Nietzsche yakın dostu Wagner’e karşı!
Friedrich Nietzsche ilk yapıtı sayılan Tragedya’nın Doğuşu’nda da (Çev. Mustafa Tüzel / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları), Wagner Olayı - Nietzsche Wagner’e Karşı’da da (Çev. M. Osman Toklu / Say Yayınları) yaşamında / yapıtlarında büyük izi olan dostu Richard Wagner’e yüklenir. Bunun asıl nedeni ise hayranlık duyduğu Wagner’in Almanlara özgü bir müzik yaptığına inanması, merhamet dilemek için Hıristiyanlığın haçı önünde umarsız ve yıkık bir durumda diz çökmesi, Batılı aydınların cesaretini yitirten çöküş çağının temsilcileri olmasına öncülük ettiğini düşünmesidir.
Bedriye Korkankorkmaz
WAGNER’İN MÜZİĞİNE KARŞIDIR! ÇÜNKÜ...
Nietzsche, dostu Wagner’in, “sonsuz melodi” anlayışıyla tüm zaman güç ve biçim uygunluğunu bozmak istediğini söyler. Bu anlayışın bir öykünme olduğunu, bu tür içeriği özünde barındıran bir beğeninin egemenliğine hizmet eden ritim duygusunun tamamen yozlaşmasının, ritmin yerini müzikle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir karmaşanın almasının müzik için boyutları tahmin edilemeyecek denli tehlikelerin ortaya çıkmasına neden olacağını belirtir. Nietzsche, Wagner’in müziğine şu nedenle karşıdır: “Her sanat, her felsefe, gelişen ya da batan yaşam için bir ilaç, bir çare olarak görülebilir: Ama hep acıları ve acı çeken insanları şart koşar bunlar. Ancak iki tür acı çeken insan vardır: Coşku dolu bir sanatı arzulayan ve aynı ölçüde de yaşamı trajik gören biri yaşamın doluluğundan ötürü acı çeker; diğeri ise yaşamın yoksullaştırılmasından ama huzuru, sessizliği, sakin bir denizi hem de sanatın ve felsefenin büyüsünü, kramplarını, uyuşturucu gücünü de arzular. Yaşamın kendisinden öç alma böyle yoksullaştırılmış kişiler için büyünün en fazla zevk veren biçimi! Bu her iki gereksinime Wagner de Schopenhauer de çok uygun. Her ikisi de yaşamı yadsıyor, sakatlıyor. Bu nedenle her ikisi de benim karşıt kutuplarım.” (s. 26-27 / Wagner Olayı - Nietzsche Wagner’e Karşı / Çev. M. Osman Toklu / Say Yay.).
ACI ÇEKEN BİR ÖZGÜRLÜK VE YOZLAŞMA ÇANLARI!
Bir zamanlar hayranı olduğu dostu Wagner’in Nietzsche’yi hayal kırıklığına uğratması onu kendi içinde özgürleştirir. Nietzsche dostu Wagner’e tapıyordu adeta. Acı çeken bir özgürlüktü bu… Nietzsche’nin Wagner’den ayrılmasına sebep olan olay ise şuydu: Wagner, umarsız ve yıkık bir durumda Hıristiyanlığın haçı önünde diz çökmüştür. Bu dehşet verici bir oyundur ve en önemlisi Nietzsche kendisine karşı olan güvenini yitirmiştir. Bu olayda filozof gerçekte Wagner’e değil Wagner’den başkasına değer verdiğini anladığı için kendisine çok kızgındır. Nietzsche’ye acı gelen şey, kendisi gibi bir ruhbilimcinin sık sık böyle yüce değerlere sahip insanların çöküşlerine tanık olmasından dolayı duyduğu azap bir yana kendisinin de aynı yüce duygulara sahip insanlar gibi yozlaşacağını anlamasıdır. Nietzsche, derin acıların insanı diğer insanlardan hem farklılaştırdığını hem de seçkinleştirdiğini söyler. Gerçeğe eren ruhlar, her şeyi tüm çıplaklığıyla görmek, tanık olmak, anlamak ve bilmek istemeyi dahi ahlaka uygun düşen bir anlayışla yaptıkları; çağdaş düşüncenin / acının en yüksek tepesine tırmanıp etrafa baktıkları ve aşağısını böyle bir tepeden gördükleri için böyle ruhların iflah olmayacağına inanır.
ÇÖKÜŞ ÇAĞINDA FİLOZOF VE MÜZİSYEN OLMANIN DAYANILMAZ ZORLUĞU!
Çağının insanı olması Nietzsche ile Wagner’i eşitliyordu. İşte bu gerçeğe karşı çıkıyordu Nietzsche. Daha doğrusu kendisini böyle bir çöküşten kurtarmak istiyordu. Çöküş çağında yaşayan bir insan olarak kendisini koruması için çöküşün asıl nedenlerini keşfetmesi gerekiyordu. Çöküşün birinci nedeni ahlak değerlerinin arkasına en kutsal adların ve en yüce değerlerin saklanması gerçeğinin dayattığı bir sonuç olarak ahlakın yaşamı yadsımasıydı. Nietzsche, bir filozof olarak yaşadığı çağa karşı suçlu hissediyordu. Bunun için de çağının en iyi bilgisini edinerek kendisini bu tür hastalıklardan koruması gerekiyordu. Nietzsche, Wagner’in müziğine Bizet’nin başyapıtını dinledikten sonra katlanamadığını söyler. Bizet’yi yirmi kez dinlediğini ve her dinlediğinde bu yapıtın kendi bütünlüğü içerisinde bir başka başyapıta dönüştüğünü belirtir. O, güzelliğin güç olduğunu belirttikten sonra güzel bir melodiyi de tıpkı güzellik gibi tehlikeli bulduğunu söyler. Wagner’in yaptığı da budur ünlü filozofa göre. Güzel bir melodi, gençlerin kendi ideallerinden farklı olduğundan, gençleri ahlaksız ideallerin peşinden sürükleyebilme gücünün olması toplumsal boyut kazandırıyordu olaya. Bu türden ahlaksızlıklardan kendini korumanın tek bir yolu vardı: Nietzsche öğretilerine uygun idealist olmak…
Özetle Tragedya’nın Doğuşu’nda da (Çev. Mustafa Tüzel / Türkiye İş Bankası Kültür Yay.), Wagner Olayı - Nietzsche Wagner’e Karşı’da da (Çev. M. Osman Toklu / Say Yay.) Nietzsche’nin Wagner’e bu denli yüklenmesinin asıl nedeni; gerçekte Wagner’e değil de Wagner’den başkasına değer verdiğini anlaması, Wagner’in Almanlara özgü bir müzik yaptığına inanması, Wagner’in merhamet dilemek için Hıristiyanlığın haçı önünde umarsız ve yıkık bir durumda diz çökmesi, Batılı aydınların cesaretini yitirten çöküş çağının temsilcileri olmasına öncülük etmesiydi.
Nietzsche’nin hayali kendisinden ilk ve son beklentisi olan çağının filozofu olma isteğini - Nietzsche farkıyla - gerçekleştirmesidir bana göre.