Ölümsüz bir ağaç gibi

Prof. Dr. Doğan Kuban, çağımızın gerçek bir filozofuydu. Akademi, mimarlık ve yazıyla iç içe geçen yaşamını öğrenme ve öğretmeye adamış, tüm birikim ve deneyimlerini topluma aktarmayı görev bilmiş, bunu son nefesine değin sürdürmüştü.

Orhan Tüleylioğlu / Konuk Yazar

“Türkiye büyük bir yalan ortamında yaşıyor. Buna olanak veren, toplumun cehalet mirasıdır” diyordu. En önemli sorunumuz olarak gördüğü cehalet üzerine bıkıp usanmadan yazan Kuban, “Umutsuzluk Yakışmaz” adlı kitabında şunları söylüyordu: “Cehalet, kuşkusuz öğretimsizlikten kaynaklanır. Öğretimsizlik öğretilecek bir şey olmamasından değil bilginin var olmamasından, ya da varlığının zararlı görülmesinden kaynaklanır. Yaşamın her an öğrenilecek bir şey sunduğu bir dünyada öğretecek bir şey bulmayanlar ya aptallar ya da önyargılılardır. Hiçbir insan o kadar aptal olamayacağına göre, bilgiyi dışlama coğrafi ya da tarihi, beyinde damar tıkanmasına benzer toplumsal aklın tıkanmasıdır.”  

CEHALET YAYGINLAŞIYOR

Kuban’ın “Umutsuzluk Yakışmaz” adlı kitabı, yanı başımda duran, okumaktan bıkmadığım kitaplardan. Bu kitabında ülkemizin sorunlarını politikadan sanata, eğitimden şehirciliğe, Cumhuriyetten Osmanlı’ya değin geniş yelpazede ele alıyor Kuban. Ona göre cehalet, dış kışkırtmalarla güçlenerek, medya ve reklamın yardımıyla toplumu uyutarak ya da afyonlayarak, yaygınlaşıyor; gelişmiş toplumlar, herkesin bildiği mekanizmalarla kendilerinden daha cahilleri sömürüyor. Sömürü gelişme olarak sunuluyor. Cehalet toplumları, ahlaki ve kurumsal olarak, çürütüyor. Arkasında sanat, bilim, teknoloji ve öğretim yoğunlaşması yeterince olmayan her toplum tehlike altında ve köleliğe adım adım ilerliyor.  

21. yüzyılda kurtuluşun, tüketim aracı olan teknoloji yolu ile değil, bilimsel düşüncenin egemenliği sonucu olacağını söyleyen Kuban, daha adil bir dünya için insanları mücadeleye çağırdı. Ona göre çağdaş olmak, özgür düşünmeyle, özgür öğrenmeyle örtüşen bir davranıştı. Özgür düşünce, kültür yaşamımıza herhangi politik baskı olmadan yerleşmeliydi: 

“Yaşama güven getirecek bilim ve doğa sevgisidir, mutluluk onun çiçeklenmesidir, uygarlık da bunların tümü.” 

NEOKAPİTALİZMİN YALANLARI...

Kuban, bilimsel gelişmenin sağladığı teknoloji ile dünyanın refahı arasında bir denge kurulamadığını gözler önüne serdi. Kapitalizmin yalanlarını, bilimsel yöntemlere dayanarak, dünyada nasıl egemenlik kurduğunu çarpıcı örneklerle anlattı:

“Neokapitalizm’in en adi davranışı, para uğruna ölümcül tehlikeleri bile insanlardan saklamak için uydurduğu yalanlardır. Bunlar insanı alçaltan ve kabul edilemeyecek ahlaksız davranışlardır. Namuslu insanlar gelişmelerin nesnel yorumunu diğer insanlara doğru olarak yansıtmak zorundadır. Namuslu bilim adamı gibi, namuslu yazar da yarın başımıza taş yağacaksa, günlük güneşlik olacak diyemez.”  

Cehaletle mücadele önderi, büyük bir iyimser ve düşün insanıydı, Doğan Kuban. Bilge ve aydın kimliğiyle, mücadele azmiyle örnek bir insan oldu. Geleceği gördü, “Umutsuzluk yakışmaz” dedi; cahilliğin kötülüklerinden, kölelikten ve yoksulluktan kurtulmanın, karanlıktan aydınlığa çıkmanın yolunu şöyle gösterdi: 

“Her zaman ölümsüz bir ağaç gibi, yeniden başlayacak gücümüz olacak!”