Özgürlüğü ararken

Şili darbesinin 50. yılında Manuela Martelli’nin psikolojik-politik gerilimi gösterime girdi.

Aslı Selçuk

“Darbe Şili’de oldu, Şili halkı zarar gördü. Ancak o dönem yaşayan her insanı kaçınılmaz olarak etkileyen ve sonsuza dek hayatlarımızda kalacak bir olay olarak tarihte yer almalı.”

-Gabriel Garcia Marquez

Şilili ünlü oyuncu Manuela Martelli ilk filmi 1976’da anneannesinin gerçek yaşamöyküsünden hareket ederek faşist diktatör Pinochet dönemini, 1976’nın ülkesi için en travmatik, karanlık, acımasız yıl olduğunu, katillerin yargılanıp cezalandırılmadıklarını, kadınların yerel baskılar ve politika arasında ezilmesini varsıl burjuva Carmen üzerinden özgün, yetkin, minimalist bir anlatımla aktarıyor. 1970’te Şili demokratik seçimle başa gelen sosyalist başkan Salvador Allende tarafından yönetiliyordu. 11 Eylül 1973’te general Pinochet ABD’nin yardımıyla Allende’yi devirip katledince 17 yıllık bir diktatörlük dönemi başladı. 

Tıp okumak isterken babası tarafından engellenen, doktor eşi, iki çocuk annesi, gelenekçi Carmen yazlık evinde tadilat yapmak üzere yola çıkar. Güzel, zarif, kültürlü orta yaşlı kadının yaşamı kavanozdaki kırmızı balıkları gibi bir akvaryumun içinde sürmektedir. Yakın dostu peder Sanchez’e giyecek yardımı yapar, görme engellilere kitap okur, monoton günlerini çeşitli etkinliklerle doldurmaya çalışır. Sanchez askerlerce yaralanan devrimci Elias’ı tedavi etmesini isteyince Carmen hiç tanımadığı genç adamla ilgilenerek yaşamını tehlikeye sokar. Gizemli, yitik, kendini kapatmış bu burjuva kadın televizyonda izlediği haberlerle sokakta gördüğü olaylar arasındaki farkı keşfeder. Sosyal ve politik açıdan tutucu olan Carmen büyük bir değişimin eşiğindedir.

GERÇEKLE YÜZLEŞME

Yönetmen Martelli politik içeriği çoğu kez görüntü dışı işler: Sokakta tutuklanan kadının çığlığı, radyo ve televizyon haberleri, gazete manşetleri, plajdaki kadın cesedi, meraklı komşu. Carmen evinin tadilatı sürerken çalışan işçileri yakından gözlemler. Kocası, çocukları, torunları kış tatili boyunca gelip giderler. Ülkesindeki politik gerçeklikle yüzleşmeye karar veren Carmen’e aile toplantıları gittikçe sıkıcı gelir, ailesine karşı yabancılaşmaya başlar, Elias’la direnişçiler arasında ulaklık yapar. Her sahnede diktatörlüğün baskısını duyumsarız.

Şili’deki Kurşun Yılları irdeleyen yoğun atmosferli filmde Carmen’de Aline Küppenheim, Peder Sanchez’de Hugo Medina çok başarılılar. Yönetmen Carmen’in tüm korkusunu, endişelerini, şüphelerini, yabancılaşma duygusunu izleyiciye bire bir geçirir. Karakterlerin derin güdüleri, davranışlarının sonuçları önemli değildir. Sürekli bir gerilim, korku, baskı vardır. Sokağa çıkma yasağı, polis kontrolleri, ortadan kaybolan insanlar, 

faili meçhul cinayetler, Martelli karanlıkla aydınlık arasındaki dengeyi kurar. Müzik (Maria Portugal) görüntüye eşlik eder, söylenmeyenleri, sesleri, dokuları, bakışları betimler. 1976, kadınların kendilerine inanmaları için bir özgürlük dersidir.