Korku hayranlarına vefa

Yeni “Çığlık” (Scream) filmi, adeta korku filmi hayranlarıyla sohbet edercesine, teen-slasher (genç kıyımı) türünün tüm klişelerinin tadını doyasıya çıkarıyor. Tırmanan bir gerilim ya da yeni bir heyecan yaratmaktan çok korku dehası Wes Craven’a, filmin orijinaline ve korku sineması fanatiklerine özel bir buluşma sunuyor.

Cenk Erdem

Yeni “Çığlık” filmi orijinal adıyla yola devam ederken, serinin yıldızı Neve Campbell ona çığlık kraliçesi unvanını getiren rolüyle, Sidney Prescott olarak son derece güçlü bir duruşla geri dönüyor. Yine Courtney Cox haberci Gale Weathers rolüyle ve David Arquette ise bu kez artık emekli şerif Dewey rolüyle filmin mirasını taşıyan karakterler olarak yeni filme büyük güç katıyor. 

İLK HİKÂYEYE DÖNÜŞ 

Kevin Williamson’ın kaleminden çıkan ve korku ustası Wes Craven’ın 1996 yılında teen-slasher türüne yeniden zekice hayat verdiği ilk Çığlık filminden 26 yıl sonra aslında serinin 5. filmi olan Çığlık filmi bu kez karşımıza bir devam filmi (sequel) gibi değil, ilk hikâyeye dönüş (requel) olarak çıkıyor. Matt Bettinelli Olpin & Tyler Gillett’in yönetmenliğindeki yeni “Çığlık” filmi bu yaklaşımı postmodern bir tavırla izleyiciye açıkça söylüyor. Devam filmlerinin ne kadar kötü olduğunu zeki bir yol bularak eleştirirken ilk filme mümkün olduğu kadar sadık kalıyor. Özellikle son yıllarda “Black Christmas”, “Poltergeist”, “Hayvan Mezarlığı” gibi birçok efsanevi filme yeni bir makyaj yapmaya çalışılırken ünlü filmlerin şöhretleri yerle bir edilmişti. Yeni Çığlık, ilk filmin şanına saygı duyarak ilerliyor. Alışıldık devam filmlerinden farklı olarak yeni bir nesli daha kazanma kaygısıyla saçmalamak yerine, korku filmi hayranlarına ve ilk filmin hikâyesine bağlılıkla adeta Çığlık filmini ve Wes Craven’ı anma niteliğinde bir film keyfi yaratıyor. 

Z KUŞAĞI’NA GÖNDERME

Yeni Çığlık, internete doğan dijital kuşağın saplantılı korku fanatiklerini işlerken yer yer Z kuşağına eleştirel esprilerle yaklaşıyor. Filmde yeni kahraman Sam Carpenter’ın (Melisa Barrera) bağımlılık geçmişi, kullandığı antipsikotik ilaçlar ve yaşadığı halüsinasyonları filme ayrı bir renk katıyor. Sam’in soyadındaki ünlü korku ustası John Carpenter alıntısı ya da gençlerden Dylan Minnette’in isminin Wes olması gibi ustalara saygı, filme türe özel inceliklerle katılıyor. 

TAM BİR KULÜP FİLMİ 

Film, duş sahnesinden tutun, katilin ortaya çıktığı anda duyacağınız repliğe kadar zekice sürprizler ve ters köşeler yapmayı da başarıyor. Agatha Christie romanlarını hatırlatacak türden “Katil kim?” kurgusu ve genç arkadaş grubundaki hemen herkesin üzerine çektikleri şüphe de korku filmi sevenler için ballı lokma tatlısı. Amerikalıların “Whodunit / Kim yaptı?” filmi adını verdikleri kurguya, korku filmlerinin klişe kurallarına esprili göndermeler de ekleniyor. Filmin açılış sahnesinde ilk filmde Drew Barrymore’un canlandırdığı ikonik ilk kurban Casey’in sekansına göndermelerle klasik korku filmi atmosferi yaratılırken, gerilim izleyicisinin “You” dizisinden hatırlayacağı Jenna Ortega, Tara rolüne çok yakışmış. Tara’nın, malum sabit telefon çaldığında, Ghostface maskeli katille konuşmaya başladığındaki korku filmlerini küçümseyen tavrı aslında film hakkında sağlam ipucu veriyor. Tara, favorileri arasında zamanımızın The Babadook, The Witch, Hereditary gibi hit olmayı başarmış alternatif indie korku filmlerini sıralarken dönemin korku filmi anlayışı da masaya yatırılıyor. 

Ne var ki, film türün en büyüklerine saygı duruşunu hiç ihmal etmiyor. Bol bol Halloween’in olmazsa olmazı Jamie Lee Curtis’ten, slasher türünün ikonları Michael Myers ve Jason Voorhees’e kadar korku filmi fanatiklerinin tutkularını ardı ardına sıralıyor. Scream, bir korku fanatiği olarak bende sanki “Hababam Sınıfı” filmlerini Cemal Reşit Rey’de anmışız gibi güçlü hisler uyandırdı. Bu durumda açıkçası sadece türü sevenlere hitap ediyor da diyebiliriz, tam bir kulüp filmi gibi.