Genç Kız Edebiyatının edebiyat dizgesindeki baskın konumu... Necdet Neydim’in yazısı...
Klasik masallardan başlayarak 20. yüzyılın ikinci yarısına gelene kadar kadına yönelik anlatılan, yazılan metinler onun erkeğe hizmet etmesini öğretmek üzere kurgulanmıştır. Masallar kadını bu anlayışla biçimlendirirken modernist dönemin romanları da bu konuda oldukça becerikli davranmıştır. Gençlik Edebiyatı araştırması yaparken karşıma genç kız edebiyatı çıktı. Beş yıl süren araştırmanın sonucunda elimde toplanan çeviri ve telif kitapların çok büyük çoğunluğu genç kız kitabıydı. Niye diye sorgulayıp, Batı edebiyatı ile de karşılaştırınca ilginç bir sonuca vardım: Batı’da da genç kız edebiyatı daha gelişmiş bir alandı ve özel nedenlerle bu alan öncelikli olmuştu.
Necdet Neydim / Cumhuriyet Kitap EkiGENÇ KIZ EDEBİYATI NEDEN
ÖZEL BİR ALAN?
Genç kız edebiyatı neden özel bir alan? Bunun nedenlerini şöyle toparlamamız mümkün. 1- Kadınlar daha çok okuyor. Bu nedenle önemli bir pazar ve hedef kitlesi. 2- Kadınlar, dış dünyayı erkekler gibi deneyimleme özgürlüğüne sahip değil; o zaman onlar da macerayı evde yaşasınlar ki kirlenmesinler(!). 3- Kadının anne ve eş olarak eğitilmesi gerekir, bu nedenle edebiyat önemli bir araç olarak kullanılmıştır.
Sanayileşme, aydınlanma ve kentleşme yeni toplum yapısını (ulus devlet) oluşturmuş dolayısıyla yeni insanı gereksinmiştir. Bu süreçte büyük aileden çekirdek aileye geçilmiş ve ailede rol modeller yeniden belirlenmiştir. Erkek, fabrikada çalışır evin geçimini sağlarken kadın, anne ve eş olarak eşinin mutluluğunu ve çocuklarının iyi bir şekilde yetiştirilmesini üstlenmiştir. Bu paylaşımda kadına yine gelenekten çıkmayan rol verilmiştir. Tek istisnası kız çocuğun da eğitime katılıp okuma yazmayı öğrenmesidir. Daha ötesi gereksizdir.
DÖNEMLER AÇISINDAN GENÇ KIZ
ANLAYIŞI VE EDEBİYATI
19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında kadına ve genç kıza yönelik yazılan romanlarda onun özgürlük alanı hep kısıtlı kalmış, bu alanın dışına çıkmaya çalışan kadınlar çok ağır biçimde cezalandırılmışlardır.
Batı Edebiyatı’na baktığımızda buyurgan bir didaktizmle yazılmış genç kız kitaplarında onun anne ve eş olmayı içselleştirmesi, romanların temel paradigmasını oluşturmuş ve bu reddedilmez bir sorumluluk olarak sunulmuştur. Erkeğe dönük eşdeğer bir paradigmayı içeren roman örneği yoktur diyemiyorum, yok denecek kadar azdır.
Kız çocuklarına, çocukluklarından başlayarak verilen rol model yüklemesi metnin cazibesinin yanı sıra - hani kabul etmezse - büyük bir suçluluk duygusu yüklenerek reddedilmez kılınmıştır.
‘POLLYANNA’ VE ‘İNATÇI KIZ’
NEYİ ANLATIR? YA MASALLAR?
Okurlarının büyük kısmının hayranlık hatta özdeşleşme duygularıyla okuduğu Pollyanna, döneminin kadın anlayışını, dinsel koşullanmışlığını, kilisenin kadını ele alışını kutsallık anlayışıyla okuruna (kadınlara) kız çocuk bedenine saklanmış melek olarak sabretmeyi, katlanmayı öğretir ve içselleştirir. O kadının ödülü en sonunda verilecektir.
Bu koşullanmışlıkla büyüyen kadın, kendisine hiç verilmeyen bir özgürlüğü talep ettiğinde, böylesine bir talebi karşılama bilgi, kültür ve bilincine sahip olmayan erkek tarafından cezalandırılır. Erkek, kadının kendisinin hizmetkarı olduğu şartlanmasıyla büyümüştür, buna aykırı durumlarda erkek kadını cezalandırma hakkını kendinde görür.
Bu bilinçaltı şartlanmalarını farkında olmaksızın içselleştiren en önemli metinler masallardır. Masallar sabırla ve saflıkla bekleyen, kadını “beyaz atlı prens” ile ödüllendirir. Beyaz at yaşamın her yanını deneyimleyen ve kadın olsaydı arınmamak üzere kirlenecek ve lekelenecek olan erkeğin artık yıkanıp temizlendiğinin ve arındığının sembolü gibidir. Ve üstelik kadını almak üzere gelen prens, kadına bunu (Benimle gelir misin?) sormaz bile.
Emy Von Roden’in İnatçı Kız isimli sembolik romanı ideal kadın figürünün oluşturulmasına çarpıcı örneğidir. Ergenliğini yaşayan kızın yatılı okula gönderilmesi ve orada ehlileştirilmesini anlatır. Kadının çalışması aşağılanır ve çalışan bir kadının orada okuyan kızı sık hastalanır ve ölür.
Teşhis çocuğun sevgisiz büyümesidir, çünkü annesi çalışan bir kadındır. Eğitim sürecinde biraz matematik, biraz fizik, daha çok din dersi ve resim, müzik öğretilir. Resim kendini rehabilite etmesi, müzik ise karşısındakini eğlendirmesi içindir.
TÜRKİYE’DE GENÇ KIZ EDEBİYATI
Türkiye’de özellikle kızlara dönük yazılmış dizi kitaplarda onun nerede nasıl davranacağı, sosyal hayatın içinde bir kadın olarak davranışlarıyla zerafet örneği olması için görgü kuralları öğretilerek yetiştirilir. Bu tür kitapların hemen tamamında genç kız öykünün sonunda evlenir.
Benzer metinleri pembe ve beyaz dizi olarak 60’lardan sonra gelen çeviri kitaplarda da görürüz. Bu türler o döneme kadar erkekle eşit biçimde hayata katılma hakkını nitelikli biçimde kullanan kadını yeniden eve doğru yöneltme hamlesi olarak işlevini yerine getirmiştir.
Genç kız edebiyatı olarak popülerleştirilen edebiyat alanının kadını aynı zamanda bir tüketim nesnesi olarak görmesi ve onu buna özellikle yönlendiren bir sistematik uygulamasıdır.
GENÇ KIZ EDEBİYATININ DEĞİŞİM SÜRECİ
Batı’da klasik genç kız edebiyatını sarsan iki yazar Astrid Lindgren ve Christina Nöstlinger’dir. Bu iki yazar ergen ve genç edebiyatında geleneksel kadın anlayışını değiştirmiş ve kadın özgürlüğü anlayışını bu alana yerleştiren öncüler olmuşlardır. İki yazar da Andersen ödülü almışlar, yanısıra Lindgren, 1978 Frankfurt Kitap Fuarı’nda dünyanın en büyük yazarı olarak onur ödülüne layık görülmüştür.
GELECEKTEN UMUTLANSAK MI?
2000’li yılların başlarında Türkiye’deki genç kız edebiyatında ilginç gelişmeler gerçekleşmiştir. Didaktik olmayan, ancak genç kızın yaşamın içinde duruşunu kendi gerçekliği içinde anlatabilen romanlar ve yazarlar edebiyat alanında yerini almaya başlamıştır.
Edebiyatın gereksindiği gerçekçilik ve estetik kaygı ve yaşama dönük bir paradigmasının olması, bu yazarlarda ve romanlarda kendini belirgin kılmaya başlamış ve edebiyata yeni soluk getirmeye başlamıştır.
Genç kızların bu türleri daha yoğun talep eder olması sevindiricidir; ancak sosyal medyada popülerleşen bazı internet sayfalarının güçleniyor olması kaygı verici gibi görünse de hayatın akışı bunun yönünü de belirleyecektir.