Kibele’den Sarıkız’a uygarlıkların kesiştiği sergi: Yerel Yansımalar
Kadim Anadolu uygarlığının en bilindik figürüdür Kibele. Doğurgandır, berekettir; tıpkı Anadolu gibi. Birçok kültürde farklı anılsa da en sonunda “Tanrıçaların anası”dır.
Mehmet S. AmanRessam Mürüvvet Durak, 13. kişisel sergisi “Yerel Yansımalar”da, Anadolu’nun bu kadim izlerini kültürel imgelerle birleştiriyor, eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Küratörlüğünü Kenan Bahadır Derre’nin üstlendiği sergi, 30 Haziran tarihine kadar Trump Alışveriş Merkezi B2 katında bulunan Trump Art Gallery’de ziyaret edilebilir.
Sergideki resimlerin büyük bölümünün temel öğesi kadın yüzleri. Hititlerden bugüne taşınmış Şahmeran’da, Kazdağları’nı koruyan yiğit duruşlu bir kadında, İstanbul’un tarihi duraklarının sarmaladığı bir çehrede, adaleti arayan bir bedende, mağdur bir ifadeyle bakan kadın yüzleri en dikkat çekici unsurlardan.
Durak, doğurganlığı simgelediği için Kibele’den yola çıkarak ve kendisiyle özdeşleştirerek kendi figürünü yaratmaya çalıştığını söylüyor. Kibele’nin yenilenmeyi, dönüşümü, gücü temsil ettiğini belirten Durak şunları söylüyor:
“Toprak Ana’yı çağrıştıran Kibele de var, Sarıkız Efsanesi’nden yola çıkarak Kazdağları’nı koruyan kadın da. ‘Nazarlıklar Senfonisi’ adını verdiğim ve Medusa’dan yola çıktığım kadın da var Themis gibi adalet terazisini koruyan kadın da. Hepsinin benim için özel bir anlamı var.”
Alışık olduğumuz Yörük-Türkmen kilimlerindeki semboller, imgeler, çalışmalarının bazen ayrıksı bazen de ana unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Isparta ve Afyon kökenli iki ailenin kızı olduğunu ve çocukluktan beri bu iki kültürün içinde yetiştiğini belirten Durak, Anadolu sembollerinin özellikle nazarlıklarının araştırma konularından birisi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Anadolu kültürünü batı kültürüyle sentezleyerek, semboller, Anadolu motifleri, kilimleri ve nazarlıklar konseptini estetik bir dille modernize ederek, yerelden evrensele taşımayı amaçlıyorum.”