'Kazı'dan sanata ilham
Orta Anadolu’nun bilinen en eski köyü Aşıklı Höyük, 13 yerli ve yabancı sanatçının işleri üzerinden sanat ve arkeoloji arasında bir diyaloğa dönüştü. Ortaköy’deki Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’ndaki sergi 25 Şubat’a kadar ziyarete açık.
Emrah KolukısaAşıklı Höyük Dostları Derneği Başkanı Ferhat Boratav’dan aktaralım: “10 bin 500 yıllık bir tarih... 13 çağdaş sanatçı... 16. yüzyıldan kalan bir bina. Böyle bir bileşim herhalde ancak İstanbul gibi yerlerde olabilecek bir şey. Dolayısıyla bu da kendi içinde çok güzel bir fırsat oldu bu sergi için.”
Boratav’ın sözünü ettiği sergi, küratörlüğünü Fırat Arapoğlu ve Gary Sangster’in üstlendiği, uluslararası 13 sanatçının eserleriyle katıldığı ve ve bir yanıyla tam anlamda bir sosyal sorumluluk projesi olan “Kazı İzleri”, Ortaköy’deki Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda açıldı ve 25 Şubat’a kadar da ziyaretçilerini bekliyor. Serginin adındaki ‘kazı’ ibaresi Anadolu’daki en eski yerleşim birimlerinden biri olarak kabul edilen Aşıklı Höyük köyünde 30 yılı aşkın bir süredir devam eden arkeolojik kazılara atıf yapıyor. Türkiye, İspanya, İngiltere, ABD ve Kolombiya’dan 13 çağdaş sanatçının Aşıklı Höyük’ü ziaretlerinin ardından ürettikleri ve elbette Aşıklı’dan aldıklartı ilhamı yansıttıkları eserler ise İstanbul’un ardından önce İskoçya’nın Dundee kentine ve ardından da İspanya’nın Barselona kentine giderek oralarda da sergilenecek.
Aşıklı Höyük Dostları Derneği’nin .C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Avrupa Birliği’nin mali desteği ile hayata geçirilen “Ortak Kültür Mirası: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog-II (CCH-II) Hibe Programı” kapsamında desteğe değer bulunan ‘Sanat ve Arkeoloji Projesi’ aslında Universitat Autònoma de Barcelona (UAB) ve University of Dundee (UD) ile birlikte planlanan ve yürütülen disiplinler arası bir proje ve sanat, tarih, sanat tarihi, arkeoloji ve antropolojiyi bir araya getirerek, Aşıklı Höyük’ü tanıtma amacını taşıyor.
GÖNÜLLÜLERİN DERNEĞİ
Dernek Başkanı Ferhat Boratav serginin açılışında yaptığı konuşmada, “Derneğimiz farklı disiplinlerden gönüllülerin bir araya gelmesi ile üç yıl önce kuruldu. Aşıklı Höyük’ü desteklemek için çalışıyoruz. Bu sergi projesiyle Aşıklı Höyük’ü arkeolojiyle, sanat tarihiyle, güncel sanatlarla ve antropolojiyle ilgilenen kesimlere, ama daha da önemlisi, bu toprakların kültür mirasında, çok da iyi bilinmeyen bir dönemi bilmeyen insanlara tanıtmayı amaçlıyoruz. Çünkü Aşıklı Höyük, ‘başka bir toplum düzeni mümkün mü’ sorusunun peşinden giden herkesin hayal gücünü kamçılayacak bir yer olarak, bilmeye görmeye değer. Türkiye tarihi ve kültürel mirasını Avrupa düzeyinde anlatacağız. Amacımız Aşıklı Höyük’ü dünyaya tanıtmak.” dedi.
Serginin küratörlerinden Fırat Arapoğlu projenin disiplinlerarası karakterine vurgu yaparak sanat ve arkeoloji arasındaki diyaloğun altını çizerken, serginin diğer küratörü Gary Sangster ise projeye ilişkin şunları söyledi: “Arkeoloji ve sanatın eleştirel metodolojileri farklı olsa da baktıkları yerler aynı: Görsellik, maddesellik, uzamsallık, zaman, arşivin doğası, anlam, değer, insan olmanın anlamı ve bu anlamın nasıl ifade edildiği gibi. Aşıklı Höyük’ün barındırdığı tarih ile sanatçıların entelektüel yaratımları birleşince ortaya arkeolojinin aydınlattığı yolda yeni formlar ve görüntüler çıktı. Serginin izleyicilere Orta Anadolu’nun bu en eski yerleşim yerinin tarihini birlikte keşfedeceğimiz farklı bir deneyim yaşatacağına inanıyorum.”
HER ODADA FARKLI BİR İŞ
Tarihi Hüsrev Kethüda hamamaının odalarını gezmeye başlıyoruz. Her odada farklı bir sanatçının farklı bir teknik kullandığı işi karşılıyor bizi. Fotoğraf sanatçısı Murat Germen zemine yerleştirdiği kazı alanı fotoğrafının üzerine ahşap bir kitaplık koyduğu “Kopma” adlı işiyle katılmış sergiye. İngiltere’de yaşayan Özgül Aslan ise Aşıklı’dan ilhamla sarı pigment kullanarak bir beden formundaki işini yatırmış kendisine ayrılan odada ve adını da “Tozdan Töze” koymuş. Yeni teknolojilerin de yer aldığı sergide Artırılmış Gerçeklik uygulamasını kullana Ahmet Rüstem Ekici ve Hakan Sorar’ın işleri bambaşka bir deneyim sunarken, girişte ziyaretçileri karşılayan Anita Taylor imzalı dev çizimler çağlar öncesinden güçlü bir duygu aktaırmı yapıyor. Tek tek her işi anlatmanın da çok gereği yok aslında, kendiniz gezip keşfetseniz daha güzel.
SERGİNİN MÜZİĞİ
Farklı sanat dallarının ve tekniklerinin yer aldığı sergide neden acaba hiç müzik yok diye düşünürken derinlerden gelen bir türkü sesiyle seviniyorum. Sese doğru ilerlediğimde müziğin İngiliz sanatçı Dillwyn Smith’in “Kök, Çiçeklenme ve Patlama” adlı işinin bulunduğu odadan geldiğini anlıyorum. Tam esere incelemeye başlamışken Ferhat Boratav yakalıyor beni “Bakın ne anlatacağım, çok ilginç bir hikayesi var vu işin” diyor ve anlatmaya başlıyor.
İşin özeti Dillwyn Smith Aşıklı’da bulunan ve binlerce yıldır da burayla özdeşleşen Sığır Kuyruğu bitkisi (Verbascum) ile renklendirdiği ve sonra da yine Aşıklı evlerine özgü tahta merdivenlerin (malum o çağlarda kapı diye bir şey yok, evlere yukarıdan merdivenle giriliyor) basamaklarına astığı kağıtları hazırlarken, tesadüf bu ya, Londra’da, hemen oturduğu evin yanında yaşayan bir Türk saz sanatçısı ile tanışıyor. Ondan sergide kullanmak için bir4 fon müziği kaydetmesini istiyor ve stüdyoya giriyorlar. Sonra Smith yaptığı işi tarif ederken saz sanatçısı onun bahsettiği bitkiyi tanıdığını ve hatta o bitki için yapılmış bir türkü bildiğini söylüyor ve çalmaya başlıyor. İşte sergi sırasında duyduğumuz, bizi uzaktan yanına çağıran türkünün böyle tuhaf, ilginç ve şaşırtıcı bir hikayesi var. Hikayeyi dinledikten sonra Smith ile de tanışıyoruz ve bize Verbascum bitkisinden hemen orada demlediği çaydan da ikram ediyor. İşin içine mutfak da giriyor böylece ve disiplinlerarası projeye yeni bir boyut katılmış oluyor. Tabii bu biraz işin esprisi.
5 ÜLKEDEN 13 SANATÇI
“Kazı İzleri” sergisinde yer alan sanatçılar şöyle sıralanıyor: Özgül Arslan (Türkiye/İngiltere), Eva Bosch (Katalonya/İngiltere), S¸ahin Domin (Türkiye), Ahmet Rüstem Ekici (Türkiye), Leyla Emadi (Türkiye), Stephen Farthing (İngiltere/ABD), Murat Germen (Türkiye), Osman Nuri İyem (Türkiye), Blanca Moreno (Kolombiya), Dillwyn Smith (İngiltere), Hakan Sorar (Türkiye), Anita Taylor (İngiltere) ve Emre Zeytinoğlu (Türkiye).
AŞIKLI HÖYÜK 32 YILDIR KAZILIYOR
Günümüz Türkiye coğrafyasında Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde, Hasan Dağı ile Melendiz Çayı arasında yer alan Aşıklı Höyük, Orta Anadolu’nun bilinen en eski köyü. 10 bin 500 yıllık tarihe sahip Aşıklı Höyük, avcı toplayıcı dönemden yerleşik tarım düzenine geçişin hemen her aşamasının izlenebildiği bir kazı alanı. İlk beyin ameliyatının yapılması, koyun ve keçinin ilk kez evcilleştirilmesi gibi pek çok ilkin de yaşandığı bir arkeolojik yerleşim yeri olmasıyla dikkat çekiyor. Bölgede 32 yıldır devam eden arkeolojik kazıların başkanlığını ise Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran yürütüyor. Kazı başkanlığı görevini yürüten Güneş Duru’yu ise REDD grubu dinleyicileri iyi bilecektir, zira Duru grubun gitaristi.