Ödüllü film ‘DrIve My Car’ vizyona girdi

Ryusuke Hamaguchi’nin son filmi “Drive My Car”, Haruki Murakimi’nin hikâyesinden sunuluyor. Film, 2022 Altın Küre Ödüllerinde, Yabancı Dilde En İyi Film ödülünü aldı.

Emel Seçen

Film, tiyatro, kitap, hepsi “Drive My Car” filminde. Kolay değil, tam 179 dakika ama her karesini hafızanıza nakşederek geçireceğiniz bir eser.

Boşuna almamış 2021 Cannes Film Festivali’nden Ekümenlik Jüri Özel, FIPRESCI, En İyi Senaryo ve 2022 Altın Küre Ödüllerinde, Yabancı Dilde En İyi Film ödüllerini...

MURAKAMİ’DEN UYARLAMA

Ryusuke Hamaguchi’nin son filmi “Drive My Car”, Haruki Murakimi’nin hikâyesinden sunuluyor. Tabii içinde bolca felsefe barındığı için film başlarken adının aslında hayatımız araba ve dümenini nereye sürüyorum, vurgusu ile başlıyor. Yönetmenin, filmin içine gizlice serpiştirdiği bir vazo içinde kurumuş dallar, yaralı bir yüz gibi yansımaları ustaca filmin sonuna kadar götürüyor. Filmi kopmadan izlediğinizde başlangıçta eşini aldatan kadın üzerinden, kayıplar, yaşamsal hayatta duruşlar ve içine bir de sanat sokulmuş yaşamın içinde erkek rolünün ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Hayatlara giren dişi özellikleri ile kadın ve de kadınlığı çalınmış kadın. Hepsi erkeğin göremediği noktalardan gösteriliyor. Tıpkı bakmak ile görmek arasındaki fark gibi.

Hiçbir zaman araba direksiyonu dâhil olmak üzere, ben yönetirim diğerleri asiste eder, zihniyetinden aslında kendi kalıpları ile yaşayan, karşısındaki karısı ya da her kim olursa olsun dinlemeyen, tanıdığını sandığı aslında hiç tanımadığı bireyler üzerinden bir içsel sorgulama ve uyanışı sunulmakta.

YÜZLEŞTİRİYOR

Filmin içerisinde Yusuke Kafuku adlı tiyatro sanatçısı ve yönetmenin kaybettiği eşinin yası sırasında Anton Çehov’un Vanya Dayı adlı oyununu sahneye koymak üzere Hiroşima’da festivale çağrılır, kendisine tahsis edilen şoför genç ve üstelik kadındır. Yaralı hayatların soluğunu, filmin sonuna doğru tüm çıplaklığı ile veren yönetmen, film replikleri ile tiyatro repliklerini çarpıştırarak çıkan denklemde karakterleri yüzleştiriyor. Sıradan gibi görülen okuma provaları dâhil olmak üzere oyunun temsile hazır hale gelene kadar geçen süreç çarpıcı. Bunun yanı sıra filme çoklu açıdan yaklaşan yönetmen, işin içine işitme engelli bireyi katıp, onun üzerinden çekimleri ile finalde, nefessiz bırakıyor.

Birbirimizi dinlemediğimiz, önyargılarla yaklaştığımız, hal böyle olunca asmak istediğimiz kişi ya da kişileri ellerimizde öldürürken, katilin kim olduğuna, hiç bakmayışımıza kadar esasen sanat içinde insanın doğasını anlamak için en iyi araç olduğunu sunmakta. Bir yalnızlık muhakemesi ve bir arada iken kıymet bilememenin ve hep karşıyı suçlamanın, tüketmenin, tükenmişliğin bireysel ve evrensel yansımasını, ustaca filmin içine Hiroşima’da çöp konteynerları arasında bir ateş ile gösteriyor.

Nereden bakılırsa bakılsın, film gibi film ve kesinlikle ders alınacak içerikleri ile sanat kokuyor.

Oyuncular: Hibetoshi Nishijima, Toko Miura, Masaki Okada.