İstanbul sanat, sanat İstanbul
Haliç, Altın Boynuz olarak Osmanlı dönemindeki parıltısına sanata yer açmış tersaneleriyle geri dönüyor. Tersane İstanbul, IC’nin 16. sergisine ev sahipliği yaparken ekim ayı İstanbul’da sanat ve kültür etkinlikleriyle dopdolu.
Yazgülü AldoğanO kadar güzel bir şehir ki yanlış dokunuşlar bile bozamıyor. İçinden deniz geçiyor, iki kıta birbirini öpüyor. Ağaçlarını kesiyor, biçiyorlar, yine yeşeriyor. Güneş Haliç’te başka güzel batıyor. İstanbul zaten doğanın sanatı, tarihi eserleriyle de sanatın zirvesi. Bir de modern sanat yerleşince daha bir güzelleşiyor. Bu yıl sonbaharın gelmesiyle İstanbul’da kültür sanat patlaması yaşanıyor. Pandeminin bir buçuk yılımızı çöle çevirmesine inat, her köşede bir etkinlik; açılışlar, sergiler, tiyatro, opera, sinema, adeta bir şenlik! Atatürk Kültür Merkezi’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda açılmasını beklerken GalataPort soft etkinliklerle açılışa göz kırpıyor, Tersane İstanbul, Contemporary İstanbul ile İstanbul’a merhaba dedi! Ancak, daracık yollardan geçerek henüz bitmemiş bir inşaatın içine giriyorsunuz adeta. Sağda solda vinçler. IC’ye kentin ortasında, Maçka Lütfü Kırdar’dayken de trafik yüzünden ulaşmak zordu; burada ise yol olmadığından daha da zor! Aslında bir kez daha ortaya çıkıyor ki İstanbul’da trafik sorununu çözmek için deniz yolunu daha çok kullanmak gerekiyor. Tersane İstanbul, deniz kenarında, IC biletli ziyaretçileri için 7-10 Ekim arasında Kabataş’tan rezervasyonlu ve ücretsiz deniz taksi seferleri düzenlenmiş, en iyi yol bu olsa gerek.
DAVETLER
IC 16. Edisyonu, Tersane İstanbul’da 7 Ekim’de açılıyor ama iki gündür ön izleme ve VIP davetlerle dolup taşıyor. Sanat çevreleri ve sanat eserleri alıcıları diyelim, (sosyete magazin dili kokuyor) bu davetlere en şık halleriyle gittiler. Sonuç olarak burası bir alışveriş yeri; burada yer alan galeriler, sanat eserlerini satmak için sergiliyor, bu alışverişi evine koymak için değil, yatırım yapmak için alanlar elbette en varlıklı kesim. Görevimiz gereği davetli olduğumuz ilk açılış gecesinde bulunmak içimden gelmedi. Camialtı ve Taşkızak tersanelerini kapsayan bölgenin tahsisi söz konusu olduğunda Koç Grubu burada müze yapmak istemiş ama iktidar Fettah Tamince’yi yat limanı, otel vb. yapmak için tercih ettiğinde epey tartışması olmuştu. Şimdi inşaatı devam eden bu yerlere bir sanat parantezi açmak da özür gibi.
ULUSLARARASI KATILIM
IC’nin önümüzdeki yıl burada mı olacağı da belli değil. IC, yerli ve yabancı 57 galeri ve kurumla tersanenin içinde 10 bin m2 açık ve 9 bin 500 m2 kapalı sekiz ayrı mekâna yayılmış, her zamanki gibi yeme içme bölümleri de açık ve kapalı alanlarda yer alıyor ve hayli zengin. “Gelecek İçin Bayraklar” sergisi ise gelen herkese rengârenk bir karşılama sunuyor. Bu bayrakların satışından elde edilecek gelir, TURMEPA’ya denizlerin korunması için verilecek. IC Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, basın toplantısında “Venedik’ten sonra bir çağdaş sanat fuarının tarihte Altın Boynuz olarak parlamış Haliç’te yapılmasının önemine” dikkat çekiyor.
ŞÜKRAN MORAL
İlk ziyaret ettiğim yerlerden biri oldu Şükran Moral. 80’li yıllarda öğrenimini sürdürürken bu tersanede işçi olarak çalışmış Şükran; 40 yıl sonra burada uluslararası bir sanatçı olarak eserlerini sergilemesi çok nostaljik, portreleri ise kadın kimliğini oluştururken çok isyankâr, öfkeli! Tersanede işçi olarak çalışırken yazdığı şiirleri de sergiliyor, onlar da.
İLHAN KOMAN SERGİSİ
Tosyalı Holding işbirliğiyle İlhan Koman’ın “Sonsuz Sütun 1975”, “Yürüyen Derviş” ve isimsiz demir çelik ve ahşap gibi metallerden oluşan dört heykelinin sergilenmesi de sanatçının 100. yaşının kutlanması. 15 kadın sanatçının Akrasia sergisinin geliri de Tohum Otizm Vakfı’na bağışlanacak. Kurumlar bölümünde yer alan Baksı Müzesi Kıraçlı sergisi ise drone görüntüleriyle izleniyor!
Bütün sergiyi bir günde bile izlemenin imkânı yok: 60’a yakın galeriden ve çok daha fazla sanatçıdan bahsediyoruz. Elif Uras’ın bu sergi için yaptığı seramikler, Semiha Berksoy’un çılgın desenleri, Christiaan Lieverse’nin İran halısı üzerine yaptığı etkileyici portre, Bahadır Baruter’in “Gergedan” heykelleri sergisinin ilk eseri olan kibrin ve küstahlığın temsilcisi “Arogan” aklımda kalanlar. Sanata meraklılara bir “Luna Park” burası. Açık havada dolaşıyor olmak da sağlık açısından yararlı. Gezebilenlere ne mutlu, alabilenler daha mutlu.