Müzik, ses, tiyatro ve dansı bir sahnede buluşturan çağdaş sanat sergisi Kethüda Hamamı’nda

Horoz Lojistik bu yıl 80. yılını kutluyor. Yönetim Kurulu Başkanı Taner Horoz, firmasının yeni yaşını bir güncel sanat sergisiyle 16.yüzyıl Mimar Sinan yapısı Hüsrev Kethüda Hamamı’nda kutlamak istiyor.

Serfiraz Ergun

Arkadaşı, Sanatatak kurucusu, sanat eleştirmeni, gazeteci, yazar Ayşegül Sönmez ile oturup önce lojistik sektörünün en çok kullanılan kavramları miktar, mesafe ve zaman üzerinde düşünüyorlar ve serginin kurgusunu “Time is LOVE; Bir Dünya Gezisi Sahnesi” üzerine kurmaya karar veriyorlar. Devamını serginin küratörü Ayşegül Sönmez’den dinliyoruz. “Horoz Lojistik’in depolarını gezdim, çalışanlarla konuştum. Sevk edilecek malların hepsinin paletler üzerinde biriktirildiğini gördüm. Çağrışımlarla bir sergi yapmak istedim...“ Böylece serginin başlığını seçiyor ve zamanın sevgi olduğunu düşünüyor. Hayata karşı sevgi, yaptığı işe karşı sevgi, geçmişin ve geleceğin birleştiği nokta olan bugünkü zamana karşı sevgi... Hamam kamusal bir alan ve burada zamanın ruhu değil ruhun bir zamanı var. Zihin açmak için Jules Verne’in 80 Günde Devriâlem isimli kitabını, Ahmet Haşim’in Göl Saatleri şiirlerini, Edgar Allan Poe’nun “Three Sundays in a Week” isimli kitabını baştan okuyor ve sergi başlığının ve kavramsal çerçevesinin ne olacağına karar veriyor: ‘Time is LOVE; bir Dünya Gezisi Sahnesi’. 

Böylece aralarında Ömer Uluç, Murat Tosyalı, Cihat Burak, Seçkin Pirim, Erdağ Aksel, Esra Gülmen, Charles Fréger, :mentalKLINIK, Mahmut Celayir, Cengiz Tekin’in de bulunduğu 34 sanatçı ve oluşumun zaman ve yolculukla ilgili işlerinden bir seçki yapıyor. Ortaköy Kethüda Hamamı’nın kapısından girip basamakları iniyorsunuz gerçekten de eserlerin paletten ayakları üzerinde durduğu, panoların paletten, oturma köşelerinin paletten yapıldığını görüyorsunuz. Hani şu bizim bildiğimiz üzerinde eşyaların taşındığı paletler. Ayşegül Sönmez’in ilginç bir benzetmesi var, sergiyi yönlendiren bir başka bileşken de bu, şöyle diyor: “Ben bizi, hepimizi birer kasetçalara benzetiyorum. Bu kasetçaları geri sarıyoruz, ileri alıyoruz, bazen kayıtları siliyoruz ya da yeni kayıtlar yapıyoruz. Aslında biz zamanı geri ileri sayıp durduruyoruz. Mesela serginin girişinde Erdağ Aksel’in metrelerden yaptığı Suzan Avcı heykeli var. Suzan Avcı’yı çok severmiş ve sevgisini ölçmeye çalışmış. Ben lojistik sektörünün bileşkenleri olan mesafe ve zamana kültürü de eklemek istedim.

Mesela Ali Borovalı’nın Aynaroz/Athos Dağı serisinden bir fotoğraf var, Athos’ta Gregoryan takvimi kullanılıyor. Keşişler de  sanatçılar gibi zamanı başka türlü sayıyor. Serkant Hekimci’nin fotoğrafları paletler üzerinde yükselen ekranda bol tren yolculuğu anlatıyor. Fırat Gürgen, profesyonel bir filmci ve aynı zamanda video sanatçısı. 400 tane aslında geçmişi ilgilendiren poloroidleriyle sergiye katıldı. Tam kasetçalar mantığı. Şu anın içinde geçmiş zaman. Esra Gülmen’in üzerinde  ‘As If I Wont Die’  duvar saati kadranı, Murat Tosyalı’nın Beyoğlu nostaljisi nedeniyle değiştirdiği tabelalar ve ışıklı kutuları, Burak Ayazoğlu’nun mekanı bölen güneş saati, burasının ıslak zeminli bir hamam olduğunu aklında tutarak Ahmet Rüstem Ekinci’nin tekstilden yaptığı döşeme zeminleri, 200 adet baskısını açılışta ziyaretçilere dağıtacağımız; mentalKLINIK’in kafatası, Tutku Bulutbeyaz’ın 35 yaşında sevgilisinden ayrılışını tarihe kaydeden kırmızı kalpli ‘Kupa Papazı’ gibi işlerin ortak paydalarının hep zaman, mesafe ile bütünleştiği 34 sanatçının eserleri...” diye bize sergiyi özetliyor.

Biz bugüne kadar güncel sanat diyince aklımıza hep “white cube” lar, beyaz duvar ve tavanları olan geniş sergi mekanları düşünürdük. Oysa bu güncel sanat sergisi daracık odaları olan 600 yıllık bir hamam. Bu çelişkiyi soruyorum Ayşegül Sönmez’e. O da “Ben küratör falan değilim, sanat eleştirmeni ve yazarım. Bu serginin küratörü bu tarihi hamamdı. Çivi çakamazsın, internet olmadığından karekod veremezsin, ışıklandıramazsın,  boruların yerlerini değiştiremezsin, zorlayıcı bir sergi. O yüzden sergi küratörü tarihi Kethüda Hamamı diyorum” diye bitiriyor.