Osman Zeki Üngör yalnızca ‘İstiklal Marşının Bestecisi’ değildi: Bir müzik ustası

Osman Zeki Üngör, bugün saat 14.00’da Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde; “65. Vefat Yıldönümünde İstiklâl Marşı’nın Bestecisi Osman Zeki Üngör” konferansıyla anılacak.

Ersin Antep

Osman Zeki Üngör, 65 yıl önce 28 Şubat 1958’de İstanbul’da hayata veda etti. O, yalnızca “İstiklal Marşının Bestecisi” değildi.

Osmanlı döneminde Musika-i Hümayun’da yetişerek önce Fasıl Heyeti’nde, ardından filarmonik orkestrada kemancı oldu. Hocası Vondra Bey’in vefatı sonrası temsillere eşlik eden orkestranın başkemancılığını yaptı, (tespit edilebilen) ilk konçerto solisti oldu, 1914 Mart’ında Fransa’da konser gerçekleştirdi. (Topluluk, II. Meşrutiyet sonrası Safvet Atabinen tarafından senfoni orkestrasına dönüştürüldü, halka açık konserlerde görev aldı.) 1917’de Kızılhaç yararına düzenlenen Avrupa gezisinde orkestrayı yönetti. Önce hilafet, sonra saltanatın kaldırılmasıyla dağılması gereken kurumu disiplinle bir arada tuttu ve yardım konserleri düzenledi.

“Riyaseticumhur Musiki Heyeti” görevinde bulunan (Bahriye’den) Ertuğrul Orkestrası yerine başkentte görev yapmak üzere talepte bulundu, kabul edildi, Mart 1924’te “Zeki Bey’in Büyük Orkestrası” adıyla kurumuyla Ankara’da konser verdi. Nisan 1924’te kurumu (İncesaz Heyeti ve Armoni Orkestrası dahil) Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı.

Musiki Müesseseleri müdürü olarak atandı ve ilk iş “seslendirebilir-öğretebilir müzik ustası” vasfı taşıyan mezunları hedefleyen Musiki Muallim Mektebi’ni aynı yıl kurdu, kasımda eğitime başladı. Yetenekli gençlerin yurtdışında öğrenim görmesi için çalışma yaptı. Eğitim konserleri başlattı. Avrupa’ya giden Karadeniz Seyyar Sergi Gemisi’nde (günümüzdeki CSO) orkestrayla özel konserler verdi. Raporlarla Türk müzik yaşamının gelişimine liderlik etti. Yurtdışına şef olarak davet edildi, orkestra yönetti. Küçük biçimli eserler besteledi.

İstiklâl Marşı bestesinin yanlış tempoda söylenmesi, koro ile seslendiriye uygun çalışılmaması, şair ile hiçbir zaman bir araya getirilmemesine ve bu sayede şiirle bestede küçük figür farklılıkları yapılma olanağına sahip olmamasına karşın “-larda” ile eleştirildi, adı çoğunlukla bu durumlarda anıldı. Müzik eğitim kurumlarında adı yıllarca unutuldu, yeni yeni hatırlandı. Adı nihayet Küçükçekmece’de bir ilkokula ve spor salonuna verildi, kitaplarda adı yer aldı.