Melisa Tapan, servetini sanata harcıyor

Sanat hamisi Melisa Tapan, Gate 27 adını koyduğu konukevinde şimdiden iki sanatçıyı konuk ediyor. Birinin başına gelen, tarihi evinin ve içindeki tüm ürettiği eserlerinin yanması hepimizi üzmüştü. Bu iki sanatçı, Trabzonlu Gökçe Erhan ve İranlı Ojan Zargarbashi.

Serfiraz Ergun

27 yaşındaymış, Yeniköy’de oturduğu evin de kapı numarası 27 olunca kurduğu konuk sanatçı programının da adını buradan esinlenip Gate 27 koymuş.  Melisa Tapan’dan bahsediyorum. Güzel ve iyi eğitimli bir genç kadın, artık 29 olmuş. Oturduğu evin kocaman bahçesindeki bir binayı genç, yaşlı, tecrübeli, tecrübesiz, Türk, yabancı davet ettiği konuk sanatçılara ayırmış, onlar bir süre gelip hem bu iklimin, ortamın etkisiyle işlerini üretiyorlar hem de kamusal programlar, sanat çevreleri, yeni işbirlikleri ile bir sanat ağı örüyorlar. Sanatçıların alanları resim, heykel, seramik, fotoğraf, performans ve video sanatı olabilir, fark etmiyor. 

Melisa Tapan, Sevil Sabancı ve Eran Tapan’ın kızı, 27 yaşında kurduğu Gate 27’yi şöyle anlatıyor: “New York’ta, Columbia Üniversitesi’nde Ekonomi ve Politik Kalkınma Programı’nda master yaparken çeşitli sektörlerden ya da meslek dallarından gelen arkadaşlarımla genellikle sanat üzerine sohbet ediyorduk. Bu fikir ve görüş alışverişleri sırasında benim hem ufkum genişliyor hem de Türkiye’ye döndüğümde ne yapmam gerektiği hakkında düşünüyordum. New York’ta konuk sanatçı evlerine gitmeye, onları araştırmaya başladım. Elimdeki kaynakları düşünerek gözde konumuz sürdürülebilirlikten vazgeçmeden gelecek ile ilgili planlar oluşturmam gerekiyordu. Önce Sabancı Üniversitesi ve SSM Müzesi aklıma geldi. Evimizin bahçesinde de bu gördüğünüz bina vardı. İlk önce Sabancı Müzesi Direktörü Nazan Ölçer’i aradım. Fikrimi beğendi ve programın kaliteli ve multi disipliner olmasını önerdi. Ve bir danışma kurulu kurmaya karar verdik.”

İki genç kadın sanatçı, evinin yandığı trajik günü unutamadığımız Gökçe Erhan ve İranlı Ojan Zargarbaşki, Yeniköy’deki Gate 27’de birlikte sanat üretiyor. 

DANIŞMA KURULU

Böylece, Beral Madra, Dr. Nazan Ölçer, Prof. Selçuk Artut ve Prof. Dr. Ahu Antmen’den oluşan bir danışma kurulu- kurarak işe başlamışlar. Ancak Covid 19 pandemisi patlamış ve davet ettikleri sanatçıları apar topar, zar zor ülkelerine geri göndermişler. İşte o noktada Melisa Tapan hayal kırıklığını bir tarafa itip yeni formüller aramaya başlamış. Hem akademisyen, hem görsel, işitsel işler yapan bir sanatçı, hem müzisyen hem de Gate 27 danışma kurulu üyesi Prof. Selçuk Artut’a konuyu açmış, yanlarına Prof. Ahu Antmen’i de alarak bu kez projeleri Melisa Tapan’ın Ayvalık’taki evine yöneltmişler, ne de olsa pandemide açık ve temiz hava arayışıyla Ayvalık’taki ev de sanatçı programına dahil edilmiş. Hatta Artut Hoca bu süreçte birkaç şarkı bile bestelemiş Ayvalık’ta. 

Melissa Tapan, Gate 27’ye gelen sanatçıların sanatla zanaati de birleştirmelerine değer veriyor. El sanatlarının, zanaatin de yaşaması gerekiyor. Gelen seramikçi konuk sanatçıları İznik ile tanıştırıyorlar, dokumacıları da Hereke ile. 

Mikser Sanat Galerisi’nin kurucu ortağı Bengü Gün, Gate 27’nin bir yıldır direktörü. “Odaklandığımız üç alan var: sürdürülebilirlik, zanaatkâr-sanatçı buluşması, bir de performans sanatına da ağırlık kazandırmak. Marina Abramovic SSM’de sergi açtığında onun enstitüsüyle tanıştık ve onlarla performans işbirliği yapacağız. Sürdürülebilirlik konusunda da sanatçılar yaptıkları yemeklerin kabuklarını, atıklarını biriktirip onlardan gübre elde ediyorlar ve bahçedeki toprağa karıştırıp yeniden sebze ekiyorlar” diyor. 

İKİ SANATÇI 

Gate 27, 2022 programına iki konuk sanatçı ile başlamış. Biri İran’lı Ojan Zargarbashi, diğeri de Gökçe Erhan. Onlarla da sohbet ettim. Gökçe Erhan Trabzon’un Sürmene ilçesinin Çamburnu köyünde doğmuş. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Bölümü’nü birincilikle bitirmiş. Sergiler açmış, Sakıp Sabancı Sanat Ödülü’nü almış ancak büyük şehirde yaşamak istemediği için Çamburnu’na gitmiş. Orada aileden kalan 150 yıllık üç katlı eve yerleşmiş ve başlamış çevre ile doğa ile ilgili işler üretmeye. Bu kadar doğa bilinci olunca da Çamburnu Doğa Kültür ve Sanat Derneği’ni kurarak kendi yaşamının bir parçası olan ekolojik, kültürel ve sanatsal davranışları çevresine de yaymaya başlamış. “Ben memleketime âşığım, oradan sorumluyum, oranın bir neferiyim ve bunu sanatıma da yansıtıyorum” diyor. Ancak bildiğiniz gibi kısa bir süre önce Gökçe Erhan büyük bir felaket yaşamış, tarihi evi, içinde sanatçının işleriyle, boyalarıyla, herşeyiyle yanmış kül olmuş. Gate 27, sanatçının bu acılı döneminde onu davet etmiş, konuk yapmış. Gökçe Erhan, yanında bahçesinin yangında kömürleşmiş sarıçamlarını da beraber getirmiş. Hâlâ canlı kalmış tabakalarına kadar kazıyıp kömür karasından farklı renklere ulaşmış ve bir renk paleti çıkartmış. Bütün bu süreci de bir video ile tarihe kaydetmiş. İşi de hüzünden çok mutluluk saçıyor. Sarıçam kozalaklarıyla kendinin yaptığı küpeler kulağında, Trabzon peştemalı belinde, bu öyküyü anlatırken zaman zaman gözleri yaşarıyor, beni de hüzünlendiriyor. Gate 27, onun yaralarına merhem ve sargı bezi olmuş. Gencecik bir kadın, Gökçe Erhan’ın azmine ve hayata olan bağlılığına hayran kalmamak imkânsız. 150 yıllık dağların tepesindeki babaanneden kalan evini onarmaya başlamış bile. 

Melisa Tapan şimdiye kadar hiç 9-5 çalışmamış, sadece çeşitli yerlerde staj yapmış. “Ama bu işin ekonomisi var, sigortası var, yönetimi var” diyorum. “Bilmiyorum bir cahil cesareti geldi bana, ama etrafımda güveneceğim, danışacağım esaslı kişiler var” diyor. Sabancı yatırım şirketlerinden mali destek istemiyor ama bir yandan da sanat faaliyetlerine yerli yabancı sponsor arıyor. Pakistanlı bir proje sponsoru bulmuş bile. Gate 27, uzun ömürlü olacak görünüyor.