‘Ki sıcak kanla/ Yazayım acılarımı’¹

19. yüzyılın en önemli Alman şairlerinden Heinrich Heine (13 Aralık 1797 / 17 Şubat 1856) ironi ve alay yüklü yapıtlarında, Paris’ten Almanya’ya geldiğinde dolaştığı kentlerin geçmişini, o gününü, tarihsel, kültürel önemlerini, değişen, değişmeyen yanlarını yeni gözlemleriyle ortaya koymaya çalışır. Kentlerin geçmişindeki önemli olaylarla güncel konuları bir araya getirir. Ülkenin, yöneticilerin kokuşmuşluklarını gözler önüne serer. Halkın özgürlüklerinin kısıtlanması, yoksul bırakılması şiirinde ele alınan, öne çıkan belli başlı konulardır. Şiirlerinin omurgasında başka halklara karşı düşmanca duyguların körüklenmesi, düşünceye karşı uygulanan sansür de yer alır. Yoksul kesime önerilen “Öteki dünyada rahata ereceksiniz, huzur bulacaksınız” türünden söylemlere başkaldırır; kiliseyi, dinci çevreleri eleştirir. Cennetin öteki dünyada değil, bu dünyada olduğunu vurgular.

Gültekin Emre

“Yaşamak insanı delirtecek kadar tatlı bir şey; dünyanın bu karmakarışık hali öyle hoş ki, bu dünya, tanrıların içki aleminden izin almadan, a la francaise sıvışmış, ıssız bir yıldıza gidip yatmış ve düşlediği şeyleri yarattığının farkında olmayan, şaraptan mest olmuş bir tanrının rüyası gibi bir şey -rüyalar bazen rengârenk bir çılgınlık halinde bazen de ahenkli bir düzen içinde belirir- İlyada, Platon, Marathon Savaşı, Musa, Medicilerin Venüs’ü, Strasbourg Katedrali, Fransız Devrimi, Hegel, buharlı gemiler vs. bu yaratıcı tanrı rüyasının ayrı ayrı güzel buluşlarıdır. Ama, bu uyku uzun sürmez, tanrı uyanır, uykulu gözlerini ovuşturur ve gülümser ve dünyamız hiçliğin içine gömülür, zaten hiç var olmamıştır.”

(Seyahat Tabloları I-II)



‘ALMANYA. BİR KIŞ MASALI’

Heinrich Heine (1797-1856), 1831’de Paris’te yaşamaya başlamasından 12 yıl sonra Hamburg’taki yayıncısıyla buluşmaya, 1843’te Almanya’ya gider. Yayımlandığında çok konuşulacak, tartışılacak yapıtını beş ay gibi kısa sürede tamamlar. 25 Eylül 1944’te kitap okurla buluşur. 12 Aralık 1844’te, Heine’nin tutuklanması istenir yönetici kesimce. Şair, bu tutuklama kararından önce Paris’e gitmeyi başarır.

27 bölümden oluşan Almanya. Bir Kış Masalı ironi, alay yüklüdür. Heine yapıtında, Almanya’nın o günkü politik coğrafyasını, içeriden ve dışarıdan ele alır. Paris’te hep Almanya’yı yaşayan şair, Almanya’ya geldiğinde dolaştığı kentlerin geçmişini, o gününü, tarihsel, kültürel önemlerini, değişen, değişmeyen yanlarını yeni gözlemleriyle ortaya koymaya çalışır. 

Kentlerin geçmişindeki önemli olaylarla güncel konuları bir araya getirir. Böylece ülkenin, yöneticilerin kokuşmuşluklarını gözler önüne serer. 

Halkın özgürlüklerinin kısıtlanması, yoksul bırakılması şiirinde ele alınan, öne çıkan belli başlı konulardır. Ayrıca başka halklara karşı düşmanca duyguların körüklenmesi, düşünceye karşı uygulanan sansür de yer alır şiirlerinin omurgasında.


SÜRGÜNDE YAŞAYAN BİR ŞAİRİN 

ANADİLE İLİŞKİN DUYGULARI!

Kitabın ilk bölümünde vatanından ayrılmak zorunda kalmış bir insanın yüreğindeki yurt özleminin, yurt sevgisinin derinliğini “Ve sınıra geldiğimde / Büyük bir çarpıntı hissettim / Yüreğimde...” dizeleriyle dile getirir. 

Konuşup yazdığı Almancayı duyunca, kendisinde “bir gariplik” olduğunu duyumsar. Yayıncısı Julius Campe yazdığı mektupta sürgünde yaşayan bir şairin anadile ilişkin duygularına değinir: 

“Yolculuğum sırasında Almanya’nın havasını solumaya başladığımda çok daha kolaylıkla güzel dizeler yazdım. Ve ilerde Almanya’ya yapacağım seyahatlerde çok daha güzel yapıtların ortaya çıkacağına inanıyorum.”

Bu ünlü yapıtın ilk bölümü “yeni, daha iyi bir şarkı”yı dile getirir. Yani yeniliklere açık olma özlemi, isteğidir. Eskiyle hesaplaşma, yenileşme, yeniden yaşama... “Yeni bir şarkı, daha iyi bir şarkı, cenneti dünyada şimdiden kurmak”, sosyalist çevrelerde bir manifesto gibi algılanır, yorumlanır. 

Ayrıca yoksul kesime önerilen “Öteki dünyada rahata ereceksiniz, huzur bulacaksınız” türünden söylemlere baş kaldırır; kiliseyi, dinci çevreleri eleştirir. Cennetin öteki dünyada değil, bu dünyada olduğunu vurgular. 

“Hüzünlü aralık ayındaydı/ Günler başlamıştı solmaya/ Rüzgâr ağaçlardan yaprak yoluyordu/ İşte o zaman gittim Almanya’ya.”


Resim: Moritz Daniel Oppenheim


SOSYALİST DÜŞÜNCELERİYLE HEINE!

Sonra da: “Kırabilirim yüz yıllık neşesini/ Eski Almanya’nın” diyerek baskıya gönderme yapar. Sosyalist düşüncelere yakınlığıyla bilinen Heine şu dörtlüğünde güçlü oluşunu dünya duyurur: “Alman toprağına bastığımdan beri,/ Büyülü içkiler akıyor içimden-/ Dev, anaya tekrar dokundu,/ Ve güç kazandı yeniden.”


TÜCCAR OLAMADI, ŞAİR OLDU!

Yahudi bir ailede doğan Heine’nin amcası Hamburg’ta bankerdir. Amcasının yanında çalışır. Ama bankacılıkta gözü yoktur. Amcasının kızına âşık olur. Şairi ömrü boyunca destekleyecek amcası ona bir manifaturacı dükkânı da açıverir. O da kısa sürer. Tüccar olamayan Heine şair olur. Amcasının kızı Amelie, Heine’nin tutkulu aşkına yanıt vermez. Heine “içli” mutsuzluğunu ortaya koyan şiirler yazıp durur uzun bir süre. 

Heine, amcasının desteğiyle Bonn’da hukuk öğrenimine başlar. Önemli şairler Arndt, August Wilhelm Schlegel’in derslerini izler. Sonra Berlin’de sürdürür öğrenimini. Hukuktan çok felsefeye, edebiyatla ilgidir. Ünlü filozof Hegel’in öğrencisidir, Berlin’deki edebiyat çevresiyle tanışır. Romantik duyguların, aşk kırgınlığının izleriyle örülü ilk kitabı Şiirler (1821) yayımlanır.


‘ŞARKILAR KİTABI’

“İşte şiirler, Etna’nın lavları/ Gibi taşkın, bağrımdan/ Kıvılcımlar saçarak fısşkırdı/ Etrafa bir zaman.” Behçet Necatigil, ünlü mü ünlü Şarkılar Kitabı’nı (Adam Yayınları / 1982) çevirmesiyle, “Alman edebiyatının romantizmden realizme geçiş döneminin en önemli şairi”ini daha yakından tanırız. 

“Çoğunlukla derinliğine ve acı bir duyarlık, yer yer üzgün tatlı bir eğlenti havası yansıtan şiirleri Almanya’da kuşaktan kuşağa birer halk türküsü gibi” söylenegelmiştir. Şiirlerinin bazılarını Schubert, Schumann, Brahms bestelemiştir. Onu dünya şairi yapan Şarkılar Kitabı (1827) çok önemlidir. 



Çizim: W. Pech


BEHÇET NECATİGİL: ‘ZAMANA EN 

DAYANIKLI KİTAPLARDAN BİRİ; 

ŞARKILAR KİTABI!’

Erken yaşlarda yazılmaya başlanan bu kitap için “zamana en dayanıklı kitaplardan biri” diyor Necatigil

“Şairin gençlik heyecanı ve tutkuları, ümit ve ümitsizlikleri kafa ve gönül bunalımları, artistik çabaları bu şiirlerde dile geliyor. 

Romantik bir genç ruhunu tam anlamıyla yansıttığı, rahatlıkla söylenebilir. Bunlar gönüle seslenen şiirlerdir; okuyucuda yaşantı birlikleri yaratır; yalnız bir millete özgü karakter ve kültürü değil, evrensel bir ruh yapısını vurgular. 

Kalbim koşmaları, ağıtlarıdır; esnek, yumuşak, saydam şarkılardır. Çağlar süresince, âşık gönüllerin, yanan yüreklerin hicranlarını, yalnızlık, terk edilmişlik ve ruh gerilimlerini veren şiirlerdir.”

Necatigil’in bu can alıcı kitabı, şiirleri derinden kavrayıcı yorumlarına eklenecek fazla bir şey yok. Devamında Necatigil şöyle söyler: “Heine’yi o şehirden ötekine çeken büyüde, güçte, bizim saz şairlerimizde olduğu gibi mutsuz aşklara, gurbet acılarına, çağıyla çatışma halinde olanlara benzerlikler bulmamak imkânsızdır.”

Bu kitaptaki şiirlerde Yunan mitolojisi de ağırlıklı yer alır. Şarkılar Kitabı Alman halk şiirinden, masallardan, efsanelerden beslenen lirik, yapyalın şiirlerden oluşur. Şarkılar Kitabı, Heine yaşarken 13 kez basılmış. Japoncaya çevrilen ilk Almanca şiir kitabı olmuş. 


‘SEYAHAT TABLOLARI’

“Hoşça kalın, cilalı salonlar, / Perdahlı baylar, kaypak bayanlar! / Dağlara çıkayım, dağlara, / Gülerek size bakmaya.”

1824 yılı Eylülü’nde Harz Dağları gezisine çıkar Heine. Goethe’ye uğrar. Hukuk fakültesini bitirir. Hıristiyan olmadığı için diploması bir işe yaramayacaktır. O yüzden din değiştirip Protestan olur. Böylece “Avrupa kültürüne bir giriş bileti” aldığını söyleyerek durumuyla gırgır geçer. 

Londra, Münih, İtalya, Hamburg, Berlin, Potsdam gezilerinden sonra 1831’de Paris’e yerleşir. Almanlara Paris’ten / Fransa’dan, Fransızlara Almanya’dan siyasi, kültür haberleriyle seslenen gazeteci olarak çalışmaya başlar. “Fransızlarla Almanları fikir alanında birbirine bağlamak, karşılıklı bilgisizlik ve güvensizlikleri aradan kaldırmak” için çabalamaya başlar. Paris’teki şair, yazarlarla, sanat çevresiyle dostlukları gelişir. 

Pertev Naili Boratav tarafından üç cilt olarak (1945-48) çevrilen Seyahat Tabloları (1824-1831) dört cilttir. Ölçülü uyaklı, düzyazıların yer aldığı yapıtta Heine, gezi izlenimlerinin yanında siyaset, kültür, edebiyat üstüne görüşlerini düşüncelerini dile getirir.

İlk bölümde Göttingen Üniversitesi’nin sıkıcı ortamından Harz Dağları’na kaçan (giden) şairin dağdaki yaşamı ele alınır. İkinci bölümde şairin Nordemey Adası’ndaki günler, izlenimci bir ressam gibi yansıtılır.

Üçüncü bölümde Heine’nin ilk sevgilisi Therse’e duyduğu aşkın esintileriyle karşılaşır okur. Dördüncü bölüm olan “İngiltere Notları”nda yeni bir din kavramı gibi “özgürlük” kavramı işlenir.

 

Resim: İsidore Popper


‘ROMANTİZM OKULU’

Romantizm Okulu ise Ömer B. Albayrak tarafından dilimize kazandırıldı (Yapı Kredi Yayınları / 2006). Fransızlara Almanları, Almanlara Fransızları her türlü konuda bilgilendirdiği ama daha çok edebiyat, siyaset, yazar, kitap eleştirisi yazılarından oluşan yapıtı da çok ses getirir. 

Bu kitapta Heine, “Avrupa’nın geçmişi geride bırakıp yüzünü gelece dönme sürecindeki çalkantıları yaşadığı bir dönemde, sade Almanya için değil, tüm Avrupa için” düşündüklerine yer verir.” 

Paris’te yaşamaya başladığı yıllarda başlar yazmaya. Yahudi olduğu için kendi yurdunda dışlanan Heine, oluşmakta olan yeni Avrupa’nın çelişkilerini, bu çelişkilerin çözümünü, romantiklerin milliyetçiliğiyle değil Avrupalı olmakta bulur. 

Edebiyatçılar, kitaplar üstünden geçmişin eleştirisiyle birlikte yeni oluşumlara dikkat çekmeye çalışır. Şöyle diyor bu yeni bakış için: “Sık sık insanları geçmişin mezarlarına bakmaya iten tuhaf, ürkütücü merak! Böyle şeyler olağandışı dönemlerde, bir çağın kapanışının ardından ya da büyük bir felaketten önce gerçekleşir.” 

“Neyim mi var, küçük kız,/ Almanya’da çoklardan olan şey:/ En ağır acılar söylenince/ İçlerinde benimki de bulunur.” 


HEINRICH HEINE KLİNİĞİ 

Son olarak,17 Kasım - 21 Aralık 2006’da, kulak çınlamam nedeniyle kaldığım Heinrich Heine Kliniği’ndeki günlerimden de söz etmem ne kadar doğru olur bilmiyorum.

Heinrich-Heine-Klinik’te, yanımda Heine’nin Behçet Necatigil’in çevirisi olan Şarkılar Kitabı da vardı. Potsdam’daki Neu Fahrland köyünün içinde Heinrich Heine Yolu vardı ve ben o yolda ne çok düş kurdum, şiir düşündüm; kulak çınlamamı unutmak, çınlamayı bastırmak için.

Kulak çınlamam geçmese de Heine bana şiirleriyle çok yardım etti. Şiirler esinlendirdi. Heine, 1829’da üç ay kalmış bu gölüyle, ormanıyla, küçük köyüyle olağanüstü manzaralı yerde. Heine’nin “Eğer vücudunla ruhun uyumluysa, asıl harmoni budur” düşüncesinden doğmuş Heinrich-Heine adını alan klinik.

1946’da klinik kurulmaya başlanmış, 1952’de yaşama geçmiş sanatoryum olarak. Giderek pek çok bölüm de eklenmiş, seçkin bir yer haline gelmiş. “Önce umudum yoktu,/ Dayanamam sandım;/ Sormayın nasıl oldu,/ Ama işte dayandım.”


¹ Şarkılar Kitabı / Heinrich Heine / Çeviren: Behçet Necatigil / Adam Yayınları / 1982.