Oyuncu Cengiz Bozkurt: Set bitince hayata dönerim
Yarattığı karakterlerle son dönemin en sevilen oyuncularından biri haline gelen Cengiz Bozkurt şu sıralar farklı kanallarda farklı projelerle gündemde. Gain’de yayınlanan “Orta, Kafa, Aşk” ile farklı bir formatı ekrana taşıyan oyuncuyla keyifli bir söyleşi yaptık.
Emrah KolukısaŞu günlerde nereye baksak onu görüyoruz sanki. Aynı anda üç
ayrı dizide üç farklı tiplemeyle karşımıza çıkan Cengiz Bozkurt aslında belki
de bir oyuncunun en çok hayal ettiği şeyi başarmış biri, zira hayranları onu
magazin sayfalarından ya da sivri çıkışlar yaptığı sosyal medyadan değil,
hafızalarımıza kazıdığı karakterlerle anımsıyor.
Örneğin TV tarihimizde güzide bir yeri olan “Leyla ile
Mecnun”da canlandırdığı Erdal Bakkal şimdiden efsaneler arasında yerini aldı.
Geçen hafta başlayan “Kara Tahta”da canlandırdığı Arif Hoca ve dijital platform
Gain’deki “Orta, Kafa, Aşk”ın aşka bir futbol müsabakası gibi yaklaşan yorumcu
Fikri'si de yine unutulmazlar arasına girmeye aday.
Sohbetimize tam da oradan başlıyor ve sorularımızı sıralıyoruz.
Yeni sezonu Gain’de izleyiciyle buluşan “Orta, Kafa, Aşk”
benzerine rastlamadığımız bir format aslında. Bu projede sizi çeken ne oldu
oyuncu olarak?
Evet, tam da dediğiniz gibi, sıradışı bir proje olması ve
bugüne kadar görmediğimiz türden bir format olması benim için “Orta, Kafa,
Aşk”ın en büyük cazibesiydi. Engin’le de çok iyi partner olduk, gerisi geldi.
Canlandırdığınız futbol yorumcusu karakteri için belli
birini model aldınız mı?
Tek bir insan yok ama futbol analiz programlarını izleyip
jargona hakim olmaya çalıştım. Bir de maçı canlı yayınlayamayıp stüdyoda sanki
radyo yorumcusu gibi sunanları izledim, en çok onlar işime yaradı.
‘FUTBOL FANATİĞİ DEĞİLİM’
Futbolla aranız nasıl?
Beşiktaş’lıyım ama futbol fanatiği değilim, stadyuma 2-3 kez
gitmişimdir o da önemli Beşiktaş maçlarına. Milli maçları izlerim, sette
çalışmıyorsam ve Beşiktaş maçlarını sonradan da olsa mutlaka takip ederim.
Gizli bir Beşiktaş fanatiği miyim yoksa. :)) Geçen yılki son şampiyonluk
maçının son 5 dakikasında zaman durdu, ben kendimi odadan odaya ve yerlere
filan attım, ‘bitir hocam maçııı’ diye diye.
Diziyle ilgili kimi eleştiriler de var; fazla erkek
bakışını öne çıkaran, yer yer seksist bir yaklaşımı olduğu yönünde... Siz ne
düşünüyorsunuz?
Öyledir, doğrudur. Futbol erkek hegemonyasının olduğu bir
alan hemen her alanda, olan neyse onu yansıttık. Futbol yorumcularını bir
izleyin bakın nasıl cinsiyetçi bir çizgide olduğuna inanamazsınız. Bizimki
devede kulak gibi, sonuçta yine de çiftlerin, eşlerin birlikte izleyebildiğini
bize gelen geri dönüşlerden de biliyorum.
Dijital platformlar artık oyuncular için daha mı çekici
olmaya başladı, ne düşünüyorsunuz? karşılaştırmak gerekirse artıları ve
eksileri neler sizce?
Evet, bölüm süreleri istediğimiz sürelerde olduğu için ve
bölümlerin neredeyse tamamını birlikte okuyup, karakterin yolculuğunu
görebilmeniz oyuncu olarak tabii ki elinizi güçlendiriyor.
‘ERDAL BAKKAL’IN YERİ AYRI’
Bir başka platformda da başka bir dizide sizin aslında efsaneleşmiş
bir karakter haline getirdiğiniz Erdal Bakkal’ı canlandırıyorsunuz. Erdal
Bakkal’ın bunca sevilmesinin sebepleri nedir sizce?
Projenin tamamı sevildi ve benimsendi. Kaybedilen mahalle
kültürünü ve onun kilit noktasındaki bakkal gerçeğini çok farklı bir dille ele
alıp, komedinin sınırlarını zorlamamız seyircinin özellikle genç seyircinin ve
kafaca genç kalan seyircinin çok hoşuna
gitti ve kült bir hayran kitlesi yarattı.
Yarattığınız karakterlerle duygusal bağ kuran bir oyuncu
musunuz? En sevdiğiniz karakter hangisi mesela?
Hayır, kostüm gibi işim bittiğinde karakteri sette bırakıp
tabi ki kendi hayatıma dönüyorum ama işimi yaparken sezgilerime ve hissiyatıma
güvenir, iç sesimin söylediğini uygularım. Yer aldığım çoğu projeyi ve
karakteri sevdiğim, oynamak istediğim için kabul ediyorum, o yüzden en sevdiğim
gibi bir şey söylemek istemem ama Erdal Bakkal’ın yeri seyirci gözünde de
farklı sanırım.
Hayatta nelere değer verirsiniz? Oyunculuk dışında neler
ya da kimler var hiç vazgeçmem diyeceğiniz?
Ailem, çocuklarım ve yakın arkadaşlarım.
‘FARKLI İŞLER BENİ ZENGİNLEŞTİRDİ’
ODTÜ’de fizik okurken oyunculuk yapmaya karar verdiğinizi
ama ardından Londra’ya gidip bilumum işlerde çalıştığınız biliyoruz... Orada
kalmayı ve Arcola ile başladığınız tiyatro macerasına orada devam etmeyi neden
düşünmediniz?
Arcola kurumsallaştı ve kendi kendini profesyonel çalışanlar
eşliğinde götürebilecek duruma geldi. Genel sanat yönetmeni yine Mehmet
Ergen’dir. Londra’da çok farklı işlerde çalışmam gözlem dağarcığımı inanılmaz
zenginleştirdi. Özellikle de taksi şoförlüğü ve mahkeme tercümanlığı. Ülkeme
dönmek ve oyunculuğa burada devam etmek istedim. Sonrasında hayat beni
bugünlere getirdi.
Sosyal medyaya biraz mesafeli olduğunuzu anlıyorum. Bunun
özel bir sebebi var mı?
Her şeyin 5 yıl sonra unutulacağı dijital bir çöplük gibi
geliyor her şey bana. Hayatta ve işinde fazla yol alamayıp orda kısa yoldan yol
almaya çalışan insanların işgali altında sanki. Evet çok haz etmiyorum.
Kesinlikle karşıyım, kullanmıyorum anlamında değil elbette bu, sadece bana göre
olması gerektiği kadar kullanıyorum diyebilirim.
‘DRAMAYI ÖZLEMİŞİM’
Sinemada çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?
Yurt dışında Coen kardeşlerle çalışmak isterdim. Nuri Bilge Ceylan’la geçen kış Erzurum’da beraber çalıştık. Sanırım önümüzdeki yıl Cannes’da gösterilecek.
Sırada hangi proje ya da projeler var?
Parazit filminin yapımcısı Koreli CJ firmasıyla Türkiye’de çektiği ilk film “Kim Bu Aile” filmini geçtiğimiz sonbaharda çektik bitirdik, bu yıl 7 Ekim’de gösterime girecek. Nurgül’le (Yeşilçay) çok iyi bir ikili olduk. “Orta Kafa Aşk”ın 3. sezonunu çekeceğiz. “Leyla ile Mecnun”un 3. sezonunu çektik bitirdik, teslim ettik, yakında yayınlanır. TRT1’de Çarşamba akşamları yayınlanan “Kara Tahta” var bir yandan. Uzun zaman sonra TV dizisinde ilk defa dramda yer alıyorum ve çok zevk alıyorum, özlemişim.