‘İnsan Bir Gemi’

Murat Cem Muman’ın romanı İnsan Bir Gemi (Yakın Kitabevi), 1950’lerde İzmir’inde, İstanbullu bir şirketin yeni açılan İzmir sinemalarının muhasebe işlerini yürütmek için görevlendirdiği pursantaj memuru İbrahim’in çevresinde gelişiyor. Herkesin bir gemi gibi yükü var romanda. Sosyal, siyasal, ekonomik durum, İzmir’e özgü kültürel yaşam ve bireysel özlemler herkesin heybesine farklı bir ağırlık koyuyor. İzmir’deki sinema geçmişini, yaşamı renklendiren sinemanın yavaş yavaş bir pazar olmaya başladığı yılları da bir belgesel biçiminde sunan yazar, toplumsal değişimin ipuçlarını da veriyor.

Cengiz Taşcı

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları alanında uzman bir hekim de olan ve öykülerinde olduğu gibi yeni yayımlanan romanı İnsan Bir Gemi’de (Yakın Kitabevi) insanı kendi yolculuğu içinde yüklü bir gemi olarak tasvir eden Prof. Dr. Murat Cem Miman’ın Sabahları İşe Yürüyerek Giderim adlı deneme kitabı ve İpek Ayna adlı öykü kitabının ardından yayımlanan üçüncü kitabı.

Muman’ın, 1950’lerde İzmir’inde, İstanbullu bir şirketin yeni açılan İzmir sinemalarının muhasebe işlerini yürütmek için görevlendirdiği pursantaj memuru İbrahim’in çevresinde gelişen romanı İnsan Bir Gemi için avludaki portakal ağacının tanıklığında bir aile yaşamı, bir dram; hem bir aile romanı hem de bir İzmir romanı diyebiliriz.

Kemeraltı o yıllarda da bildiğimiz gibi. Konak’tan Eşrefpaşa’ya, Halil Rıfat Paşa’ya gitmek için faytona biniyor ve varyantın dönemeçli yollarından yukarı çıkıyorsunuz. Eşrefpaşa’dan, İkiçeşmelik yoluyla Çankaya’ya inen ve Basmane’ye giden yolda sinemalar var.

İnsanların sinema filmleri ile büyüdüğü film karakterleri ile özdeşleşerek yaşadığı günler. Zeki Müren’in, Fatma Girik’in, Cüneyt Arkın’ın, Kartal Tibet’in, Filiz Akın’ın insanların hayatına anlam verdikleri, hayatın gailelerini hafiflettiği yıllar.

Yaakov Efendi’nin oğlu Yosef aşkını yüreğine gömüp gitmiş, Yaakov Efendi ve eşi yaşamlarının giderek zorlaştığını görerek, bilerek İzmir’de kalmaya devam ediyorlar.

Yazar romanında İzmir’i ailenin bir parçası, evin bir devamı gibi ele almış. Sinema, yaşamı renklendiriyor. Sinemanın yavaş yavaş bir pazar olmaya başladığı bu yıllar, toplumsal değişimin de ipuçlarını veriyor. İnsanlar film repliklerini ezbere biliyor. Film sahneleri ayrıntılarıyla anlatılıyor, adeta yeniden izliyorsunuz. Yazlık kışlık sinemaların İzmir’deki ve nihayet ülkemizdeki anlamını hissediyorsunuz. Muman, İzmir’deki sinema geçmişini, araştırmaya dayalı bir belgesel biçiminde sunuyor.

İnsan bir gemi... Herkesin bir yükü var. Sosyal, siyasal, ekonomik durum, İzmir’e özgü kültürel yaşam ve bireysel özlemler herkesin heybesine farklı bir ağırlık koyuyor. Aynı ailenin içinde herkesin farklı bir yükü, sırları var.

Kendi halinde yaşayan bir ailenin iç dinamikleri, mahalle yaşamının getirdiği paylaşımlar bir yanda ve sokak kabadayılarının tehdidi öte yanda, siyasal kaypaklıklar, toplumsal kurgular, ahlaki kaygılar, kişisel düşler ve kısıtlar…

Öte yandan yeni bir teknoloji, hem yeni fırsatlar hem de yeni riskler getiriyor. Roman, olumlu ve olumsuz her şeye rağmen geçmişe bir özlem duygusu yaratıyor.

Dili sade, anlatımı yalın. Bir kitap okur gibi değil, film seyreder gibi okuyorsunuz. Döneme ve İzmir’e özgü unutulmaya yüz tutmuş kelimeleri, ifadeleri hatırlamamızı sağlıyor. İnsan Bir Gemi keyifle okuyacağınız bir roman.