İBB Yayınları'ndan ‘Her Yönüyle Ekmek’
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından yayımlanan Her Yönüyle Ekmek önemli bir ekip çalışması. “Ekmeğin Arkeolojik Yolculuğu”yla başlayan ve beş bölümden oluşan kitap, mitolojiden başlayarak ekmeğin tarihteki yerini günümüze kadar derinlemesine ele alıyor. Ve bunların dışına çıkıyor; sosyoloji, felsefe, sanat ve edebiyattaki yansımalarını sunuyor.
Gültekin EmreEKMEĞİN DOĞUMU!
“Sordum sarı çiğdeme/ Yer altında ne yersin/ Ne sorarsın ey kardaş/ Kudret lokması yerim” Pir Sultan Abdal). Âşık Veysel de çalışmanın, üretmenin bereketine değiniyor: “Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi / Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi / Kazma ile dövmeyince kıt verdi / Benim sadik yârim kara topraktır.”
Her Yönüyle Ekmek, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önemli bir ekip çalışması. Kitap “Ekmeğin Doğumu”yla, yani “Ekmeğin Arkeolojik Yolculuğu”yla başlıyor.
İsmail Gezgin, yazısında, “Ekmek sadece ekmek değildir. Bir besinden çok daha fazlası, bir evren algısı, uygarlık formudur.” dedikten sonra; “İçinde yaşadığımız dünya, bütün kültürel kodlarıyla ekmek uygarlığıdır. Ekmek, Türkiye, Suriye, İran, Irak, sınırları içinde kalan ‘Bereketli Hilal’ ismiyle anılan coğrafyadaki küçük bir topluluğun icadı olarak binlerce yıl önce ortaya çıkıp tüm dünyayı etkisi altına alan bir kültürün temel motivasyonudur.” saptamasını da yapıyor.
“Gittiği her coğrafyaya kendi kültürel yasalarını dayatmış, insanların milyonlarca yıllık beslenme alışkanlıklarını, dünyaya ve evrene bakışlarını değiştirmiş baskın, kültür kurucu bir besindir.”
UYGARLIĞIN EN TEMEL GEREKSİNİMİ
Buğdayın günlük yaşamda ekilip biçilmesi, işlenmesi uygarlığın en temel gereksinimi karşılayan ekmeğe dönüşmesinin öyküsünü derinlemesine ele alıp inceliyor İsmail Gezgin.
“Öğütme Teknolojisi”nin oluşması, “Mezopotamya’da Ekmek” gibi önemli konuların arkeolojik bulgularıyla birlikte ilk ekmek fırınlarının oluşması, Mısır’da ekmek gibi ilgi çekici, meraklandırıcı konuları da gözler önüne seriyor. “Hitit Kültüründe Ekmek”, “Antik Yunan ve Roma Kültüründe Ekmek” de meraklıların ilgisini çekecek zenginlikte.
MİTLERDEKİ EKMEK UYGARLIĞI
VE TÜRKLERDE EKMEK!
İsmail Gezgin’in “Mitlerdeki Ekmek Uygarlığı” yazısı da çok kapsamlı. “Ekmek, insan yaşamına en son giren besin maddelerinden biri olsa da kısa sürede menüdeki yerini” hep korumuştur.
“Mezopotamya’nın tanrıları, dünyaya bereket getirmek için... Tahıl tanrısı Aşnan ile küçükbaş hayvanların koruyucusu Lahar tanrıların ihtiyacı olan yiyecekleri üretmek ve hazırlamak için” oluşturulmuştu. Artık, “Ekmek yemek insanın kültürel yaşamında büyük bir kırılmanın göstergesi”dir.
Mitolojik olgular, “Antik Çağ Ege’si ve Roma’da Ekmek”, “Âdem’in Ekmeği”, “Ekmek ve Hamursuz Bayramı”, “Günahlardan Arındıran Ekmek” gibi ara başlıklarla giderek açılan inceleme “Türklerde Ekmek”le daha da derinleşiyor: Hemen hepsinde buğday “cennetten” çıkmadır, “bereket”tir çünkü.
5 BÖLÜMDE EKMEĞİN YOLCULUĞU
Her Yönüyle Ekmek 5 bölümden oluşuyor: İlk bölüm, İsmail Gezgin’in iki çalışmasının yanında Suavi Aydın’ın, “Ekmeğin Yolculuğu, Bir Zaruret Hikâyesi” de yer alıyor.
“Osmanlı Döneminde Ekmek” adlı 2. bölümde; Priscilla Mary Işın’ın “Klasik Osmanlı Döneminde İstanbul’da Ekmek”, Özge Samancı’nın “18. ve 19. Yüzyılda İstanbul’da Ekmek” ve Ergun Kocabıyık’ın “Hamlin’in Ekmek Fırını” yazıları yer alıyor.
“Cumhuriyet Döneminde Ekmek” adlı 3. bölümde; Barışcan Ersöz’ün “Bilimsel Ekmeği Yaratmak: Erken Cumhuriyet Döneminde Ekmekçilik Araştırmaları ve Ekmek Üretimine Yansımaları” verdiği ayrıntılı bilgiler sayesinde başlı başına büyük önem taşıyor.
HALKIN EKMEĞİ: İSTANBUL HALK EKMEK!
“Ekmek ve Toplum” adlı 4. Bölümde yer alan; İshak Sayğılı’nın “Ekmek ve Toplumsal Ruh Sağlığı Üzerine Bir Deneme: Sütten Ekmeğe”, İpek Ahu Somay’ın “Ekmek ve Kadın: Ayazağa Köyü Örneğinde Kadın ve Ekmek İlişkisinin Farklı Tezahürleri”, Nagihan Özkarabekir’in “Artun Ünsal İle Ekmek Üzerine Söyleşi”si, Mehmet Yaşin’in “Kutsal Ekmek” yazısı, Berrin Bal Onur’la Neşe Aksoy Biber’in ortak çalışmaları “Beyoğlu’nda Bir Fırın Hikâyesinden Anadolu’dan İstanbul’a Yolu Düşen Ekmeklere” ve “Nagihan Özkarabekir’in “Halkın Ekmeği: İstanbul Halk Ekmek AŞ”si kitabın geniş kapsamlı kanıtları.
EKMEK-SANAT İLİŞKİSİ
5. bölüm ekmek sanat ilişkisi üzerine yazılardan oluşuyor: Agâh Özgüç’ün “Türk Sinemasında Ekmeğin Macerası”, benim “Halk Şiirinde, Çağdaş Şiirimizde ve Gurbette Ekmek İmgeleri” yazım ve son olarak Ahmet Bozkurt’un “Atasözleri ve Deyimlerde Ekmek”le bu kapsamlı konulara ilişkin pek çok fotoğrafla da beslenen önemli çalışma okuru doyuruyor.
Sinemada “Bir Dilim Ekmek, Acı Hayat, Ekmek Parası, Ekmek Kavgası, Üç Arkadaş, Ekmek Elden Su Gölden, Ekmek, Güle Güle, Ekmek Teknesi” filmleri ve dizilerinde ekmek kavgasını genişçe ele alıyor Agâh Özgüç.
YAZINDA EKMEK!
Halk şiirinde toprak, günlük yaşam, gurbet... hep ele alınagelmiştir. Çağdaş şiirimizde de Nâzım Hikmet’ten, İlhan Berk’e, Ziya Osman Saba’dan Oktay Rifat’tan, A. Kadir’den Orhan Veli’ye, Melih Cevdet’ten Refik Durbaş’a, Didem Madak’a pek çok şairde ekmek imgesi var.
Orhan Kemal’in öykülerinde de Ekmek Kavgası (1949) büyük yer tutuyor. Gurbette ekmek parası için çıkanların yaşamına güzel bir örnektir Bekir Yıldız’ın Alman Ekmeği’ndeki öyküler.
Fakir Baykurt’un Yarım Ekmek romanı (1997) gurbetteki ekmek mücadelesini işliyor. Ne diyor Orhon Murat Arıburnu: “Dünya durdukça/ Umut Fakirin Ekmeği/ Ye Mehmet ye/ Ye Mehmet ye!”
“Önce ekmekler bozuldu, sonra her şey” diyor ya Oktay Akbal, haklı; ekmekler bozulunca hayatın dengesi de bozuluyor.
Ve Hasan Hüseyin, “Ekmeği bol eyledik/ Acıyı bal eyledik/ sıratı yol eyledik/ geldik bugüne”. Bugünlere hiç de kolay gelinmedi!