Karikatürize ve felsefi bir kült!

Server Tanilli’nin de dediği gibi: “Voltaire’i tanıtmaya gerek var mı?” Aydınlanma çağının yıldızıdır o. Özgürlükten, hukuktan yanadır; zorbalığa karşıdır, aklın dostudur. Keyfi tutuklamalara son verilmesinden, işkencenin ve ölüm cezasının kaldırılmasından yanadır; cezaların suçlarla orantılı olmasının, vicdan ve düşünce özgürlüğünün yılmaz savaşçısıdır. Ne kadar güncel değil mi? Voltaire denilince akla Candide ya İyimserlik gelir. İyimserliğin ve kötümserliğin iki yüzünü temsil eden, evrensel yazının başyapıtlarından bu küçük romanı (öykü ya da felsefe masalı) Cumhuriyet Kitapları tarafından Server Tanilli’nin çevirisi, Turhan Selçuk’un çizimleri ile yayımlandı.

Zeynel Kıran

 

“Çalışmak bizi üç büyük kötülükten uzak tutar: can sıkıntısı, kötü alışkanlıklar ve yoksulluk.”

Voltaire, Candide ya da İyimserlik.

VOLTAIRE NEDEN BU KADAR ÜNLÜ?

On sekizinci yüzyılın tüm filozofları içinde en az filozof olanı Voltaire neden bu kadar ünlü? Büyük bir olasılıkla, karşıtlıkları uyum içinde birleştirdiği için:

Yaşadığı yüzyılın burjuva ve beyefendi, evrensel ve uçarı, bilime önem veren ve modern, salon yaşamını seven, Avrupacı ve özellikle Fransız, klasik ama biraz da romantik düşünce adamıdır.

Voltaire denilince akla Candide ya da İyimserlik gelir. Evrensel yazının başyapıtlarından bu küçük roman (öykü ya da felsefe masalı) Cumhuriyet Kitapları tarafından Server Tanilli’nin çevirisi, Turhan Selçuk’un çizimleri ile yayımlandı. Yazar, bu yapıtını Leibniz’in iyimserliğinin gülünç olduğunu göstermek için yazmıştır. İyimserler, “Dünyaların en iyisi olan bu dünyada her şey en iyidir”, diyorlardı.

TEMİZ YÜREKLİ CANDIDE!

“Vestfalya’da Baron Tunder-Ten-Tronk Hazretlerinin salonunda bir genç yaşıyordu. Doğanın, en güzel huylarla donattığı bir çocuktu bu. Yüzüne bakın ruhunu anlardınız. Yalın bir zekası vardı gerçi; ama iyiyi kötüden oldukça iyi ayırt edebiliyordu. Candide diye çağrılması da bu yüzdendi sanıyorum” (Fransızcadaki anlamı temiz yürekli, saf).

Oysa Candide hiç de temiz yürekli ve saf biri değildir. Ya da sakin, korunaklı bir dünyada doğduğu ve olayların olağan akışı içinde yaşadığı için başlangıçta saf ve temizdi. Dış dünyanın farklı olduğunu ona anlatabilecek olumsuz hiçbir şey yaşamamıştı.

Bu tam bir 18. yüzyıl Truman Show’udur. Kahraman yaşadığı cennetten kovulup da dünyanın başka boyutlarını keşfedince, gördüğü, tanık olduğu iğrençlikler karşısında o saflığı ve temizliği silinip gider. İnsan doğasına duyduğu güvenin ne kadar kırılgan olduğunu fark eder ve hızla sinik (alaycı, ahlaksız, içten pazarlıklı) bir insan olup çıkar.

Masumiyetin basmakalıp simgesi olan Candide bu kez umutsuzluğun basmakalıp göstergesine dönüşür. Artık sevgilisine hiçbir aşk duygusu hissetmediğini ayrımsar, canına kıymayı da dener.

Candide iyimserliğin ve kötümserliğin sadece iki yüzünü temsil eder. Bunlar hiç kimsenin tam olarak yaşayamayacağı değerlerdir.

Voltaire’e göre öykü hem karikatürize hem de felsefidir. Yazar yarattığı kahramanı ile alay ederek, dünyamızın aksaklıklarını eleştirerek sonunda Candide’i “mutlu olması için bahçesiyle uğraşmaya karar veren” ılımlı bir insana dönüştürmeyi başarır.

TÜRK BAHÇIVAN’IN ÖĞÜDÜ: ‘BAHÇEMİZ İLE UĞRAŞMAMIZ GEREKİR’

Candide, dünyanın en güzel gerçeklerinden birini, çalışmayı, emeği yücelten, üstelik insanlardan can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları ve yoksulluğu alıp götüren bir gerçeği, İstanbul’da, yaşlı bir Türk bahçıvandan öğrenir: “Bahçemiz ile uğraşmamız gerekir”.

Bu özlü söz geniş anlamda ele alınırsa, Voltaire’in okurlarına verdiği bir ahlak dersi olarak kabul edilebilir: Bahçemizi ekelim, temiz kentler inşa edelim, insanlar için yararlı ürünler yetiştirelim, kıraç toprakları tarıma açalım, kısacası Voltaire’in Ferney’de yaşadığı gibi bir yaşam sürelim. Üst tarafı ile ilgilenemeyelim.

Yaşam ne çok iyi ne çok kötüdür. Yaşamı böylece kabul etmek ve olanaklarımız ölçüsünde iyileştirmemiz gerekir. Nasıl mı? Çalışarak, ahlâklı, mütevazı ve sabırlı olarak.

Gerçek bilgelik insanın kendisini (iç bahçesini) tanımaktan ve kendi doğal çevresini değiştirmeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Bir aşırılıktan diğerine giden ve bilgeliği sıradan bulan garip bir öğrenme sürecidir bu.

Bahçesiyle uğraşan komşularınızı yakından izleyin. Belki de her biri bir yazın kahramanıdır. İyi okumalar.