Sahne sanatlarını birleştirmiş, didaktik bir masal... Olursa böyle olmalı!
Günlerdir bu gösteriyi bekliyorduk, kendisinden önce olumlu yankıları gelmişti. İKSV Tiyatro Festivali’nin en ilgi çeken gösterilerinden olacağı, günler öncesinden Zorlu PSM’de iki balkonun bile dolmasından belliydi.
Yazgülü AldoğanDaha önce topluluğu izlememiş olanlar için ise ne olacağı belli değildi, dans mı, bale mi, tiyatro mu, yoksa
Gila’nın yazdığı gibi rotoskop mu? Işıkların kararmasıyla birlikte Londra’yı seller aldı! Yağmur,
şimşekler ve kabaran sular, sallar üzerinde tutunmaya çalışan felaketzedeler ve sulara kayıp
kaybolan bir çocuk. Sanki Times Nehri değil de
Ege Denizi’nde alabora olan bir kaçak göçmen
botu ve kıyıya vuran çocuk cesetleri...
Ama o ne suya düşen küçük kız, masallardaki
gibi bir kuş kanadıyla kurtarılıp başka bir dünyaya savruluyor; onu kurtlar buluyor! Kurtlar? Şimdi
de bir Ergenekon masalı mı izleyeceğiz? İklim krizi ve çevre felaketinden nereye varıyoruz? Meğer
kurtlar da kaçmış insan canavarından! Küçük kızı öldürmek değil sahiplenmeye karar veriyorlar?
Ormanın içindeki güç savaşına tanık oluyoruz: iyi
kurtlar, kötü kurtlar! İnsanın üzerlerinde uyguladığı deneylerden kaçmış ve kurtların düşman olduğu maymunlar. Ormanın bilgesi, filler. Zürafalar.
En kötü yaratık...
Açıklamalıyım; dansçılar maymunları, kurtları
ve kutulardan oluşan yılanı canlandırıyor. Diğerleri animasyon! Ve bu kadar canlı içinde en kötü yaratık hangisi? Tabii ki İNSAN! En vahşi canlı HOMOSAPIENS! Avcı. Beslenmek değil, zevk
için de öldürüyor! Hayvanları ve doğayı yok ediyor. Yaşayan her şeye eziyet ediyor. Çaresiz kalınca kendini de öldürüyor! (Gösteride yok ama
hayatta var!) Ve bu gösteri, büyüklere ders veren haliyle bir fabl. Müziği, olağanüstü dansçıları, koreografisi, çeşitli gösteri teknikleriyle hemhal oluşuyla bir sanat eseri. Olmayıp da yutturanlara kapak olsun. İyi ki festival var!