Işık Öğütçü’den yeni bir Orhan Kemal uyarlaması; ‘Üç Oyun’

Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl, Arkadaş Islıkları ve Tersine Dünya eserlerinin yer aldığı Üç Oyun (Everest Yayınları), araştırmacı yazar Işık Öğütçü’nün babası Orhan Kemal’den uyarladığı ve ustanın çok yönlü yazarlığının altını tiyatro aracılığıyla bir kez daha çizdiği yeni çalışması.

Mazlum Vesek

IŞIK ÖĞÜTÇÜ VE KENTERLER!

Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl, Arkadaş Islıkları ve Tersine Dünya eserlerinin yer aldığı, babası Orhan Kemal’den uyarladığı Üç Oyun (Everest Yayınları) araştırmacı yazar Işık Öğütçü’nün ustanın çok yönlü yazarlığının altını tiyatro aracılığıyla bir kez daha çizdiği yeni çalışması.

Işık Öğütçü gibi bir araştırmacının tiyatro yazarlığı yapmasının hikâyesi de ilginç. Öğütçü, önsözde 1970’lerde Kenter Tiyatrosu’ndaki serüvenini şöyle anlatıyor:

“…Üniversite yıllarında hem okuyup hem de Kenter Tiyatrosu’nda kitap satmaya başlayınca, tiyatroyla ve Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük sanatçıları olan Kenterler ile bağım da perçinlendi. Daktiloyla oyun çoğaltma işi direkt tiyatrodan bana gelmeye başladı. Oyunun yazımıyla kurgusunu görüyor, sahnede provalarda onun canlandırılmasını içerden gözlemleme imkânım oluyordu.”

ORHAN KEMAL’İ YETİŞTİREN HAPİSHANE OKULU

Orhan Kemal’in Nâzım Hikmet’le aynı cezaevinde yatmasının onun yaşamına ve edebi kişiliğine neler kattığı bilinen bir olgudur. Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl adlı anı kitabı yazarın yaşamındaki bu evreyi anlatır. Doğrusu Türk edebiyatının bu iki ustasını tiyatro sahnesinde izlemek bir sahne sanatından daha fazlası demek.

Işık Öğütçü yerinde bir çalışma yapmış. Tiyatro metniyle Orhan Kemal’in metnini karşılaştırdığımızda Öğütçü’nün tiyatro yazarlığı kadar araştırmacılığını da ortaya koyduğunu görüyoruz. Benim tespit ettiğim en az 10 farklı eserden de faydalandığı.

Evet, Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal Bursa Hapishanesi’ndedir ancak bazı kişiler mektuplarla, görüş günleriyle yaşamlarındadır. Öğütçü’nün metne ekledikleriyle iki edibin bu dönemlerinin daha derli toplu ortaya çıkmasını sağlamış.

Işık Öğütçü, Orhan Kemal’in de Nâzım Hikmet’in de kişiliğini göksel bir atıf yapmadan insani yönleriyle ortaya koyuyor. Asıl metinde olmayan ya da sınırlı bir şekilde yer alan İbrahim Balaban gibi kişileri eklemiş olması Nâzım Hikmet’in cezaevini nasıl bir sanat okuluna dönüştürdüğünü vurgulaması açısından güçlendirici olmuş.

Orhan Kemal’in sevgi dolu bakışını oyunun sonuna kadar götürmüştür ki, ülkenin ve dünyanın yaşadığı “harp” ortamını faşizmin-Nazizmin yarattığı etkiye daha geniş yer vermesi de bu anlamda tesadüf değildir.

Gericilik dünyayı kasıp kavururken Türkiye’nin bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Işık Öğütçü, Nâzım Hikmet’teki ümidi ve öngörüyü vurgular: “Fakat Almanlar yenilecekler. Çünkü bu tarihi bir zorunluluktur. (…) Tarih seyrini değiştirmeyecektir.” (s. 79)

BİR AYDINLANMANIN OYUNU: ‘ARKADAŞ ISLIKLARI’

Orhan Kemal’in roman ve öykülerinin başlangıç cümleleri dahi nasıl gürül gürül bir anlatının geleceğinin habercisidir. ÖğütçüArkadaş Islıkları’nı oyuna uyarlarken şiirselliği ve akıcılığı güçlü bir cümle ile başlıyor: “Ah şu ıslık sesleri ah! Sabırsız arkadaş ıslıkları. İnsanın iki ayağını bir pabuca sokan ıslıklar…” (s. 99)

Orhan Kemal’in otobiyografik romanlarından biri olan eserde genç adamın adı yoktur. Öğütçü ise, Orhan Kemal’in roman ve öykülerinde sık kullandığı bir ismi tercih eder: Necati.

1930’ların Türkiye’sinin kent ilişkilerini ortaya koyan oyunda gençliğin sınıfsal karakterinin olmayışından ötürü yaşadığı başıboşluk vurgulanır. Aslında yukarıda söz ettiğimiz Nâzım Hikmet’le tanışma döneminde edebiyatta yaşanan gelişim dönemine benzer bir dönemi bu eserde de okuruz.

Arkadaş Islıkları, Necati’nin emek, toplumsal değerler, kadına bakış konularında beyaz yakalı (doktor) ve mavi yakalı (İlyas Usta) aydın tipler sayesinde daha doğru bir yere varmasının oyunudur.

Işık Öğütçü’nün eserin kadın karakteri Ayşe’yi romana göre daha aydınlık bir çizgiye taşıdığını da teslim etmek gerek.

Oyun boyunca fabrikada çalışmanın ayıp olmayacağını Necati’ye anlatan Ayşe, sevgilisi tarafından yüzüstü bırakılır. Necati onun için vicdan azabı çekerken hiç de sandığı gibi utanılası bir durumla karşısına çıkmaz. Ayşe, bir ustayla evlenmiş ve hayatını da dikişle kazanmaktadır.

Doktor ve İlyas Usta’nın kadınlar konusunda söylediklerine uyumlu olarak Ayşe şu sözleri söyler: “İnandığım düşünceler için yaşamayı, ne olursa olsun dik durmayı başardım. Unutma ki dünyada herkes yüreğiyle yaşar. (…) Hayatı hissedersen hayat seni doğru yere götürür.” (s. 250)

FEMİNİST ORHAN KEMAL: ‘TERSİNE DÜNYA’

Kitapta yer alan son oyuna değinmeden önce şunu belirtmek gerekir ki, Tersine Dünya son 10 yıldır Türkiye’nin her tarafında amatör tiyatro grupları tarafından en çok oynanan oyun oldu.

Orhan Kemal’in dünyaya tersten bakmamızı istediği romanda “eril egemenliğin” tartışıldığı bir olgudur. Son yıllarda kadın özgürlük mücadelesinin ısrarı ve direncinin bu oyunu bu denli gündemde tuttuğunu söylemek yerinde olacaktır.

Ayrıca, erkek bir yazardan feminist olunmayacağını iddia etmenin en azından Orhan Kemal’de de çürüyeceğini burada belirtmiş olayım.

Özetle oyunda dünya erkeklerin değil, kadınların egemen olduğu bir dünyadır. Erkekler namus olarak görülür. Töre cinayetlerine kurban giderler. Erkekler, zevk ve eğlence aracıdır. Ev işlerinden başka hayatları olmayan varlıklardır. Eser boyunca erkek egemenliğinin olduğu dünyada aslında kadınlar neler yaşadığı tersten bir bakışla ortaya konur.

Orhan Kemal’in roman atmosferi boyunca ortaya koyduğu mesajı Işık Öğütçü yazarın çizgisine yakışan bir eklemeyle daha yüksek sesle söylüyor. Oyunda siyasi nedenlerle içeride olan bir yazar çıkar karşımıza.

Kendisiyle aynı koğuşta olan Dürdane, Zehra ve Sevda adlı mahkumlara erkeklerin de insan olduğunu, onları anlamak gerektiğini, erkekleri törelere, erken evliliklere kurban etmemek gerektiğini anlatır! Bunun insani bir tutum olduğunu anlatmaya çalışır.

Tersine Dünya’nın da kadın mücadelesi konusunda Arkadaş Islıkları’nın bıraktığı bayrağı devraldığını okuyoruz. Hem Orhan Kemal’in romanını hem Işık Öğütçü’nün feminist bir bakış açısıyla okumanın ve izlemenin gerekliliği burada karşımıza çıkıyor.

Işık Öğütçü, bu üç oyunla Orhan Kemal’in aydınlığını yerinde katkılarıyla okuyucuya ulaştırmıştır.