Küçük ressam dünyaya açılıyor
Oyuncu Nazife Aksoy ve Bekir Aksoy’un üç yaşındaki oğlu Asil Aksoy’un yakın zamanda açtığı sergisi yurtdışına açılıyor.
Öznur Oğraş ÇolakTiyatroda defalarca seyrettiğim ve oyunculuğunu çok beğendiğim Bekir Aksoy ile Nişantaşı’ndaki Selahattin Kara Art Galerisi’nde buluştuk. Aksoy ile buluşmamızın sebebi üç yaşındaki oğlu Asil Aksoy. Artık sadece ülkemizde değil dünyada minik ressam diye tanınan Asil Aksoy’un sergisine tanıklık ettik geçen ay. Sergi şimdilerde yurt dışına açılıyor. Yakın zamanda gelen bir teklif üzerine Amsterdam’da sergilenecek Asil Aksoy’un yapıtları. Soyut resimler yapan küçük ressamın renkleri kullanışı ve uyumu dikkat çekici. Asil Aksoy’a sorsanız her resmin bir hikâyesi var onun için. Peki Asil Aksoy’un sırrı ne? Tabii ki onu ve yeteneğini anlayan ailesi. Küçük ressamı babası Bekir Aksoy’dan dinledik.
ÇOCUK MUTLUYSA...
- Yeni nesli ellerinde boya fırçası ile değilde, tablet ile görüyoruz. Ama Asil sürekli üreten bir çocuk, üstelik ortaya çıkan resimlere bakınca kimse bu resimleri üç yaşında bir çocuk yaptı demez.
İki farklı bakış açısı var. Bazen dünyaya
çok hâkim olacak, analiz edebilecek
bir düşünce biçimi varsa çocuklarda
bu analiz yeteneği farklı noktalara
götürebilir çocukları. Ama onun kölesi
halinde, köleleştirilmiş, takıntılı bir
şekilde ona bağlanan çocuklarla iletişim
sıkıntısı yaşıyoruz. Ama inan gene sorun
ailelerde! Onu kısıtlamak yerine dikkatini
dağıtacak, eğlenceli hale sokacak,
hayatını daha
keyifli hale
getirebilseler
ebeveynler, o çocuk o
şekilde onun içine
girmiyor. Tam tersi bırakması gerektiği
zaman kendi bırakıyor, içinde olması
gerektiği zaman içinde oluyor. Biz Asil’le
vakit geçirirken Asil, tabletin başına geçip
onun da izlediği zamanlar oluyor ama
ona köle olmuyor. Tam tersi geliyor “Hadi
baba oyun oynayalım, hadi anne resim
yapalım” demeye başlıyor.
AİLE!
Aslında çocuğun, bütün çocukların ve yetişkinlerin tek arzusu var: Dokunabileceği, hissedebileceği, anlayabileceği anlar yaşamak! O yüzden biraz ebeveynler kendilerine bakmalı ki çocukları ne yapıp ne yapamıyor onları sorgulamalı ki çocukları daha aktif olsunlar. Başarılı demiyorum, başarı kime göre, neye göre! Bir çocuk kendini ifade edebiliyorsa, bir çocuk mutluysa aile başarılıdır. Çocuk kendini ifade edemiyorsa, çocuğun başarısızlığı değildir bu! Ya da çocuk bir şeyleri anlatıp tanımlayamıyorsa bu çocuğun başarısızlığı değildir.
- Her şey ailede bitiyor kısmına kesinlikle katılıyorum. Her çocuk özeldir çünkü? Peki ne yapmalı aileler sizce?
Kesinlikle! Her çocuk özeldir. Aileler
kendilerine büyük yük bindirmesinler.
Eğer heyecanları, hevesleri, hayalleri
varsa bunları gerçekleştirsinler. İşte biz
bir adım attık. Türkiye’de dünya için
büyük bir farkındalık yarattı. Otuzlu
yaşlarda, kırklı yaşlarda buraya gelen,
sergiyi gezen ya da bize sosyal medyadan
ulaşan insanların dedikleri şeyler var.
“Biz çocukken resimler yapıyorduk,
biz bunları çöpe atmışız ve bunu çok
hevesle, heyecanla yapıyordum ama
anlaşılamamışım, ben bunları yaparken
kendimi çok iyi hissediyordum ama
şu an bunların hiçbirini yapmıyorum,
tekrar başlayacağım” diyen birçok
yetişkinle, aslında yetişkin olan çocukla
karşılaşıyoruz. Çünkü o çocuk duygusunu
tekrar yaşamak istiyorlar.
HAYATIMIZDAN KESİTLER!
- Asil resimlerini yaparken ya da yaptıktan sonra size anlatıyor mu?
Bize anlatıyor. Biz de çok
fazla bahsetmek istemiyoruz.
Ama şöyle düşünmeniz lazım,
kişiler fark etmiyor ama Asil
bize anlattığında veya biz de
düşündüğümüzde onun için
her şey nesnel, gerçek, somut!
Sadece soyut resimde şöyle bir
şey var. Kişi kendi çıkarımını,
kendi yaşam biçimini, kendi
düşüncesini, felsefesini orada
görebiliyorsa, hissedebiliyorsa
ki bunun için ufak bir çaba
harcaması yeterli! Beş dakika
bir resme baktığınızda,
hayatınızda çok kısa bir süre,
o resmin içinde, derininde,
kesin kendinizle ilgili bir şey
buluyorsunuz, soyut resimde!
Figüratif resimde sanatçının
size vermek istediği şeyi
alıyorsunuz. O rengi, o dokuyu,
sizi heyecanlandıran şey aslında
her zaman gördüğünüz, hayatta
her zaman karşılaşacağınız, ‘Ya
evet ben de buraya gitmiştim’
diyeceğiniz bir anı defteri, anı
kitabı gibi!
- Soyut resim evet yoruma açık. Ama bakmak, görmek ve düşünmek gerekli!
Asil bir resmi
yaparken “Baba siyah
deniz yapıyorum”
demişti yani resme
“Siyah Deniz” adını
koydu. Ben hiç
soyuttan anlamam
diyen kişi, bütün
o denizi, tüm o
coşkuyu gördü.