O güzel öğretmenler o güzel atlara... M. Sadık Aslankara’nın yazısı...

Mustafa Kemal’den Mustafa Necati’ye, Hasan Âli’den Tonguç’a, kimlere kimlere uzanıp ardı gelmez listelerle sıralanabilecek öğretmenlerin cumhuriyetin kuruluşundaki payı, ordunun payından aşağı kalmaz. Doğru, Kurtuluş Savaşını düzenli ordu başarmıştır ama öğretmenler de Kuruluş Savaşının önde giden güzel atlıları, güzel öğretmenleri olmuştur hep…

M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap Eki

O güzel atına binip giden güzel öğretmenlerden biri de Mahmut Makal’dı (1930-2018). Selçuk Erez, yitimi üzerinden bir hafta geçmeden kaleme sarılmış, onun, “bu ülkede önemine orantılı olarak tanınmayan, bilinmeyen bir insan” olduğunu yazmıştı. (Selçuk Erez; “Mahmut Makal’ın Önemi”; Cumhuriyet, 16.8.2018)

Erez, “Makal’ın değerini o henüz bir Köy Enstitüsü öğrencisiyken sezmiş, yazılarını 1948’den başlayarak Varlık dergisinde yayımlamış olan Yaşar Nabi Nayır”ı da unutmamış, bu arada ona değinirken, “Başka önemli bir yayımcının, Ahmet Halit Yaşaroğlu’nun Nayır’a, ‘Bu yazılar bana gelse çöpe atardım’ demiş olduğunu Mahmut Makal’dan dinle(diğini)” aktarmıştı yazısında.

Düşünün, yıl 1950. Bizim Köy yayımlanıyor, yetmiş iki yıl önce. Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ünü okumayanlar, yazınımızda ilk köy anlatısı olarak önemli yeri olan Nabizâde Nâzım’ın Karabibik’inden (1890) ezbere söz ederler de Mahmut Makal’ı, Bizim Köy’ü bilmezler. Onca önemlidir oysa. Bedri Rahmi, “Herifçioğlu Sen Mişel’de koyuvermiş sakalı” diye andığı tiplerin kaygısızlığına söylenir: “Neylesin bizim köyü, nitsin Mahmut Makal’ı”.

Peki kamuoyu, yeterince bilincinde mi Mahmut Makal’ın taşıdığı “önem”in? Öğretmen öykücü Sevda Yüksel'in satırları, bugün gelinen vahim durumu apaçık gösteriyor:

“Öğretmenler odasındayım. Ders arası. Kitap okuyorum. Edebiyat öğretmeni arkadaşım soruyor: ‘Sevda Öğretmenim, ne okuyorsunuz?’ Kitabın kapağını göstererek: ‘Mahmut Makal'ın bir kitabını' diyorum. Sürdürüyor sözlerini: ‘Mahmut Makal kim?’”. “Şimdi Mahmut Makal'ın kitaplarıyla yetişen öğretmenlerin yerini ‘Mahmut Makal kim?’ diye soran öğretmenler aldı.” (“Mahmut Makal Kim?”, Varlık, Ağustos 2001, s. 1127)

Yirmi yıl sonra durumun daha iyiye gittiğini söylemeyin sakın, öyle ya, başka nasıl anlatılabilir konu?

O güzel atlılardan biri de öğretmen yazar Selahattin Şimşek (1928-1960). Köy Enstitülü Hakkârili öğretmen, bir köy okuluna teftişe giderken, atıyla birlikte ünlü Zap Suyuna kapılıp ölüyor. Geriye Varlık’ın çıkardığı iki kitap kalıyor: Hakkâri Dedikleri (1960), Köycü Oktay (1961)

Osmanlı’nın kurutup dımdızlak bıraktığı ülkeyi, cumhuriyetle yeşertip gönendiren gönüllülerdi öğretmenler.

 


“KURULUŞ ORDUSU” NEFERLERİ

O GÜZEL ÖĞRETMENLER...

Fethi Naci, Sait Faik üzerine kaleme aldığı inceleme-deneme yapıtına şu sözlerle girer:

“‘Sait Faik’ adını ilk kez ortaokulun birinci sınıfında, demek 1939-40 ders yılında, duymuştum. Sıradan bir öğretmen değildi Türkçe öğretmenimiz Saffet Tunay, edebiyatı izleyen, ilimizin tek haftalık gazetesi ‘Yeşilgireson’a yazılar yazan, Halkevi’nin kültür etkinliklerine katılan, Halkevi’nce sahneye konan oyunlarda oynayan aydın bir öğretmendi. (…) Bir gün bir İstanbul gazetesiyle girmiş sınıfa ‘Sait Faik’ adlı ‘genç’ bir hikâyeciden söz etmişti. (…) ‘Bu gazetede bir hikâyesi var, okuyayım da görün!’ demişti.” (Fethi Naci; Bir Hikâyeci: Sait Faik / Bir Romancı: Yaşar Kemal, Gerçek, 1990, s. 9)

Bilimcileri, sanatçıları, sorgulayıcı karakterleri yetiştirenlerin de öğretmen olduğu açık. “Komet”in arkasındaki öğretmeni Orhan Şener’den aktarıyorum:

“Gürkan Coşkun (Komet) ile Çorum Lisesi’nde, 1952-58 yılları arasında aynı sınıflarda okuduk. (…) Hasan Sağlam adlı iyi bir resim hocamız vardı ve en çok sınıfta Gürkan’la ilgilenirdi. (…) Çalışmalarımızı kendimiz çok beğendiğimiz halde, hocamızın Gürkan’ın modele pek benzemeyen çalışmalarıyla daha çok ilgilenmesine anlam veremezdik.” (Emeritüs Prof. Dr. Orhan Şener; “Sınıf Arkadaşım Komet; Cumhuriyet, 8.10.2022)

Geride kalan aile üyelerinin, adlarını onurla taşıyacakları nice öğretmenden ikisi: Saffet Tunay, Hasan Sağlam

Yıllar yıllar sonra kuruluş ordusunun ilk öğretmenlerine, Köy Enstitülülere, onların ardıllarına her türlü engeli çıkardılar, adeta boğmak, yok etmek için uğraştılar bu insanları. Muammer Aksoy’un bu alanda her zaman temel başvuru kaynağı olan Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi (Gündoğan, 1975) adlı yapıtı bunun belgelerini gözler önüne serer bir bir.

Öğretmenlerin özellikle yazınımızda yer alışları üzerine ya da öğretmen yazarların verimleri konusunda veya toplumsal alanda yapıp etmelerine yönelik azımsanmayacak yazı kaleme aldım bugüne dek. Cumhuriyet’te, Kitap Dergi’de, öteki yazın dergilerinde. Son yazım kitap-lık’taydı, “Cumhuriyetin Roman Öğretmenleri Üzerinden İzleri” başlığıyla (Ocak-Şubat 2022, Sayı 219)

Zeki Sarıhan’ın İleri Köy Peşinde (Literatür, 2020) adlı “özyaşamöyküsel roman” bağlamında kurduğu anlatısını okurken bunları düşündüm elimde olmadan.

Demek görece de olsa 12 Mart’a, hatta bunu da aşarak 12 Eylül’e dek öğretmenler yurt kurma savaşımını sürdürebildi bir ölçüde.

ZEKİ SARIHAN; ‘İLERİ KÖY PEŞİNDE’

Zeki Sarıhan (d.1944), alanda saygın, değerli çalışmalarıyla anılan, yoğun emekli çalışmaları, kitaplarıyla tanınan bir değerli öğretmen, eğitimci, araştırmacı yazar. Nitekim bu çalışması da, model değilse bile örnekçe anlamında toplumsal yaşama yayılan geniş kapsamlı kırsal alan / köy projesi olarak nitelenebilecek bir kitap.

Yazar, yapıtına “Fatsa 1965-1968” alt başlığını koyarken Fatsa Yassıtaş Köyünde öğretmenken söz konusu tarihlerde yörede yapıp etmelerini belgesel anlatı temelinde hikâye ediyor. Bundan ötürü de adeta kimi Köy Enstitülülerin kaleme aldığı heyecanlı, coşkulu bir anı kitabı havası yayıyor anlatısıyla. Ancak Zeki, anlatısının bütün bölümcelerinde uğrakların her birinde köy toplumuyla kesişmelerini tek tek belgeliyor.

Sarıhan’ın yapıp etmeleri arasında köye kütüphane kurmak, köy gazetesi çıkarmak, kooperatifçilik yapmaktan tutun da açık oturumlara, seyirlik köy oyunlarına, kültür gezilerine, sağlık çözümlerine, kültür şenliklerine, muhtarlık seçimlerine, bildirilere, Türkiye’nin ilk köy yürüyüşüne, daha nelere, nerelere uzanıyor.

Ülkemizdeki yıkımcıların böylesi güzellikleri içlerine sindiremeyeceğini biliyoruz enikonu. Nitekim “görünmez bir güç ‘Bu öğretmeni meslekten çıkarın’ diye buyruk vermiş(çesine)” (48) Zeki Sarıhan’ın çevresi kuşatılıyor.

24 Kasım Öğretmenler Günü değil mi? Okuyun Zeki Sarıhan’ın İleri Köy Peşinde yapıtını, görün öğretmeye kalkınca neler oluyor?

 

www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor.