Mimar Fossati kardeşler İstanbul’da

Pandemi önlemlerinin gevşetilmesi sonrası sadece galeriler, müzeler değil İstanbul’daki başkonsolosluklar da etkinlik üzerine etkinlik düzenliyor.

Serfiraz Ergun

Geçen Cuma ve Cumartesi günleri 19. yüzyılın ilk çeyreğinde İsviçre’de doğan, İtalya’da eğitim gören, St. Petersburg ve Konstantinople şehirlerinde mimarlık kariyerlerini geliştirip zirvesine çıkan Fossati kardeşlerin yaşamlarının ve arkalarında bıraktıkları mimari eserlerin sunulduğu bir konferanslar dizisi vardı. Gasparo ve Giuseppe Fossati kardeşlerin mimari mirası, İsviçre Büyükelçiliği ve İstanbul Başkonsolosluğu, Rusya Federasyonu Başkonsolosluğu, İstanbul Dominik Enstitüsü, Universita della Svizzera Italiana, Boğaziçi ve Kadir Has üniversiteleri ve İtalyan Kültür Merkezi’nden uluslararası diplomatlar, akademisyenler, araştırmacılar ve mimarların ortak çalışması ile tek tek masaya yatırıldı. İki gün süren bu konferans dizisi İsviçre Büyükelçiliği ve İstanbul İsviçre Başkonsolosluğu’nun inisiyatifiyle, bir Fossati binası olan İstanbul Rus Başkonsolosluğu’nun kapılarını açmasıyla gerçekleşti.

İLK OKULU VENEDİK’TE BİTİRDİ

Gaspare Fossati, 1809’da İsviçre’nin Morcote köyünde doğdu. Venedik’te ilkokulu bitirdikten sonra mimari eğitimini Milano’da aldı. Roma’da mesleki seyahatler yaptı. 1833’te St. Petersburg’a geldi ve üç yıl sonra imparatorluk sarayının resmi mimarı olarak atandı. 1837’de Konstantinopolis/İstanbul’a Rus Büyükelçiliği’nin yeni binasını inşa etmek üzere taşındı. Bu bina, bölgedeki Rus siyasi etkisini açıkça temsil edecekti. Fossati kardeşlerden büyük olan Gaspare, Rus İmparatorluğu’na zengin bir mimari miras bıraktı. Moskova’da kiliseler ve askeri hastane, bir kolej, St. Petersburg’da bir konak, Tsarskoye Selo’da bir tren istasyonu onun eserleridir. St. Petersburg Devlet Filarmoni Büyük Salonun projesi için Gaspare Fossati, Rusya Sanat Akademisi’ne üye olarak kabul edildi.   

Osmanlı İmparatorluğu da 1839’da Tanzimat’ın ilanıyla başlayan, ülkeyi modernleştirmeye yönelik biz dizi reforma girişti. 

1837’de İstanbul’a gelen Gaspare, 1839’da Milano’da mimari eğitimini tamamlayan kendisinden 13 yaş küçük kardeşi Giuseppe’yi (1822-1891) yanına aldı. 1841-1843 yılları arasında Gaspare, Galata’daki Aziz Pietro Dominik Manastır Kilisesi’ni yeniden inşa etti. Sultan I. Abdülmecit tarafından Osmanlı Üniversitesi (İstanbul Üniversitesi)-Darülfünun’u kurmakla görevlendirildi. Kardeşi Giuseppe’nin Babıâli ile ilişkileri yakındı. Abdülmecit, Fosatti kardeşleri Ayasofya Camisi’ni (eski bazilika) restore etmeleri için görevlendirdi. Fossati Kardeşler burada orijinal Bizans mozaik süslemelerini keşfedip belgelediler. Restorasyonu büyük bir albüm halinde Londra’da yayımladılar. Fossati’ler Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentinde, birçok Osmanlı kamu projelerinde çalıştı. Ahşap yapılarla dolu İstanbul’da tuğla yığma tekniğiyle inşa edilen ilk yapı Bab-ı Serasker Hastanesi’ni yaptılar. Gaspare ve Giuseppe Fossati, Osmanlı’nın kamu ve resmi himayesinin ötesinde, Galata, Pera ve çeşitli yerlerde Roma katedralleri, Aziz Peter ve Aziz Paul kiliseleri ve Reşit Paşa Sahil Sarayı (Baltalimanı Kemik Hastanesi) ve Mustafa Reşit Paşa’nın Beyazıt’taki türbesi, Hünkar Dairesi (İstanbul Üniversitesi Sosyal Tesisi) ve Naum Tiyatrosu da dahil üç İtalyan tiyatrosu gibi daha az gösterişli ama gayrimüslim topluluklar için önemli projeler de yerine getirdi. 1853’te Tomtom’daki Venedik sarayını, 1854’te Beyoğlu‘ndaki Hollanda elçilik binasını yaptılar. Bu binalar elbette Tanzimat’la birlikte Osmanlı mimarisinde yaşanan değişimi de belgeleyen anıtlardır. Tanzimat sonrası Osmanlı yöneticilerine birçok konut projesi de gerçekleştirdiler. Mustafa Reşit Paşa’nın ölümü üzerine, Fossati kardeşler 1858’de, Rusya’dan ve Osmanlı’dan birçok onur madalyasıyla ülkelerine döndüler. Lugano Gölü yakınlarında doğdukları köy olan Morcote’de Osmanlı tarzında yaptıkları evlerinde yaşadılar ve orada vefat ettiler.