İBB Şehir Tiyatroları’na müze
Yeni Rumeli Hisarüstü-Aşiyan Füniküler hattının giriş koridorunda ekim ayında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından açılan “Alamet-i Farika Sergisi”ni konuşmak üzere Ayşegül İşsever ile bir araya geldik.
Orhun Atmışİstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBB ŞT) 108 senelik, İstanbul’un kültür-sanat hayatında lokomotif görevi gören çok özel bir tiyatro. Dünyada pek örneği olmayan bir şekilde neredeyse haftanın her günü aynı anda 11 sahnede hem çocuklar hem de büyükler için nitelikli oyunlar sahneliyor. Tiyatro, geçmiş AKP dönemlerinde çok yıpratıldı, içi boşaltılmaya çalışıldı, böylesine köklü bir kurum hak ettiği değeri göremedi.
Son 3 yılda İstanbul’un kültür sanat hayatında İBB’nin yarattığı değişimlerden birisi de İBB ŞT’de yaşanıyor. Yaklaşık 35 yıldır bünyesinde yer aldığı Şehir Tiyatroları’nın başına geçen Ayşegül İşsever, “İnsanlar ‘Şehir Tiyatroları eski günlerine döndü’ diyor. Gurur duyuyorum” diye anlattı. Doluluk oranlarının artık yüzde 100’ü bulduğunu vurguladı.
HAFIZA DENEYİMİ
Evet, İBB Şehir Tiyatroları artık daha aktif, daha görünür, daha çok insana ulaşıyor. İstanbul’un, hatta tüm Türkiye’nin her yerinde oyunlarını sahneliyorlar. Görünürlüğü sadece sahne üzerinde değil, farklı noktalarda da artmaya başladı... “Alamet-i Farika Sergisi” de bunun bir örneği. İşsever, “Bu sergi tiyatronun eski haline dönüş sürecinde toplumla daha çok etkileşim halinde olmasının göstergesi” dedi.
Özellikle Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yoğunlukla kullanacağı bir hat üzerinde açılması da ayrıca faydalı. İşsever, “Çok güzel bir güzergah. Çok fazla öğrencinin geçtiği bir güzergâh olacağını bildiğimiz için severek hazırladığımız bir sergi oldu. Onur Uğurlu bu sergiyi hazırladı. Küratörü ise Meriç Aktaş” diye konuştu.
"BUZDAĞININ GÖRÜNEN YÜZÜ"
“Alamet-i Farika Sergisi” için oluşturulan 8 camekân vitrinde sergilenen koleksiyonla, İstanbullulara farklı bir hafıza deneyimi yaşatmak amaçlanıyor. Sergi alanında 20 kadar oyuna ait afiş, kostüm ve aksesuvarlar sergileniyor. İçlerinde İşsever’in rol aldığı oyunlar “Onlar Ermiş Muradına”, “Felâtun Bey ile Rakım Efendi” ve “Lüküs Hayat” da var. İşsever, oyunlarda giydiği kıyafetleri sergilenirken görmenin anılarını canlandırdığını, çok hoşuna gittiğini ifade etti.
Burada sergilenen kostüm ve kıyafetlerin buzdağının görünen yüzü olduğu kesin. İşsever, “Bizim 108 senede biriktirdiğimiz, çok ciddi bir gardrobumuz ve depomuz var. Geçen gün depoyu gezdiğimde antika döküm bir soba gördüm. Bence emsali yok... Ama ne acıdır ki bir o kadarı da heba oldu. Çünkü havalandırma sistemi olmayan, son derece kötü koşullarda, şehrin merkezinden uzak depolar verdiler bize. Eski oyunlardan el emeğiyle yapılmış, nadide kostümlerin bir kısmı yok oldu” diye anlattı. İşsever, 10 yıl önce bunlar yaşanırken İBB Genel Sekreteri Mahir Polat’ın duruma el attığını ve deponun İkitelli’den taşınabileceğine yönelik çalışmalar yapıldığını dile getirdi.
Ayşegül İşsever bu noktada Cumhuriyetin 100. yılına yönelik iki sürprizin de müjdesini verdi. Bunlardan birisi Şehir Tiyatroları müzesi. Geç bile kalınmış olduğunda hemfikir İşsever. Çalışmaların başladığını belirtti. Diğer proje ise deneme sahnesi. “Adı da 100. Yıl Deneme Sahnesi olsun istiyoruz” diyen İşsever, “Özellikle gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri bir platform. Evet, klasik oyunlar. Ama zamanın gereksinimlerine göre sahnenin dilini de yenilememiz gerekiyor” dedi.
"CIZZZ..."
İBB Şehir Tiyatroları, geçmişte üzerinde çok tartışmaların döndüğü, “kültürel iktidar” mücadelesi veren AKP iktidarının kontrol altına almaya çalıştığı bir kurumdu. İşsever tiyatronun iç dinamiklerini şöyle anlatıyor: “Pamuklara sarıp sarmalamamız gereken bir tiyatroyuz. Ancak zaman zaman çok hoyrat davranmışız. Özellikle özerklik vermedikleri için. En son 2015 gibi yapılan yönetmelik değişikliğinde çok yara aldık biz. Ama Şehir Tiyatrosu, o aile mantığıyla, aidiyet duygusuyla hareket ettiği için ayakta kaldı. Herkese öneriyorum, bu kurumun nasıl ayakta kaldığına geriye dönüp bir baksınlar. Buraya yönetici atarken de, buranın kurallarını değiştirmeye kalktığınızda da şöyle bir yarım saniye düşündüğünüzde elinizi çekersiniz: ‘Cızzz...’ Her gelen yönetim kendi kurallarını getirmeye kalkmış buraya ama hepsi duvara toslamış. Ekrem başkanın diğerlerinden farkı bu oldu: Kendi kurallarını getirmeye kalkmadı. Tiyatronun kurallarını özgürce işletmemiz için bize alan açtı. Bugünkü başarımızın sırrı da budur.”