Ferhat Göçer ve İskender Paydaş ile müzik üzerine konuştuk: İki usta ‘Fi Senfoni’ sahnede
İskender Paydaş ve Ferhat Göçer, “Fi Senfoni” adlı yeni bir projeye imza attı. Ortaya müzik şöleni çıktı.
Öznur Oğraş Çolakİskender Paydaş ve Ferhat Göçer “Fi Senfoni” adlı yeni bir proje ile karşımıza çıkıyor! Eserleriyle ve sosyal sorumluluk projelerine verdiği destekle dikkat çeken Göçer ve yaptığı işlerle ses getiren Paydaş bir araya gelince neler olur; bir müzik şöleni olur.
Adını altın orandan alan Fi Senfoni’de, müziğe ve sahne performansına yeni bir soluk getirecek dinamik, görkemli ve geniş bir repertuvara yer verildi. Konserin repertuvarında “Kartal Dağı”, “Merhaba”, “Gidemem”, “Kalp Kalbe Karşı”, “Yıllarım Gitti”, “Aldırma Gönül”, “Yastayım”, “Geceler”, “Cennet”, “Batsın Bu Dünya” gibi daha birçok şarkı yer alıyor.
Göçer ve Paydaş ile “Fi Senfoni”yi konuştuk.
Bir araya geliş öykünüz ve bu fikrin doğuşu nasıl oldu?
İskender Paydaş: Benim teklifimle başladı. Ben bir süredir, 2016’dan bu yana “Zamansız Şarkılar Senfonik” diye bir proje yapıyordum. Yaptığım, imzam olan eserleri, şarkıları, sözleri, aranjmanları daha senfonik orkestra formatına, senfonik rock versiyonu şeklinde aranje etmiştim yeniden ve böyle büyük bir orkestrayla sahnede hem görsel bu tarz işte büyük sesli, dinamik sesli şov haline getirmiştim. Kendi solistlerimizle devam ediyorduk, zaman zamanda konuk sanatçılarımız oluyordu, tanıdığımız isimlerden çok katılanlar oldu. Güzel konserler oluyordu 5 bin kişilik, 3 bin kişilik fakat onu daha stabil bir hale getirmek ve benimle beraber, o sahnede olduğumda, benim kadar bir o kadar daha katkısı olacak hem müzisyen hem de öndeki insan olarak büyük katkısı olacak birini aramaya başlamıştım. Hemen aklıma Ferhat geldi. Ferhat ile bir buçuk yıldır ufak tefek sahne ilişkimiz, onun dışında meslek birliklerinden dolayı Musiki Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği (MSG) başkanı olduğu için daha sık görüşmelerimiz olduğundan yaptığımız seyahatlerden, onun müzisyenliğinin yanı sıra ne kadar çözüm üretebilen, ne kadar dayanıklı bir kişilik olduğunu da gördüm. Ve hayalimde Ferhat’ı önümüze koyduğumda çok güzel görüntü, çok da iyi bir ses duydum kafamda. Ona teklif ettim, böyle bir şeyi beraber yapar mıyız diye o da kabul etti. Heyecanlandık ve o heyecanla başladık, konserimizi verdik, önümüzdeki diğer konserlerle devam edeceğiz.
Teklif size geldiğinde neler hissettiniz ve siz nasıl hayal ettiniz?
Ferhat Göçer: İskender’in, gerek müzik adamlığı, gerek ürettiği eserler sonra bu vesileyle de keza daha önce “Yıllarım Gitti” şarkımın düzenlemesi İskender’e aitti. Özellikle meslek birliği yöneticiliği vesilesiyle de bir araya geldiğimiz dönemlerde karakter olarak da kişilik, vizyon olarak da çok takdir ettim, çok sevdim. Böyle bir teklif geldiği anda hiç düşünmeden, aynı heyecanla ben de hissederek kabul ettim. Bunu da görüyorum zaten, bir insan boşu boşuna bir noktaya gelmiyor, hele bu ülkede! Sektör olarak bu kadar ciddi sorunlar yaşadığımız, müzik sektörünün az çok yaşadığı zorlukları kendi içindeki problemleri biliyorsunuz, her şeye rağmen kalıcı, sürekli bir başarı sağlayabiliyorsanız bunun içinde çok ciddi bir özveri, ciddi bir fedakârlık vardır. Ben onda bunu gördüm. Biraz kendimden bir parça gördüm aslında İskender’de, o hassasiyeti, mesleğine âşık olma duygusunu, o yakınlıkla aynı heyecanla birlikte çalışmaya başladık.
Prömiyerini 10 Kasım’da yaptınız. Atatürk’e özel program oldu. Şimdi sırada ne var.
Göçer: İnanılmaz bir geceydi, hâlâ hatırladıkça içimin titrediği bir gece, izleyicilerle müthiş bir bağ oluşturduk. Şimdi sırada 19 Ocak var. Ben aynı etkiyi 19 Ocak’ta da Zorlu PSM’de alacağımızı düşünüyorum. Herkese nasip olmayacak bir seyirci ve sahne iletişimi içinde ayrıldık oradan. Bu açıdan da buradan bizi takip eden, okuyan, gören, bilen, duyan dostlarımıza sesleniyorum. İskender’in ayrı benim ayrı tabii ki sevenlerimiz vardır. Duyanlar gelip izlemiş olabilir ama burada o gece bambaşka bir şey izleyecekler, başka bir şov izleyecekler, senfoninin görkemi ama pop orkestrasının da coşkusu ve dinamizmiyle de birlikte olacaklar. Bütün şarkılar birbirinden hit, İskender’in dokunuşuyla farklı mashup’lar olacak. Çarpıcı bir repertuvar sizi bekliyor.
SÜRPRİZ REPERTUVAR...
Nasıl oluşturdunuz repertuvarı?
Paydaş: Ferhat’ın çok sevilen şarkılarından “Yastayım”, “Götür Beni Gittiğin Yere”, “Yıllarım Gitti”, “Cennet” var. Yine Ferhat’ın seslendirdiği Sezen Aksu şarkısı vardı onu da koyduk. Onun yanı sıra benim içinde bulunduğum bazı Kayahan şarkılarını koyduk, “Geceler” var. Mirkelam şarkılarından “Her Gece” var mesela… Enstrümantal şarkılarımız var. Game of Thrones dizisinin jenerik müziğini ben baştan kendimize göre aranjmanını yaptım. Lazer harp diye bir enstrüman var, lazer ışınlarıyla onları çalıyorum. Davul şovlarımız var, Sude’yi ben yeniden yapmıştım, yeni bir aranjman, daha vurmalı, davullu, onu sahnede yapıyoruz, o çok gösterişli oluyor.
Göçer: Melih Kibar klasikleri de var. Ama burada ana şey buradaki mashup’lar yani neyi neyle birleştirdiğiniz ve nasıl sunduğunuz. İşi özgün kılan şey o olacak. Yani Game of Thrones’un melodisini hepimiz biliyoruz ama onu sahneden İskender Paydaş’tan dinlemeniz lazım!
Gördüğüm kadarıyla orkestranızda kadınlar çoğunlukta.
Göçer: Evet, orkestra şefimiz kadın ve aşağı yukarı yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyor. Hepsi birbirinden enerjik bütün orkestra arkadaşlarımızın!
HEDEF YENİ ŞEHİRLER!
Turne olacak mı? Yaz programı var mı?
Göçer: Nisanda da olacak. Amacımız bunu yazın şehirlere taşımak.
Paydaş: Hedefimiz o! Şehirlere taşımak! Açık hava, 2 bin ve üzeri kapasiteli seyircili yerlerde çalmak, çok keyifli oluyor. Onları da yapacağımızı düşünüyorum. Bir iki ay içinde önümüzü görmeye başlarız, yazın neler yapacağımızla ilgili!