Meşher, John Craxton'ın Türkiye'deki ilk sergisine ev sahipliği yapıyor: Mutlu bir zihin

İstanbul’un her yeni sergisinde heyecan yaratan disiplinlerarası sanat mekânı Meşher, Britanyalı ressam ve tasarımcı John Craxton’ın (1922-2009) yaşamını ve eserlerini tanıtan Türkiye’deki ilk kişisel sergisini ziyaretçilerle buluşturuyor. Sergiyi görmek için son tarih 23 Temmuz. Sanatçının biyografisinin yazarı ve arkadaşı Ian Collins’in küratörlüğünü üstlendiği “John Craxton: Işığın Peşinde” sergisi, Craxton’ın uzun kariyerine yayılan çeşitli eserlerinden bir seçki sunuyor.

cumhuriyet.com.tr

Sergide, çeşitli koleksiyonlardan ödünç alınan eserlerin yanı sıra John Craxton Estate’ten sonra en fazla sayıda Craxton eserine sahip olan Ömer Koç Koleksiyonu’ndan 44 eser görülebiliyor. Dünyayı dolaşan sergi için bu bir ilk, çünkü diğer ülkelerdeki sergilerde Ömer Koç Koleksiyonu’ndan sadece 3 eser yer alıyor. Türkiye’deki sergi bu bakımdan açılan en geniş Craxton sergilerinden biri olma niteliği taşıyor. Öte yandan küratör Ian Collins geçen aylarda Meşher’de turlara imza atmıştı, serginin bu ayki etkinlik programı için Meşher’in web sitesine bakmakta fayda var... Sergiyi Ian Collins ile konuştuk.

SAYGI DURUŞU...

  • Kitabını yazan biri olarak, sizce Craxton’ı eşsiz kılan ne?

John, hem hayatta hem de sanatta maceracıydı, kahraman bir hedonistti. Londra’da, 1922 yılında doğdu, ancak çocukluğunun ilk yıllarından itibaren Ege’de yaşamak ve resim yapmak istedi. Atina’ya geldiğinde 23 yaşındaydı, sonrasında hayatını kaybettiği 87 yaşına kadar yaptığı bütün resimler, “benimsediği” vatanının manzaralarına, ışığına ve hayatına saygı duruşu niteliğindeydi.

  • Sergi düzeni ülkeden ülkeye değişiyor mu? Türkiye’de neleri göz önünde bulundurdunuz? Örneğin neden İstiklal Caddesi’ne bakan cephede Craxton’ın motoru bulunuyor?

Bu yüzüncü yıl sergilerindeki her sergi benzersizdi. John hayatı boyunca hiçbir konuda, sanat da dahil olmak üzere, resmi bir sınavı geçemedi. Sınavı sadece sevgili motosikletlerini sürmek için verdi. Nostaljik motosiklet ile birlikte John’un 60’lı yaşlarından bir fotoğrafı ve giydiği kıyafeti onun harika karakterini gösteriyor. Bir Levanten hayatı yaşayan gerçek bir göçebeydi; kendine Arkadyalı derdi. Somut bir yerde olmaktansa mutlu bir zihnin içinde yaşardı.

(Ian Collins)

KARANLIKTAN AYDINLIĞA

  • Sergide karanlıktan aydınlığa doğru bir geçiş görüyoruz, Craxton’ın hayatında da böyle bir paralellik mi var?

Kesinlikle. Savaş zamanındaki karartmalardan güneş patlamasının renklerine ve İngiliz karanlığından Akdeniz’in aydınlığına gitti. Sanat da onu takip etti.

  • Diğer ülkelerdeki sergilerde Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndan bu kadar fazla sayıda eser var mıydı?

Ömer M. Koç Koleksiyonu’ndan üç resim turun bir parçası, ancak 38 eser sadece İstanbul’daki sergiye eklendi. En büyük ve Türkiye’deki ilk sergisi için sağladığı bu cömertliğe teşekkür ederiz.

  • Hayatı boyunca yaptığı yolculuklar onu nasıl etkilemiş?

Kırk yılı aşkın bir süredir tekrar tekrar İstanbul’a yaptığı ziyaretlerin yanı sıra, Truva’dan Efes’e kadar Ege kıyılarında dolaştı. Hiçbir zaman belli sahneler çizmedi, eski ve modern arasında zamanda yolculuk yapan resimlerde bir yerin ruhunu - özünü - yakalamaya çalıştı. Çağdaş figürleri aynı zamanda mitolojik kahramanlardır.

‘İSTANBUL ONA İLHAM OLDU’

  • Türkiye’yle nasıl bir bağı vardı?

İstanbul’a 1949’daki ilk ziyareti ona ilham olmuştu. Kadim tarihten moderniteye kadar tüm yaratıcı katmanların burada dünyanın en zengin kültürünü ürettiğini düşündü. Ayasofya’nın Bizans mozaiklerine hayran kaldı ve bunlar sanatında büyük bir etki yarattı. Türk halılarını ve geleneksel dokumayı çok seviyordu. Meşher gösterisinin en önemli parçası, genel olarak Ege’ye ve özel olarak Girit’e bir saygı duruşu olarak gördüğü ve tasarladığı devasa bir duvar halısı.