Kadın sanatçı değil sanatçı kadın!
“Ben – Sen- Onlar” sergisi, “Sanatçı Kadınların Yüzyılı”nda sesini duyuramamış kadınların sesi ve yüzü olmak için hazırlanmış; fikri verenlerin de emeği geçenlerin de neredeyse hepsi kadın!
Yazgülü AldoğanSerginin fikir annesi Çiğdem Simavi, yanına sanat tarihi eğitimi alan torunu Esra Koç’u katmış, arkasına da Vehbi Koç Vakfı ve oğlu Ömer M. Koç’u, sponsor da Ünlü &Co.
“Üç yıl önce çağdaş sanatçı kadınlarımızı yurt dışında tanıtmak için projenin ilk adımını attım ama küratör Deniz Artun ile tanışınca yüzümüzü gölgede kalmış kadınlara çevirip nihayet hak ettikleri saygı duruşunda bulunmak gereğini anladım” diyor Çiğdem Simavi, sunuş yazısında. Günümüzün sanatçı kadınları kendilerini tanıtabiliyor, yurtiçi ve dışında işlerini sergileyebiliyorlar, ya öncekiler, hiçbir kurum arkalarında durmazken, hangi birini tanıyor, işlerini biliyoruz? İşte bu sergide yer alan 100’ü aşkın kadından hiçbiri hayatta değil ama eserleri yaşıyor, öyleyse onları görmeli, tanımalı, anlamalıyız.
Sergiye adını veren eser “Ben-Sen-Onlar” sanatçı Şükran Aziz’in toplumsal kimliklerin satranç tahtası, çeşitli dillerde yazılmış Ben Sen Onlar, ilk kez NewYork’ta sergilenmiş.
BEN KATI
İstiklal Caddesi’nde Meşher’de üç kata yayılan serginin “Ben” katı, kimliğini arayan, kuran, parçalayan kadınlara ayrılmış! Kendi yüzlerini arıyor, bazen gizliyorlar. Küratör Deniz Artun, sergide yer alan eserler için “Hepsi baş yapıt değil belki ama başyapıt nedir? Semiha Berksoy’un yanında adı daha az duyulmuş 150 kadının eseri var, belki sadece 20 -25’inin adını duymuşsunuzdur” diyor. Birinci katta daha çok portreler yer alıyor. Bir iki nü dikkati çekiyor, kadınların kadınlara modellik ettikleri resimler az. Ama Mihri Müşfik’in “Aynalı Gözde’si çarpıcı bir güzel. Ressamların içinde Emel Korutürk’ün adını bilmemizin nedeni, eşinin Cumhurbaşkanlığı yapmış olması hiç kuşkusuz! Ama Semiha Berksoy, çağının çok ötesinde işleriyle parlıyor! Bu arada sadece kızının değil, annesinin de mütevazı çiçek desenleri yapan bir sanatçı olduğunu öğreniyoruz, genler, ah genler!
SEN KATI
İkinci kat, “Sen” katı. Burada kadınlar kendilerini ötekiyle yansıtıyor, bu öteki genellikle çocukları. Doğurganlık, hamilelik, bedenin çiçek açması olgusuyla anlatılıyor. Nasip İyem’in pişmiş topraktan hamile kadın heykelleri pek sevimli. Bu katta ayrıca nü sayısı çok daha fazla. Oysa çıplak modele erişmenin zor olduğu yıllar. Burada yer alan büstlerden birinin öyküsü ilginç. İsmet ve Mevhibe İnönü’nün büstünü yapmak için bir sipariş alan sanatçı Sabiha Bengütaş, yüzünü elleyemediği ve tam olarak hissedemediği için İsmet İnönü’nün büstünü iyi yapamadığına inanıyor ve vazgeçiyor. Mevhibe İnönü’nün büstünü ise bitirmiş ve sergide yerini alıyor.
O KATI
Üçüncü kat ise O katı. Bu kattan bir ayrıntı anlatalım: Sanatçı erkeklerle evlenen sanatçı kadınlar sanatçı eşlerinin gölgesinde kalıyor, tıpkı Picasso’nun, Rodin’in eşleri gibi Türk sanatçı kadınlar da kendileri yerine eşlerinin parlamasına yardımcı oluyor. Güzin Duran, Feyhaman Duran’ın eşi. Kocası çiçek resimleri natürmort yapmayı sever ama çiçekleri hep karısına toplatırmış, o da kendisini çiçekleri kucağında arkası dönük resmetmiş. Küratörler de bunun intikamını almak ve saygıda bulunmak için üçüncü katta Güzin Duran’a 80 kadının çiçek verdiği bir yerleştirme yapmışlar! Duvarlardaki çiçek motifleri ise bir başka hikâyenin özü. Gençler pek bilmez ama yıllarca Sümerbank’ın çiçekli basmalarından elbise giyenler hatırlar. İşte o çiçeklerin hepsini aynı kadın sanatçı çizer. Bu çiçekler de ona saygı duruşudur! Bu katta yer alan eserler içinde Semiha Es’in fotoğraflarından bahsetmeden geçemeyeceğim. Eşi gazeteci Hikmet Feridun Es ile birlikte 50’li yıllarda dünyayı dolaşan Semiha Es, birbirinden ilginç fotoğraflar çekmiş. O yılların teknolojik olanakları içinde bu fotoğraflar çok küçük basılmış. Sergide ise biraz büyütülerek yerleştirilmiş. Eren Eyüboğlu da eşi Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun gölgesinde kalmış kadınlardan. Mavi Elbiseli Uzanan Kadın resmi çarpıcı. Zerrin Bölükbaşı’nın Sevgi heykeli de Hakkiye Koral’ın brodeli küçük çantası da. Sergi için hazırlanan kataloğun da büyük bir emek içerdiğini ve en az sergi kadar önemli olduğunu belirtmeliyim. Üç yıla yayılmış çalışmanın sonuçları sadece kadınları değil, herkesi ilgilendirecek. Emeği geçenlere selam olsun.