“Sanatla Dolu Bir Hafta: Tiyatro, Opera, Bale, Sergiler ve Kitap Önerileri”

Bu hafta sanat dünyası, dopdolu bir programla karşımıza çıkıyor. Tiyatro sahnelerinden opera ve bale performanslarına, birbirinden çarpıcı sergilere ve ilham verici kitaplara kadar sanatseverlerin ilgiyle takip edeceği pek çok etkinlik gerçekleşiyor.

Güven Baykan

Bu hafta sanat dünyası, dopdolu bir programla karşımıza çıkıyor. Tiyatro sahnelerinden opera ve bale performanslarına, birbirinden çarpıcı sergilere ve ilham verici kitaplara kadar sanatseverlerin ilgiyle takip edeceği pek çok etkinlik gerçekleşiyor. İzmir’de Shakespeare’in ölümsüz eseri Hamlet, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde Piccole Danze, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda Genç W.’nin Yeni Acıları ve daha fazlası bu hafta izleyiciyle buluşuyor. Tüm bu etkinlikler arasında siz de kendi sanat rotanızı oluşturarak dopdolu bir hafta geçirebilirsiniz. Hazırsanız, tiyatro, sanat, sergi ve kitap dolu bu özel listeye göz atalım!

Tiyatro

Ankara DT “Genç W.’nin Yeni Acıları”

Ulrich Plenzdorf’un yazdığı, Nuran Özyer’in çevirdiği ve M. Cem Emüler’in oyunlaştırdığı Genç W.’nin Yeni Acıları, Ankara Devlet Tiyatrosu sahnesinde izleyiciyle buluşuyor. Birkan Görgün’ün yönetmenliğini üstlendiği oyun, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları romanından ilham alan genç ressam Edgar’ın hikayesini anlatıyor. Edgar, Genç Werther’in Acıları adlı kitabı okuduktan sonra, bu karakterden derin bir şekilde etkilenir. Başlangıçta basit bir hayranlık gibi görünse de, zamanla Edgar’ın Werther gibi davranmaya başlamasına ve âdeta Werther’e dönüşmesine yol açar. Çiftli kişilik bunalımına sürüklenen Edgar, derme çatma bir kulübede geçmişini sorgularken hayatıyla ilgili önemli bir kararın eşiğine gelir. Acaba Werther’in izinden gidip aynı kaderi mi paylaşacaktır, yoksa Edgar olarak yaşadığı acıların üstesinden gelmek için mücadele mi edecektir? Genç W.’nin Yeni Acıları, 13 Kasım Çarşamba, 14 Kasım Perşembe ve 15 Kasım Cuma günleri saat 20:00’de İrfan Şahinbaş Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak. Dram ve içsel çatışmalarla dolu bu etkileyici oyunu kaçırmayın!

Trabzon DT “Yalancı”

Carlo Goldoni’nin ünlü eseri Yalancı, 14, 15 ve 16 Kasım tarihlerinde Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun Atapark Haluk Ongan Sahnesi’nde izleyiciyle buluşuyor. Tarık Levendoğlu’nun çevirisiyle sahnelenen ve Levent Suner’in yönetmenliğini üstlendiği bu oyun, Commedia dell’Arte geleneğini Türk halk tiyatrosu olan Ortaoyunu ile harmanlayarak izleyiciye özgün bir deneyim sunuyor.

Yalancı, paranın en geçerli “değer” olarak görüldüğü ve ilişkilerin bile maddi çıkarlarla şekillendiği bir dünyayı konu alıyor. Oyunda, aşkın bile alınıp satıldığı bu sistemin ortasında, hayatın yalanlarla örülü gerçekliği komik bir dille ele alınıyor. Goldoni’nin ince mizahı ve karakterlerin şaşırtıcı buluşlarıyla izleyici, yalan ve gerçek arasındaki ince çizgide dans eden bir dünyanın içine çekiliyor.

Oyunda Brighella rolünde Ensar Kaplan, Florindo rolünde Bedirhan Arpacı, Lelio rolünde Hazar Altıntaş, Arlecchino rolünde Ahmet Uzuner, Beatrice rolünde Derya Hatipoğlu, Rosaura rolünde Dilan Serinyel, Colombina rolünde Pelin Beğendi, Ottavio rolünde Mahir Elvan, Dottore rolünde Volkan Satır ve Pantalone rolünde Ercan Kılıçarslan sahne alıyor. Selin Karayağız ise çırak, arabacı ve postacı rollerinde izleyici karşısına çıkıyor.

14 Kasım Perşembe, 15 Kasım Cuma ve 16 Kasım Cumartesi günleri saat 20:00’de sahnelenecek bu eğlenceli ve düşündürücü oyunu kaçırmayın!

Tiyatro Ciddibazlar / Haziran - Bir Gezi Parkı Karşı-Masalı Tiyatro Oyunu

Gece leylâk, tomurcuk kokmuyor baba. Masallar insanı uyutmuyor. Canım çok yanıyor. Neredesin?”

Haziran, umut ve direnişle dolu bir karşı-masalın adı. Gezi Parkı Direnişi’nin simgelediği cesaretle, amcasının örgü atölyesinde çalışan emekçi bir kızın içsel yolculuğunu anlatan bu hikâye, izleyiciyi bir bilinç ve umut arayışına davet ediyor. Haziran, adını babasından dinlediği masallarla dolu güneşli yaz mevsimlerinden almış genç bir hayalperest. Onun dünyasında masallar, hikâyeler, şiirler ve şarkılar iç içe geçerken; dışarıda ise güçlü bir itiraz rüzgârı esiyor.

17 Kasım Pazar günü saat 19:00’da Kulis Sanat Tiyatrosu Panora’da sahnelenecek olan bu özel oyunu izleyerek, Haziran’ın masallar ve gerçekler arasındaki yolculuğuna tanıklık edebilirsiniz.

İzmir DT “Hamlet”

William Shakespeare’in ölümsüz eseri Hamlet, İzmir Devlet Tiyatrosu’nun yorumuyla Bornova Kültür ve Sanat Merkezi Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde izleyiciyle buluşuyor. Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisi ve Ali Barışık’ın yönetmenliğinde sahnelenen oyun Danimarka’da geçiyor, Prens Hamlet’in, babasını öldürüp tahta geçen ve annesi Gertrude ile evlenen amcası Claudius’tan intikam alma çabasını konu alıyor. “Var olmak mı, yok olmak mı, bütün sorun bu!” diyerek insan ruhunun karanlıklarına ve çelişkilerine yolculuk eden Hamlet, hüzün ve öfkenin içinde, cinnet ve adaletin sınırlarında gezinen bir karakter olarak izleyiciyi büyülüyor.

Hamlet 12 Kasım Salı, 13 Kasım Çarşamba, 14 Kasım Perşembe, 15 Kasım Cuma ve 16 Kasım Cumartesi günleri saat 20:00’de Bornova KSM Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde izleyici karşısına çıkacak. Shakespeare’in derin dünyasına bu çarpıcı yorumla adım atmak isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat!

İstanbul DT “Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı”

Siegfried Lenz’in yazdığı, Sezer Duru’nun çevirdiği ve Özgür Yalım’ın yönettiği Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı, izleyiciyi suç ve adalet kavramları üzerine derin bir sorgulamaya davet ediyor. Hukukun işlemediği totaliter bir rejimde, suçun anonimleşmesi ve keyfileşmesi üzerine kurulan bu oyun, izleyiciyi modern toplumların en tartışmalı konularından biriyle yüzleşmeye çağırıyor.

Bir suikastçının suç ortaklarını itiraf ettirmek için her yöntem denendikten sonra, suçlu, itirafa zorlanmak amacıyla bir grup suçsuz insanla birlikte aynı hücreye kapatılır. İtiraf gelene kadar, masumlar ve suçlular birlikte hapsolacak, kimse hücreden çıkamayacaktır. Bu zorlayıcı durum, toplumsal adaletin ve bireysel suçluluğun sorgulandığı bir metafor olarak izleyiciye aktarılıyor.

Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı, 12, 13, 14, 15 ve 16 Kasım tarihlerinde saat 20:00’de İstanbul Devlet Tiyatrosu Mecidiyeköy Büyük Sahne’de sahnelenecek. Suç ve adalet kavramlarına yeni bir bakış açısıyla yaklaşmak isteyenler için kaçırılmaması gereken bir oyun!

Opera ve Bale

Piccole Danze - İstanbul DOB

İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin Piccole Danze adlı yeni projesi, 18 ve 19 Kasım tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde izleyiciyle buluşuyor. Saat 20:00’de başlayacak olan bu gösteri, dört farklı koreograf ve bestecinin imzasını taşıyan bölümleriyle sanatseverlere unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.

Gösteride Berk Sarıbay’ın koreografisi ve Akın Sevgör’ün müziğiyle sahnelenen Minval, insan ilişkilerinde kimlik arayışı ve varoluşsal sorgulamaları ele alıyor. Her ilişkiyle insanın kendinden biraz daha uzaklaştığı fikrinden yola çıkan bu bölüm, izleyiciyi kimlik ve gerçeklik kavramları üzerine düşündürmeyi amaçlıyor.

Deniz Özaydın’ın koreografisi ve Utku Şilliler’in müziğiyle hayat bulan Nox, insanlığın dünya üzerindeki bencil tutumunu sorguluyor. “Eğer yeniden bir yaşam kurma şansımız olsaydı, bu kez gezegenle uyum içinde mi olurduk, yoksa yine sahiplenme arzusu ve bencilliğimiz mi ön plana çıkardı?” sorusuna yanıt arayan bu eser, insan doğasına dair derin bir sorgulamayı sahneye taşıyor.

Uğur Seyrek’in koreografisi ve F. Chopin’in müziğiyle hazırlanan Kurban, kadın-erkek ilişkilerinin inişli çıkışlı doğasını, aşkın karmaşıklığını ve ilişkilerdeki çatışmaları beden diliyle anlatıyor. Seyircileri, ilişkilerdeki tezatlıkları ve çatışmaları dansın diliyle düşünmeye davet ediyor.

Armağan Davran ve Volkan Ersoy’un koreografisi, Arturo Márquez’in müziğiyle sahnelenen Danzon, kadın-erkek ilişkilerini yalın ve güçlü dans adımlarıyla sembolize ediyor. İlişkilerdeki zıtlıklar kırmızı ve siyah renklerle ifade edilirken, kırmızı asalet ve ağırbaşlılığı, siyah ise güç ve asaleti simgeliyor.

Piccole Danze, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sanatıyla, insan ilişkilerindeki derinlikleri ve karmaşıklıkları dans aracılığıyla keşfetmek isteyenler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.

Dans

Akbank Sanat Dans Atölyesi’nin Yeni Projesi “PALMA” 15 Kasım’da İzleyiciyle Buluşuyor

Akbank Sanat Dans Atölyesi, geçtiğimiz sezon sahnelenen “Avuçların İçinde” projesini bu yıl profesyonel dansçılar ve zenginleştirilmiş içeriği ile “PALMA” adı altında yeniden sunuyor. 15 Kasım Cuma günü Akbank Sanat’ta prömiyer yapacak olan gösteri, izleyicilere dansın evrensel dilini unutulmaz bir deneyimle sunmayı vaat ediyor.

Koreografisi Serhat Kural tarafından hazırlanan “PALMA,” Ay Çakır, Ceren Sezgi Çopur, Duru Yılmaz, Derin Ağma, Gizem Yalman, İpek Özgen, Nazlı Deniz Mercan ve Rayna Keleş gibi yetenekli dansçılardan oluşan bir kadroyla sahneleniyor. Müzikleri Onur Seçki tarafından bestelenen performansta, Utku Kara’nın ışık tasarımı ve Ece Özlem Yeşilbaş’ın kostüm tasarımı ile görselliği zenginleştiriliyor. Oğuz Turgutgenç’in repetitörlüğünde hazırlanan “PALMA”, dansın evrensel dilini etkileyici görsel deneyimlerle birleştirerek izleyicilere büyüleyici bir atmosfer sunmayı hedefliyor.

CSO Ada Ankara / “Nostalji Rüzgârları: 80 ve 90’ların Unutulmaz Şarkıları Konseri”

14 Kasım Perşembe akşamı, saat 20:00’de CSO ADA ANKARA Bankkart Mavi Salon’da müziğin büyüsüyle geçmişe yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun değerli solistleri Neşe Dursun Saraç ve Özgür Ulaş Doğanoğlu, 80’li ve 90’lı yılların en sevilen Türk müziği eserleri ve nostaljik şarkılardan oluşan özel bir repertuarla Ankaralı sanatseverlerle buluşuyor.

Bu nostaljik müzik şöleninde, unutulmaz melodilerle dolu bir gece sizleri bekliyor. Geçmişin büyüsünü yeniden yaşamak ve 80’lerin, 90’ların en güzel şarkılarına eşlik etmek için bu özel etkinliği kaçırmayın!

Sergi

Pera Palas / Hesaplar ve Tesadüfler: Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’ndan Algoritma Sanatı

26 Ocak 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilecek olan Hesaplar ve Tesadüfler sergisi, algoritma sanatının öncü isimlerinden Vera Molnár, Dóra Maurer ve Gizella Rákóczy’nin Macaristan Ulusal Bankası Koleksiyonu’nda yer alan eserlerini bir araya getiriyor. 2024 Macar-Türk Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen bu sergi, üç önemli sanatçının bireysel sanatsal pratiklerini bir arada sunarken, algoritma ve matematikle sanatın kesişim noktasında oluşturdukları özgün yaklaşımlara da tanıklık etme fırsatı sağlıyor.

1968 yılında bilgisayar ile çalışmaya başlayan Vera Molnár, bilgisayarı bilim ve sanatın sınırlarını genişleten bir araç olarak kullanan ilk sanatçılardan biri olarak tanınıyor. Molnár’ın eserlerinde algoritmik rastlantısallık önemli bir yer tutarken, sanatçının düzen ve düzensizlik, yapı ve özgürlük gibi ikiliklerle oynadığı dikkat çekiyor. Bu sergide, Molnár’ın bilgisayar sanatı üzerindeki derin etkisini ve yenilikçi yaklaşımını yakından görebilirsiniz.

Dóra Maurer ise sanatsal pratiğinde güçlü bir sistematik yaklaşım sergiliyor. 1970’lerin başlarından itibaren matematik ve müzikten ilham alan Maurer, kusursuz yapılar ve kesin formlar yaratarak, sayım ve düzensiz kümeleri düzene sokma gibi pratikleri araştırıyor. Maurer’in eserleri, izleyiciyi soyutlamanın sınırlarında sistemli bir yolculuğa davet ediyor.

Geometrik sanatın önde gelen isimlerinden Gizella Rákóczy ise tutarlı, sistematik ve yapı odaklı eserleriyle tanınıyor. 1976’dan itibaren dört kollu spirallerin hareketlerini ve olasılıklarını araştırmaya başlayan sanatçı, sonraki yıllarda Fibonacci serisini kullanarak katmanlı şeffaf boyalarla oluşturduğu suluboya çalışmalarında yenilikçi bir tarz benimsiyor.

Hesaplar ve Tesadüfler, algoritma sanatının öncülerinin eserlerini izleyiciyle buluştururken, algoritmaların ve matematiksel sistemlerin sanatsal ifade biçimlerini nasıl dönüştürdüğüne de dikkat çekiyor. Molnár, Maurer ve Rákóczy’nin sanatsal pratiklerinin algoritma sanatı üzerindeki etkilerini görmek isteyen sanatseverler, bu sergiyi kaçırmamalı.

Ankara Medya Sanat Galerisi / “Kadının Özgürlüğü”

Ankara Medya Sanat Galerisi, 15 Kasım - 11 Aralık 2024 tarihleri arasında Muhteber Demirtaş’ın “Kadının Özgürlüğü” adlı resim sergisine ev sahipliği yapacak. Açılışı 15 Kasım Cuma günü saat 18:00’de gerçekleşecek olan sergi, Demirtaş’ın kadın özgürlüğüne dair güçlü sanatsal yorumlarını izleyiciyle buluşturacak.

1952 yılında Ordu’da doğan sanatçı, eğitim hayatını Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde tamamlamış ve yıllarca Resim-İş öğretmeni olarak çeşitli okullarda görev yapmıştır. 33 kişisel sergiye imza atan Demirtaş, eserlerini çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda sergileyerek Türk resim sanatına katkı sağlamaya devam etmektedir.

Sergide, Demirtaş’ın kadın kimliğini, bağımsızlık ve özgürlük temalarıyla birleştirerek sunduğu resimler yer alıyor. Sanatçının güçlü renk paleti ve özgün figüratif üslubuyla hayat bulan eserler, kadınların toplumdaki yerini ve özgürlük arayışını derinlikli bir perspektifle ele alıyor.

Ankara Krishna Sanat Merkezi / “Bir Sokak Kedisi / A Stray Cat”

Özge Gökbulut Özdemir’in Bir Sokak Kedisi / A Stray Cat adlı resim sergisi, 15 Kasım - 6 Aralık 2024 tarihleri arasında Ankara Krishna Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Sanatçı, bu sergide insan ve doğa arasındaki ilişkiyi farklı bir açıdan ele alarak evrimsel süreçte vahşi doğadan kopup insanla aynı alanı paylaşan sokak kedisinin özgür ve bağımsız doğasına odaklanıyor.

Önceki çalışmalarında soyut ve spontane varoluş üzerinden insan-doğa ilişkisini sorgulayan Özge Gökbulut Özdemir, Bir Sokak Kedisi sergisinde kedinin evcilleşmiş ama bağımsız ruhunu keşfe çıkarıyor. Bu projede sanatçı, hem şehirlerin hem de sokakların dinamiklerine tanıklık eden kedilerin, aslında modern dünyadaki özgürlük ve direnişin simgesi olarak nasıl ayakta kaldığını izleyiciye aktarıyor. Sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve katliamların gölgesinde hazırlanan eserlerinde, insanın çevresiyle ilişkisini kedilerin güçlü ve karakteristik yapıları üzerinden yeniden sorguluyor. Özellikle, geçmişte kedilere karşı korku besleyen ve bu korkusunu yenmek için bir kedi sahiplenen sanatçının bu deneyimi, serginin en samimi ifadelerinden biri olarak dikkat çekiyor.

Sergi, plastik sanat eserlerinin yanı sıra şiir ve metinlerle de derinleşiyor. Yaşanan tüm varoluş mücadelelerinin ve insan eliyle gerçekleşen yıkımların izleri, izleyiciye “kediden korkardım ben eskiden, şimdi insandan korkuyorum” diyerek güçlü bir şekilde aktarılıyor. Krishna Sanat Merkezi, yıllar önce Özge’ye verdiği sözü yerine getirmenin gururunu taşırken, sanatçının usta işlerini sanatseverlerin beğenisine sunuyor.

Kitap

Cumhuriyet Kitapları / “Karşılaştırmalı Devrimler Tarihi” – Umutcan Polat’tan Siyasal Devrimlere Bütünlüklü Bir Bakış

Karşılaştırmalı Devrimler Tarihi, modern çağın önde gelen dört büyük siyasal devrimini -Amerikan, Fransız, Sovyet ve Türk devrimlerini- karşılaştırmalı bir çerçevede ele alarak, sosyal bilimler literatürüne önemli bir katkı sunuyor. Bu yapıtı diğer devrim incelemelerinden ayıran en belirgin özellik, her bir devrimin sadece kendine özgü dinamikleriyle değil, aynı zamanda diğer devrimlerle olan etkileşimi ve bu devrimlerin birbirlerinden nasıl ilham aldıklarıyla da ilgilenmesidir. Bu çalışma, devrimler arasındaki benzerlikleri ve farkları, somut olaylar ve devrimcilerin anılarıyla destekleyerek okuyucuya sunuyor.

Devrimler, insanlık tarihi kadar eski ve ilerlemenin motoru olan dönüşüm hareketleridir. Karşılaştırmalı Devrimler Tarihi, devrimlerin popüler kültür üzerindeki etkilerinden başlayarak, devrim süreçlerinin toplumları nasıl dönüştürdüğünü, devrimlerin kendilerini nasıl koruduklarını ve yaşattıklarını inceliyor. Özellikle lise ve üniversite öğrencileri için bir başucu kitabı olarak öne çıkan bu eser, yalnızca tarihe ilgi duyanlar için değil, aydınlanma yolunda ilerleyen genç nesil için de aydınlatıcı bir kaynak sunuyor.

Umutcan Polat’ın kaleminden çıkan bu çalışma, tarihin dönüştürücü gücüne duyduğu inançla, devrimlerin toplumlara kattığı değerleri ve Cumhuriyet’in aydınlık gençleri için tarihi gerçekleri öğrenme gerekliliğini vurgulayan bir ışık kaynağı olarak öne çıkıyor.