İstanbul Barosu'nun 'hukuk ve demokrasi mücadelesi' kitaplaştı
Uzun süre İstanbul Barosu hukuk müşavirliği görevini üstlenen Av. Atilla Özen’in “Savunmanın Tarihi ve İstanbul Barosu” isimli kitabı yayımlandı. Kitapta, birçok konunun yanı sıra Türkiye’nin geçirdiği siyasî gelişmeleri karşısında demokrasi ve hukuk mücadelesi yer alıyor.
cumhuriyet.com.trUzun yıllardır İstanbul Barosu hukuk müşavirliği görevini üstelenen Av. Atilla Özen’in, İstanbul Barosu’nun 144 yıllık tarihini kaleme aldığı “Savunmanın Tarihi ve İstanbul Barosu” kitabı, İnkılâp Kitabevi tarafından yayımlandı.
Kitapta, avukatların meslek örgütü olmasının yanında hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak görev ve sorumluluğu olan Baronun, Türkiye’nin geçirdiği siyasî gelişmeleri karşısında demokrasi ve hukuk mücadelesi yer alıyor. Böylelikle ülkenin hukuksal geçmişi de gözler önüne seriliyor.
Anlatılan olaylara ilişkin fotoğraflara da yer verilen kitap, İstanbul Barosu’nun belgeseli niteliğinde bir eser olarak karşımıza çıkıyor.
280 sayfadan oluşan kitaba, İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu’da şu önsözü yazmış:
İLK SÖZLER
"Yaşamı anlamlı kılan en temel olgu, onu dolu dolu geçirebilmiş olmaktır. Yaşamak kadar, yaşarken uğraşlardan aldığınız haz ve belleğe sığdırılabilenler, insanı da tanımlar. Hazzı biçimlendiren merakın ve öğrenip öğretme yetisinin kazanılması dolu yaşamın dışa vuran kalitesidir.
Atilla Özen, yıllarını verdiği Baroda, tanımlanmış görev sahası ile yetinmedi. O sahanın hakkını verirken, bir yandan da yaşanmışlıkların izlerini sürdü. Bu eser, merakının onu götürdüğü yerde bulduklarının bir derlemesi… Her bir başlıktan ya da paragraftan yeni bir kitap yaratılabilecek özgünlüğün, özenle yakalanan ipuçları sanki… Çeksen gelecek.
Tarih iddiası taşımasa da tarih kitabı bu… Ama en önemlisi, olup biteni vakanüvis kalemiyle yetinip not etmekle kalmayan, arkasına mantığını ekleyen bir kapsam çiziyor. O yüzden de bir çırpıda okunuyor. Yeter ki, merak paylaşılsın.
Bir gün İstanbul Barosunun tarihi yazılacaktır. Belki bir gün romanı da yazılır. Üstatların belleklerindeki belirgin tarih aralığına sıkıştırılmış anıların birleştiği büyük meydana gelindiğinde, yaşanmışlıkların özeti, bitmek bilmeyen bir mücadeleyi tanımlar burada… Bir mücadele tarihidir Baro’nun yaşanmışlıkları… Daha bu kitapta da gözleneceği gibi..
Bitmeyecek senfoninin çalınmış notalarından örnekleri okuyacaksınız.Bu Baroya da bir armağan gibi..
Eline, aklına, belleğine, yüreğine sağlık Atilla Özen…"
İÇERİK
Kitapta 5 Nisan’ın avukatlar günü olarak kabulü;
Osmanlı döneminde yabancı avukatların kurdukları baro;
Cumhuriyet sonrası yabancı avukatlardan milli mücadele aleyhtarlarını tasfiye eden tefrik komisyonu;
İttihat ve Terakkici, Jön Türk, Kuvvayımilliyeci, hilafet yanlısı, gazeteci, bestekâr, Profesör, Adalet Bakanı, TBMM Başkanı, milletvekili olan baro başkanları, Adalet Bakanlığınca avukatlığı 2. sınıf sayılıp baro başkanlığı onaylanmayanlar;
İstiklal Mahkemesinde yargılanıp sürgüne gönderilen, kürek cezasına çarptırılan, tutuklanan baro başkanları, 1. Dünya Savaşı'na katılan avukatlar;
Türkiye Barolar Birliği’nin kurulmasından çok önce baroların kurdukları Türkiye Avukatlar Birliği;
İstanbul adliye yangını ve baronun yanan tüm arşivi;
Romanya modeli ile mahkemelerde kullanılan pullar üzerinden avukatların kurdukları yardımlaşma sandığı ve Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan baro binasının satın alınması;
Bir bankadan 6.000 TL ücret aldığı iddiaları üzerine bu parayı baro başkanı sıfatıyla değil avukat sıfatıyla aldığını belirterek istifa eden baro başkanı, buna karşın istifayı gündeme dahi almayan baro genel kurulu, idam, af tartışmalarında baro, görevi nedeniyle şehit edilen avukatlar;
Suikast sonucu yaşamını yitiren aydınlar;
Meslek sorunları, günümüzde de gündemde olan CMK görevlendirmeleri nedeniyle müdafi ve vekillerin ödenmeyen ücretleri, düşük ücret almaları nedeniyle yapılan protestolar, görevlendirmelerin durdurulması, bu nedenle baro yönetimleri hakkında açılan soruşturmalar, Baro yönetimlerinde yaşanan kriz ve istifalar, baro seçimlerine katılan gruplar, ön seçimler, gruplardan ayrılmalar ve birleşmeler, yeni grupların kurulması, ideolojik duruşları;
Darbe dönemlerinde İstanbul Barosu, baronun 12 Eylül darbesi ile kapatılıp mühürlenmesi, yönetim kurulu üyelerinin Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanması, 1968 gençlik hareketinde baronun arabuluculuğu, hak talep eden işçilerin yanında yer alması;
Çevre mücadelesi, Kıbrıs Barış Harekatı için yaptığı bağış, depremlerde, hızlı tren kazalarında, kadına, çocuğa, insanlığa karşı şiddette vatandaşın yanında yer alması, yargı bağımsızlığı ve hukuk devletini ihlale yönelik eylem ve işlemlere karşı mücadelesi, açtığı davalar, ülkede kan dökülmesin diye yapılan cüppeli ilk yürüyüş, F Tipi Cezaevlerine ve tecride, Danıştay saldırısına, teröre;
İsrail’in Gazze saldırılarına karşı yürüyüşleri, insan hakları ihlalleri;
Cezaevi olayları karşısında baronun tutumu, baronun işgale uğraması, TCK 141, 142 ve 163. maddeleri ile DGM’lerin kaldırılmasına yönelik çalışmaları, Özel yetkili mahkemelerin uygulamalarına karşı tavrı, 1 Mayıs olaylarını araştırmak için kurduğu komisyon;
Başbakan Bülent Ecevit’in baro genel kurulunda avukatlara hitabı, Adalet Bakanlığı vesayetine karşı direniş, baro yönetiminin feshedilmesi girişimleri, önce nispi temsil tehdidi, ardından baroların bölünmesi;
Maraş, Sivas ve Gazi olaylarındaki tutumu, Bulgaristan ve Yunanistan’daki Türk azınlığa yönelmiş haksızlığa karşı mücadelesi, Dr. Sadık Ahmet’in yargılamasında yanında yer alışı, sözde Ermeni soykırım tasarılarına karşı tepkisi, Körfez savaşına karşı tutumu, İngiltere Başbakanının Uluslararası Ceza Mahkemesine şikayet edişi;
Ergenekon, Balyoz gibi kumpaslara karşı hukuk devletini savunması, Balyoz Mahkemesine gidip hukuksuzlukları haykırması, ardından yönetiminin yargılanması, görevden alınmaya çalışılması, FETÖ/PDY Terör Örgütünün baroya hedef alması, 15 Temmuz darbe girişimine karşı baronun ilk açıklama yapan kurumlardan olması, seçimlerde avukatlar marifetiyle sandık güvenliğini sağlaması gibi ülkenin siyasi ve hukuk tarihini ilgilendiren olayları ele alınmış.
Her biri ayrı bir inceleme konusu olan olaylar, rüzgâr gibi geçen bir hızla ve birbiriyle ilintili olarak ele alınmış. Sade ve anlaşılır bir dil ve üslupla kaleme alınan kitap, herkesin rahatça okuyabileceği ve özellikle ülkenin yakın dönemindeki hukuk ve demokrasi sorunlarını ele alması ile hafızalarımızı yenilemektedir.