Şairin bugünden düne ömrü! Feridun Andaç’ın yazısı...

Bir ândan bir zamana dönüşün şiirini yazıyor Turgay Fişekçi. Herhangi bir şiirini okumaya başladığınızda, o anınıza dolan ışıltıyı hissederek zamansal yolculuklara çıkıyorsunuz. Saydamlık desem değil, yalınlık hafif kalır! Evet hayatın ve nefes almanın ritmi var orada. Bizi yaşama sarmalında her bir şeye taşıyan nefes gibidir şiirlerinden yansıyan tını. Ritim, dedim. Bakarak, görerek, hissederek kurulan bir dünyanın ezgisini hissettiren yani. Düşünceyi ıskalamadan duyguyu taşıyamazsınız böylesi şiire. Hele hele yaşamayan zamanın şiirini bu durulukta yazmanız mümkün değil.

Feridun Andaç / Cumhuriyet Kitap Eki

Fotoğraflar: VEDAT ARIK

SAKLI TUTULAN ZAMANLARIN ŞİİRİ

Turgay Fişekçi’nin şiiri yaşanan, taşınan, saklı tutulan zamanların şiiridir. Sevgiye, hayata, mutluluğa, özleme, kavuşmaya, mutsuzluğa, ayrılığa, yolculuklara, doğaya, mekanlara duru ve içli gözle bakışın şiiri demeliyim…

Öykülenen, öykünen hayatın şiiri… Gidilen yaşanan yerin, duygunun şiiri… İnsanı insanda tutan bakışın şiiri… Şiirin aktığı bütün ırmaklardan geçen bakışın/ duyuşun şiiridir onun şiiri.

Duran, gözleyen, damıtan, ayrıştırıp bütünleyen bakışın her bir izini, rengini, sesini buluruz Turgay Fişekçi’nin şiir atlasında.

Öyle ki şairin iç sesini ele veren duygusunu / bakışının tınısını her söz’ ünde hissedersiniz: “Hayatı nasıl yaşayacağını bilemeyecek kadar seven miyim. Günlerden koparılmış kocaman ısırıkların tadıyla kendimden geçen Girdabında zamanın Varlıkla yokluk arasında yapayalnız ben.” (s. 9)

TURGAY FİŞEKÇİ’NİN ŞİİRİNİ TANIMLAYAN TÖZSEL BAKIŞ: LİRİZM!

Şiirine yansıyan duyarlılık, kendi varoluşsal duruşunu da açıklar / tanımlar niteliktedir. Bensel-söz, onun şiirinde iç dökme aracı değil; tam tersi insanının yeryüzünde konaklayışının lirik anlatımıdır… Evet lirizm Turgay Fişekçi şiirini tanımlayan tözsel bakıştır.

Renk veren, renk alan şairdir. Yaşadığımız hayatın nasıl bir şey olduğunu gösteren duygularımızın sırlı / görünmeyen yanlarını hissettiren… Bir adım ötesi sizi hayata katılmaya çağıran bir şiirle karşılar şair. Her bir yolun / yolculuğun, insanın / duygunun diliyle konuşur.

Bugündeki geçmişe dönersiniz zaman zaman. Bir kent şairi olmanın duyarlılığıyla bakar her bir mekâna, doğaya, hayata renk veren renk alanlara… Bizi terk etmeyen duyguların şairidir de demeliyim. Zira orada hayatın tüm renkleri, bir insan ömrünün bütün zamanları vardır. İşte buna hayatın ritmi demeliyiz.

İlk kitabı Karda Işıltılar Aralık 1979’da Yeni Türkü Yayınları’nca yayımlanmıştı. Bunu Kuşkuluyum Yaşadığımdan (1983), Yitik Bahar, (1982), Dip Sevgi (1994), Sevgi Bağları (1988), Kumral Gökkuşağı (2002), Ayçiçeği Özlemi (2003), Babamın Çamları (2007), Güzelle Büyü (2013), Nerdesin (2017) kitapları izledi.

Onun şiir yolunu bize anlatan “iyi bir başlangıç” diyebileceğimiz Dip Sevgi, “şiire doğuş, şiirde varoluş” sesini taşıyan “arı bakış”ın duru, apaydınlık birikimini getirir. Fişekçi, poetik yolunu burada belirlemiştir artık.

Şunu diyen bir sesin yolcusudur bundan böyle:

“Seni sarıp bir defne yaprağına/ Bırakıversem kıyıcığına bir suyun/ Salkımsöğütler ve sazlıklar arasından/ Sürünerek kimi zaman nilüferlere/ Kokun karışarak defne ve arı su kokularına/ Ulaşır mıydın artık ayrılmak istemeyeceğin kıyılara

Kıyım o denli insan ki/ İnsan çoğaldıkça çoğalıyor” (“Gelecek Tarihi”)

GEZİNEN, MEKÂNLARIN DİLİYLE KONUŞAN BİR ŞAİR

Şair, artık gezinen biridir. Mekânların diliyle konuşur. Şiirini bir sonraki kavşağa taşıyacak olan izleklerin ardından gider.

Sevgi Bağları onun şiirinin odağını oluşturan yer / zaman, insan/ doğa, kimlik / aidiyet, yaşama sevinci / hayatın nabzı, kent / bellek… gibi izlekler bu kez imgesel dünyanın ritmiyle karşımıza çıkar. Öyle ki, şair geçişken, itirazları olan dilsel söyleşi önceler.

“Yurttaşlarına dilini öğretememişsin/ Anlaşılmıyor ne dediğin, hangi dil bu konuştuğun/ Kitabı var mı, nerede okutuluyor, amca!/ Okullarda mı?/ Bu insanlar nerede öğreniyor bu anlaşılmaz dili!” (“Yönetim Planı”)

Turgay Fişekçi, sesçil bağ / bağlantılar kuran bir şairdir. Yeryüzünün renklerini taşır şiirine. O nedenle iyimserdir. İtirazları olsa da, insanlığa umut bağlar. Düşte, düşüncede, duyguda ortak limanlara taşır sözünü.

“Güneşle birlikte açardı gülümseyişin/ Hangi kentteysek, oranın kuleleri eğilirdi seni görmeye”/ Köprülerin taştan kolları boynuna dolanır./ Irmak kıyıları ot yatakları sererdi altına” (“Nerdesin” / 2017)

Doğayı, döngüsel bir bakışla şiirine taşıyan orada gitmek, ya da yolda olmak duygusunu besleyen bir imge ormanı yaratır. Bir tür şairin çizdiği patikalarda geziniriz. Öyle ki; eksilerek yaşadığımız hayatın şiirini yazarken, umutlu / duygulu / içli seslenişlerini de elden bırakmaz şair: “Her şeyi eriten zaman/ Yok edemedi o mavi duyguyu bir türlü” (“Mavi Gömlek”)

Günlerdir, Bütün Şiirleri: 2022-1977 (Sözcükler Yayınevi) elimin altında Turgay Fişekçi’nin. Bir bahçede gezinircesine geziniyorum şiir dünyasında onun. Dupduru bir nefes, içli / dokunaklı söz’ün barınaklarından geçiriyorum bakışlarımı. Sözcükler yeni anlam buluyor her bir şiirde. Bir dilin yolcusu olmanın şiirden geçtiğini bir kez daha anlatıyor bize Turgay Fişekçi.