İmamoğlu, törene niye gelmedi?

Galeri açılışından Frankofoni günlerine, Basın Konseyi’nin 35. yıl kutlamasına sokak kedisi her yerdeydi.

cumhuriyet.com.tr

Mart geldi, bahar gelemedi ama sokak kedisi sokaklarda. Şehir bir hareketli, bir hareketli. Her köşede başka bir etkinlik, CRR’nin kedilerini çok kıskanıyorum, her gün konser, her gün gösteri içinde yaşıyorlar; bir de sahneye çıkıp şöyle bir dolanıp, seyirciyi gülümsetip sonra kulise gitmeleri yok mu!

MUMHANE’DE BOSFOR

GalataPort açıldığından beri Karaköy, Mumhane sokak da hareketlendi. Ben en çok saat kulesinin olduğu meydana dikilen kiraz ağaçlarının çiçek açmasını bekliyorum, Japonya’da bunun için festival bile düzenliyorlar. O meydanın bir ucunda Devlet Resim Heykel Müzesi, öbür ucunda İstanbul Modern, açılış için gün sayıyor, tam bir sanat mekânı. Hemen yanındaki Mumhane Sokak’ta Gökşen Buğra’nın özene bezene açtığı galerisi, Bosfor’a gittim, her ayrıntı için ayrı çalışmış. İlk sergisi, küratörlüğünü yaptığı Dağ, Boğaz’da Dağ. Eserler kadar lavaboya özel yaptırdığı, kırık ayna dikkatimi çekti desem? Konuklar ise Raffles Otel’in ikramı Tipsy High Tea’yi konuşuyordu, bu da akşamüstü için bir sanat partisi içeceğiymiş, şampanyalı çay. Karaköy değişiyor diyorum size!

FRANSIZCA KONUŞANLAR

Ertesi gün Tophane’den yukarı çıkıp Fransız Sarayı’na, Frankofoni günlerine sızdım. Fransızca konuşan ülkelerin başkonsolosları; Belçika, İsviçre, Kanada, Fas, Cezayir, Tunus, kendi ülkelerinin yiyecek ve içeceklerini ikram ettiler. Yaratıcı drama gösterisi ise çok ilginçti! Sanatçılar rastgele seçilen bir konuya doğaçlama gösteri yaparken orkestra da doğaçlama, onlara uyuyor. Seyirci oyunu yönlendiriyor. Anlatıcı seyirciye soruyor: “Çölde su arayan kadın ne gördü?” Seyirci “yılan” dedi, diğer sanatçı yılanı oynamaya başlıyor! Bana sorsa deve diyecektim, acaba ne oynayacaktı? Tunusluların kuskusuyla Fransız şaraplarının cazibesine kapılmış davetliler büfe ile gösterinin arasında koşuşuyor. Kültürel etkinlik dediğin de böyle olur!

BASIN KONSEYİ 35 YAŞINDA

Oktay Ekşi’nin kurduğu ve Basın özgürlüğü ve ilkeleri için çalışan Basın Konseyi’nin 35. yıl kutlaması ise Suadiye Büyük Klüp’de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla pek havalı geçti. Üçüncü kez başkan seçilen Pınar Türenç’in (ilk kadın başkan) ev sahipliğindeki törende Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyesi Hüsamettin Cindoruk’a “Onur Ödülü” verildi. Hem de Kılıçdaroğlu takdim etti beratı! Böylece bir zamanlar hasım olan iki partinin en üst düzey yöneticileri, demokrasi mücadelesinde buluştu: Cindoruk, Kılıçdaroğlu’na “İlk seçimde CHP’ye oy vereceğim ve verdireceğim!” diyerek zeytin dalı değil gül uzattı. Hani Kılıçdaroğlu’nun Cindoruk’a bir CHP rozeti takmasını da bekledim ama o kadar uzun boylu değil! Geceye mahpus damlarından yeni çıkmış (bir ay hücrede yatmış) Sedef Kabaş, bütün güzelliğiyle gelip ilgi odağı olunca kıskanmadım değil, zaten gazetecilerden en çok ilgiyi de hapiste en çok yatmış Barış ile Murat gördü. Davalarımda cezalarımı erteletmek yerine acil içeri girmem lazım! Pınar Türenç’in fotoğraf makinesi biçimindeki pastayı koca bir kılıçla kesmesi ise esprilerin doruk noktasıydı; Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın kılıçlı fotoğrafları gibi poz verdi, taşlı pembe ceketiyle, şıklık açısından Erbaş’ın kaftanını da aşmıştı. Davetliler arasında hukukçular ağırlıktaydı, baro başkanları, hukuk hocaları çoktu; arpacık çıktı diye tek gözünü kapatmış korsan gibi dolaşan İlber Ortaylı yine herkesi güldürüyordu. Moğultay’ın anmasına gitmek için erken kalkan Kılıçdaroğlu’ndan çok, ben Ekrem İmamoğlu niye yoktu ona takıldım. İki aday adayı aynı yerde olmuyor mu acaba?