branagh, 242 dakikalık bir Hamlet (1996) yönetti, yorumladı. Walt Disney Stüdyosu, Hamlet’i çizgi film yaptı: The Lion King (Aslan Kral/ Roger Allers–Rob Minkoff /1994).
Hamlet gibi Macbeth’de çok kez sinemaya aktarıldı. Orson Welles’in yönettiği ve oynadığı Macbeth’i (1948) Japon usta Akira Kurosawa’nın Throne of Blood’ı (Kanlı Taht /1957) izledi. Kurosawa konuyu Orta Çağ Japonyası’na taşıdı, Noh tiyatrosunun öğelerini kullandı, kahramanlarını samuraylardan oluşturdu. Roman Polanski eşi Sharon Tate’in, doğmamış çocuğunun şeytani Manson çetesince katledilmesinden sonra yaşadığı vahşeti Macbeth (Kanlı Saltanat /1971) yorumuyla dışa vurdu.
Orson Welles’in Othello’sunun (1952) çekimi tam üç yıl sürdü. 1949’da çekime başlayan Welles, McCarthy’nin Cadı Avı döneminde Amerika’dan Avrupa’ya geldi. Tüm servetini bu filme yatırdı, Othello’yu kendi oynadı, parasızlıktan ötürü Desdemona sürekli değişti. Çekim üç kez kesintiye uğradı. Filmin en ünlü sahnesi Türk hamamı sahnesi yönetmenin reaksiyon kapasitesini, dahiliğini yansıttı. Ünlü bir İtalyan moda evinin kostüm tutarlarını ödeyemeyen yapım şirketi Fas’taki oyuncuları ve figüranları daha fazla bekletmemek için Cassio’nun Iago ve Roderigo tarafından öldürülme sahnesini Türk hamamına taşıdı, böylelikle kostüm sorunu çözüldü, oyuncular peştemallarla kamera önüne geçtiler. Altın Palmiye’li film Othello’nun iç dünyasının tüm coşkusunu, bunalımını yetkinlikle yansıtır. Sahnede çok kez Iago’yla Roderigo’yu yorumlayan aktör Oliver Parker, tutku, kıskançlık, hırs, kuşku, cinayet dolu bu tragedyayı sinemaya uyarladı (1995). Siyahi oyuncu Laurence Fishburne’la porselen beyazı Irene Jacob’un aşk sahneleri epey cüretkardı, sinsi Iago’da Kenneth Branagh vardı.
Franco Zeffirelli, Romeo ve Jülyet versiyonunda (1968) başrolleri hiç tanınmamış iki gence (Olivia Hussey, Leonard Whiting) verdi. Ernst Lubitch sessiz bir versiyon (1920) yaptı. Mısırlı Kamal Selim ve Meksikalı Miguel M. Delgado’nun uyarlamaları (1940) vardır. Robert Wise ve Baz Luhrmann çağdaş yorumlar yaptılar: West Side Story (Batı Yakasının Hikayesi /1961) ve Romeo+Juliet (1996). Luhrmann, genç aşıkları (Leonardo Di Caprio, Claire Danes) şiddet, uyuşturucu, silah, acımasızlık dolu günümüze taşıdılar. Olaylar Verona Beach (Verona Plajı) adlı kurgu bir Kaliforniya kentinde geçer.
Michael Radford, Shakespeare’in en zorlayıcı oyunlarından Venedik Taciri’ni sinemaya başarıyla uyarladı (2006). Aşk, romantizm, mizah, ayrımcılık, ön yargı, bağışlama temaları gerçekçi bir anlatımla aktarılıdı. Oyuncular alışılmış hitabet tarzıyla değil doğal diyaloglarla konuşurlar. Oyuncu–yönetmen Ralph Fiennes, Corolianus’u (2011) yönetti, oynadı.
Shakespeare’in komedyalarına gelince onlar nedense tragedyaları kadar sinemada yer almazlar. İnsanoğlunun varoluşundan bugüne dek hiç değişmeyen ana sorunları, insan yapısındaki çeşitliliği, değişkenliği keskin, vurucu, mizahi bir dille oluşturmuş, tüm çağların en büyük yazarı William Shakespeare belli ki daha nice sanatçıya esin kapıları açarak etkilemeyi sürdürecek. Bu yazının içine giremeyen başka uyarlamaları da var, onları unuttuk sanılmasın.