Nefes kesen finiş
Motor sporlarının zirvesi kabul edilen Formula 1 yarışları geçen yıl kıyasıya bir mücadeleye sahne oldu. Son yarışın son turuna dek devam eden şampiyonluk yarışının perde arkası Netflix’in bu yıl 4. sezonu izleyiciyle buluşan “Formula 1: Drive To Survive” adlı dizide ele alınıyor
Emrah KolukısaOnlara kahraman muamelesi yapılıyor; rock yıldızları ya da Hollywood ünlüleri kadar popüler olanları var. Spor dünyasında Christiano Ronaldo, LeBron James, Rafael Nadal gibi isimlerle beraber anılıyorlar. Formula 1 pilotları Lewis Hamilton, Max Verstappen, Fernando Alonso artık sadece motor sporları tutkunlarının değil neredeyse herkesin tanıdığı isimler haline geldi. Hal böyle olunca onların başrolde olduğu bir Netflix dizisi çekmek ve bunu 190 ülkede izleyiciyle buluşturmak hiç şaşırtıcı değil elbette.
“Formula 1: Drive To Survive” adlı 10 bölümlük dizi bu yıl 4. kez izleyiciyle buluştu. Bu sefer karşımızda son yarışın son turuna dek süren nefes nefese bir mücadele var üstelik karşımızda.
YENİLMEZ ARMADA MERCEDES
Meraklısı zaten her sezonu yakından takip ediyor, imkanı olanlar hatta yerinde izliyor ama yarışları uzaktan takip eden ya da benim gibi artık ilgisini kaybetmiş olanlar için (ben açıkçası Schumacher sonrası soğumuştum F1‘den) kısa bir hatırlatma yapalım: 1950 yılından beri düzenlenen Formula 1 yarışlarının son yıllardaki en büyük efsanesi olan Lewis Hamilton 2008‘den bu yana kazandığı 7 şampiyonlukla adını Michael Schumacher yanına yazdırarark onun rekoruna ortak oldu.
Onun ve Mercedes’in hakimiyetinin çok net bir şekilde hissedildiği yakın geçmiş deneyimleri artık yenilmez bir armada olduklarını kanıtlar nitelikteydi ama son sezon hiç de tahmin edildiği gibi geçmedi.
İstanbul Grand Prix’si dahil toplam 22 yarışın yapıldığı 2021 sezonuyla ilgili “Formula 1: Drive To Survive”ın ilk bölümlerinde padoktaki yeni takımlar ve özellikle de yeni sürücülere odaklanıyor dizi.
Yıllar sonra F1’e dönen Aston Martin (ki aslında daha önceki Racing Point’in yeni oluşumundan başka bir şey değil ve muhtemelen Lawrence Stroll’un dizinin önceki sezonlarından birinde çizilen tartışmalı portresi yüzünden hemen hiç yer almıyorlar bu sezondaki bölümlerde) yarışlara yeni bir renk getirirken; bu yıl ilk kez yarışan yeni pilotlar Yuki Tsunoda (AlphaTauri için), Micki Scumacher (evet, büyük efsanenin oğlu kendisi), Nikita Mazepin (her iki pilot da Haas için) yarışları geleceği açısından ilginç isimler olarak öne çıkıyorlar. Zaten ilk bölümlerde daha çok bu yeni pilotları ve tabii ki eski ama yeni takımlarına uyum sağlamakta zorlanan yarışçıların büyüme sancılarını izliyoruz. Yeni sezonda Mercedes’te Valtteri Bottas’ın yerini alacağı açıklanan George Russell’ın (ki son sezonda Williams için yarıştı) hırslı ama geleceği son derece parlak olarak çizilen portresi izlemeye değer doğrusu.
ADİL BİR YARIŞ MÜMKÜN MÜ?
Tabii asıl savaş Mercedes takımının patronu Toto Wolff ile Red Bull takımının patronu Christian Horner arasında geçiyor ve onların birinci pilotları Lewis Hamilton ile Max Verstappen’in sezon boyunca nefes kesen mücadelesi dizinin son bölümlerinde gerilim ve heyecanın doruğa çıkmasına yol açıyor. İzlemeyenler için çok açık etmeyelim ama sezon boyunca pilotlardan birinin 8, diğerinin ise 10 yarışı önde bitirdiğini ve son yarışa her ikisinin de aynı puanla başladığını belirtelim.
Muhtemelen uzun yıllar hatırlanacağını düşündüğüm Abu Dhabi’deki son yarışın son turuna kadar mücadelenin sürdüğü sezonun bir başka tartışılacak yanının da ‘adalet’ kavramının herkes tarafından nasıl farklı algılandığı olacak şüphesiz. Ama belki de FIA yarış komiseri Michael Masi’nin (ki kendisi görevden alındı sonradan) itiraz eden takım patronlarından birine dediği gibi düşünmek gerek: “Araba yarışı bu alt tarafı”.