Kök salmak mı, kurtulmak mı?

İnci Eviner’in Bursa’daki ilk sergisi ‘Evin Ötesi’, İmalat-Hane’de açıldı.

Orhun Atmış

İnci Eviner’in yeni sergisi “Evin Ötesi” Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki İmalat-Hane’de açıldı. Sergi 8 Nisan’a kadar izleyiciyle buluşacak. Eviner’in Bursa’da açılan ilk sergisi, aynı zamanda İmalat-Hane’nin kuruluşunun birinci yıldönümünü kutluyor. Bursa ve Nilüfer ilçesi için böyle büyük bir serginin çok olumlu olmasının yanı sıra, “Evin Ötesi” mekâna çok iyi uyum sağlıyor. 

Eviner’in sergisi için bir otobüs dolusu davetliyle Bursa’ya varırken sergide neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Tam da günübirlik olarak yaptığımız ufak yolculuğa değen, anlamlı bir sergiyle karşılaştık. İmalat-Hane’nin sanat danışmanı Murat Alat’ın sergi metninde de belirttiği gibi, “İnci Eviner’in haritaları her daim hareket halinde olanlar içindir. Gezginler, göçebeler, arzusunun peşinde sürüklenenler. Gidecek bir yeri olmayan, bir yerden gelmeyen, hareketi hareketten zevk aldığı için devam ettirenler...”

İnci Eviner

COĞRAFYA SERİSİ

Sergide Eviner’in uzun yıllardır üzerinde çalıştığı eserlerin önemli bir kısmı görülebiliyor. Eviner’in 93 yılında yaptığı coğrafya serisi bu serginin de ana konusu. Açılışta konuştuğumuz Eviner, coğrafya serisini şöyle anlatıyor: “O dönem Batı dünyasının hiyerarşik neden-sonuç ve ikilikler üzerine dayanan düşünce ve zihin yapısından uzaklaşıp premodern döneme ait anonim figürleri ve çizimleri topladığım ve bunlarla benim kendi kişisel dünyamı, hafızamı birleştirdiğim bir dizi desenden oluştu. Ben bunları gezici formlar olarak düşündüm, sırtlarını duvara dayayan, kök salmayan, kendi aralarında sürekli değişerek yeni peyzajlar oluşturabilecek bir sıra dağ formunda resim oluşturmuştum ve üzerindeki bakırlar bir çeşit iç organlar gibi işliyorlardı, bu resimli levhalar bir araya geldiğinde sıra dağ oluyorlardı. Sonra bu konu hiçbir zaman peşimi bırakmadı.”

Coğrafya 1993

"KIZLAR AVRUPA’DA"

İmalat-Hane’ye girdiğinizde Eviner’in “sıra dağları” duvarlarda sağlı sollu yerini alıyor. Tam karşınızda ise dev bir ekranda “Kızlar Avrupa’da” isimli video eseri, yanında da yukarıdan aşağıya Eviner’in yazdığı şiir görülüyor. “Kızlar Avrupa’da” eserinde sürekli devinim halinde olan bedenler görüyoruz. Yüzleri belli olmayan, var olma arzularına göre devinen parçalar. Sürekli birbirlerine temas ediyorlar, iç içe geçiyorlar, birbirlerinden kopuyorlar... Eviner, eserini şu sözlerle anlatıyor: “O haritanın üzerinde bir şekilde evinden edilen, evini terk etmek zorunda kalan ya da evini daha iyi bir dünya için terk eden, Avrupa yoluna çıkan kadınların oluşturduğu bir grup var. Lirik de bana ait. Tabii ses ve bu lirik hepsi çok önemli. Rilke’den bir alıntı var: ‘Eğer seni bu yeryüzü unutursa, de ki sessiz duran toprağa: Ben varım, hızla akan suya da: Ben varım.’” 

"HEPİMİZİN DERDİ..."

Eserlerinde bireysel ve insani çelişkilerle politik mobilite arasında köprü kurmaya çalıştığını söyleyen Eviner, sergisini şöyle özetliyor: “Ütopyalar, milli kimlikler, ev ve evin içinde-dışında olma konusu hep şekil değiştirerek aktı gitti bu seneler boyunca. O yüzden konu ‘Evin Ötesi’. Evde olmak ve evi terk etmek... Hepimizin de aynı zamanda derdidir ya, hem konfor ve güvenli alanlar isteriz hem de hayaller kurar uçmak isteriz, yeni dünyalara, maceralara açılmak isteriz. Sonra dönüp gelip yine evde olmak isteriz. Ardından ev bütün özgürlükleri kısıtlayan bir hapishane olmaya başlar ve tekrar hayaller kurup başka dünyalar keşfetmek isteriz. Köklenmek mi isteriz, yoksa köklerden kurtulmak mı? Bütün bunlarla bu politik hareket, mobilizasyon ve göç, bence birleşiyor.”